Bergama Asklepion Tarihi

Helenistik ve Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın en iyi ve çok yönlü hizmet veren antik hastanesi Bergama Asklepion’u, İzmir’in Bergama ilçesine milattan önce 4. yüzyılda inşaa edilmiş ve devam eden 900 yıl boyunca dünyanın çeşitli yerlerinden gelen hastalar için bir tedavi merkezi olmuştur. Şifalı su, temiz hava, kaplıcaya bağlı tedavi şekillerinin dışında; telkin ve eğlence yoluyla tedavi yöntemlerinin denendiği, aynı zamanda Galen gibi tıp tarihine geçen oldukça fazla hekimin yetiştirildiği Asklepion ile ilgili tarihi bilgiyi, tedavi yöntemlerini, görülecek yerlerini ve pek çok efsaneyi Bergama Asklepion’u rehberinde bulabilirsiniz.

İmhotep (“barış içinde gelen”)

Mısır mitolojisinde yer alan efsanevi kişilik İmhotep (MÖ 2667 – MÖ 2648), Antik Mısır’da mimar, yazar, mucit, hekim ve astronomdur. Dönemin en dahi kişisi olduğu için “barış içinde gelen” lakabını almıştır. Yazımın hemen başında kendisinden bahsetmemin sebebi, dünyada tıp alanında çalışmalar yapan en eski kişi olmasıdır.

Edwin Smith Papirusu (dünyanın en eski cerrahi dokümanı / MÖ 16. yüzyıl) / Wikipedia

Mısır Hezarfeni, yani pek çok farklı dalda bilgin kişi olan İmhotep’in mezarının nerede olduğu bilinmemektedir ancak insanları tedavi ettiği oda bulunarak, burada aldığı notlardan bir papirüs gün yüzüne çıkarılmıştır (Edwin Smith Papirüsü). Papirüste; kafa travması, boyun, kol ve gövdesinden yaralanan toplam 48 kişiden ve nasıl tedavi edildiklerinden bahsedilmektedir. Bu kişilerin tedavilerinde dikiş tekniği, enfeksiyonlarda bal ve küflü ekmek, kanamaları durdurmak için ise çiğ etin kullanıldığı yazılmıştır.

Sağlık Tanrısı “Asklepios”

Mitoloji ile devam edelim… Yunan Mitolojisinde Sağlık Tanrısı olan Asklepios, yarı insan-yarı at biçiminde olan Kheiron tarafından yetiştirilmiştir. Doğada büyüdüğü için bitkileri çok iyi tanıyan birisiymiş ve insan sağlığına hangi bitkinin iyi geldiğini çok iyi biliyormuş. Her ne kadar tecrübesiyle insanların hastalıklarına derman olsa da, onun asıl amacı ölmüş insanları tekrar canlandırmakmış. Bunun sırrını ise Gorgon‘ların (Euryale, Stheno ve Medusa) öldürülmelerinin ardından onların sağ tarafından akan temiz kanı alarak çözmüş.

Asklepios Heykeli / Wiki

Asklepios’un Gorgon’ların temiz kanlarıyla ölüleri diriltmesi, baş tanrı Zeus’un huzurunu kaçırmış ve yıldırımlarından birini Asklepios’a göndererek onu telef etmiş. Babası Apollo ise Zeus’un yıldırım kaynağı olan Kyklopları öldürerek oğlunun öcünü almış. Anadolu topraklarında anlatılan hikayeye göre, Asklepios’un ölümünün ardından elinde tuttuğu reçete toprağa karışmış ve yağan yağmurlarla birlikte burada her derde deva sarımsak meydana gelmiş. Günümüzde hala hastalıkların tedavisinde kullanılan yabani sarımsak Bergama Asklepionu ve çevresinde yetişmektedir.

Tıbbın Babası “Hipokrat (Hippocrates)”

Hipokrat

Herklides’in oğlu Hipokrat, milattan önce 460 yılında, Yunanistan’ın Kos adasında doğmuştur ve hekim olan ailesinden eğitim almıştır. Gittiği okulda Yunanca dersinin ardından sıklıkla hekim dedesi ile vakit geçirir ve nehirden topladığı kurbağaların karınlarını yararak, iç organlarını tek tek inceler ve not alırmış. Atina’nın altın çağını yaşadığı ve entellektüel kişilerin gerçekleri aradığı dönemde, yani bilimsel çalışmaların belli bir düşünceye dayandırılarak, Tanrısal faktörlerinde geride kalmaya başladığı dönemde, tıp alanında yaptığı çalışmalardan dolayı kısa sürede ünü yayılmış. Anlatılan bir hikayeye göre, Halikarnas’lı balıkçıların Tanrılar tarafından tek tek öldürüldüğünün yayılmasının üzerine buraya gitmiş ve balıkçıların iğneli vatozlar tarafından zehirlendiğini saptamış. Bu sayede ünü iyice artmış ve Atina’nın büyük saraylarına giderek zengin soyluları tedavi etmeye başlamış. Kalan zamanda ise halkın sağlık sorunlarıyla ilgileniyormuş.

Hipokrat, dönemin genç bilgini Platon‘un (Eflatun) desteğiyle Yunanistan’ın Kos adasında hekim yetiştirebilmek için büyük bir okul (tıp fakültesi) açmış. İlk başlarda sadece eğitim yeri olarak hizmet veren bu okul, zamanla halkın sorunlarıyla da ilgilenilen bir poliklinik haline gelmiş. Hipokrat, derslerden sonra tedavi için gelen insanları beyaz önlüğünü giyerek karşılarmış. Öğrencileri iyice artınca ise dünyaca ünlü o yemini yazmış. “Öncelikle zarar verme!” şeklinde başlayan yemin, günümüz şartlarına uyarlanarak hala doktorların mesleklerine başlamadan önce verdikleri bir söz olma özelliğindedir. Bakınız: Hipokrat Yemini @Wikipedia

Hipokrat’ın yaşantısı ile ilgili yazılı kaynak oldukça kısıtlı olup, ölüm tarihi her birinde farklılık göstermektedir. Ancak kesin olan, yaşadığı dönemde aldığı notların öğrencileri tarafından kitap haline getirilmesi ve devamındaki 1500 yıl boyunca Asya ve Avrupa kütüphanelerinin baş kitabı olmasıdır.

Asklepion

İzmir - Menemen - Aliağa - Bergama

Helenistik Dönemde sağlık tanrısı Asklepios adına yaptırılan tapınak ve şifa merkezleri “Asklepion” adını almaktadır. Buraların yanlarına kurulan evlerde yaşayan ve Asklepios’un soyundan geldiğine inanılan bakıcı ve şifa rahiplerine ise “Asklepiades” denilmektedir. Bu konuda Klasik Dünyanın en önemli şifa merkezi Yunanistan’da bulunan Epidaurus iken, ikinci sırada Bergama Asklepion‘u gelmektedir.

Bergama Askpelion’u Kuruluş Efsanesi

Bergama’lı Aristakhminos’ın oğlu ve dönemin soylu kişisi Arkhias, bir gün Madra Dağı eteklerinde avlandığı sırada düşerek ayağını kırınca, Epidauros’a götürülmüş ve orada tedavisi yapılmış. Bergama’ya geri döndüğünde ise Sağlık Tanrısına şükürlerini sunmak için çok daha görkemli ve çok yönlü hizmet veren bir şifa merkezinin Bergama’da kurulmasını istemiş (milattan önce 4. yüzyıl). Kentin dışında, Geyikli Dağının yamacında kurulan yeni şifa merkezi, zamanla daha içeriye taşınmış ve Roma İmparatoru Hadrian (ms. 117-138) döneminde son şeklini almış. Özellikle Roma döneminde, dünyanın en iyi şifa merkezlerinden birisi olarak, hastaları iyileştirmede kullanılan ve günümüzde hala geçerliliği olan pek çok yöntemin ilk defa denendiği bir hastane haline gelmiş.

“Telkin ile Tedavi”

Günümüzde çeşitli hastalıkları iyileştirmede kullanılan telkin yöntemi, yüzyıllar öne Bergama Asklepion’unda uygulanan en etkili tedavi yöntemiymiş… Peki nedir bu telkin?

Telkin

Telkin, bir duygu veya düşünceyi insanın kendi kendine veya başkası tarafından bilinçaltına aşılanmasına verilen isimdir. Örneğin fobiler; çoğunlukla daha önceden görülen bir rüya, duyulan veya izlenen bir şeyden ötürü insanda çeşitli şeylere karşı (yükseklik, karanlık, böcekler vb.) bilinçaltına işlenerek ortaya çıkan korkularıdır. Yani kişi daha önce rüyasında yüksek bir yerden düştüğü ve bu bilinçaltına yerleştiği için yükseklik korkusu oluşur. Bu nedenle hep yüksek bir yere çıktığı zaman düşeceğini zanneder. Yani insan kendi kendine bu korkuyu telkin etmiştir.

Ancak telkin sadece fobilerden ibaret değildir. İnsan pek çok hastalığı zihni sayesinde yarattığı için günümüzde görülen hastalıkların çoğu telkin nedeniyle oluşur. Kalp krizi, mide ve bağırsak enfeksiyonları, baş ağrıları, migren, sırt ağrısı, bağışıklık sisteminin zayıflığından doğan hastalıklar vb. pek çok hastalığın temelinde zihinsel nedenler yatmaktadır. Zaten doktorların söylediği “stresten uzak dur” tavsiyesi zihnin hastalık oluşturmasının önüne geçmektir.

Tüm bu hastalıkların tedavi yöntemi ise ters telkindir. Yani insanın kendisini o hastalığın geçeceğine veya fobisinin sadece daha önce gördüğü bir şeyden ötürü olduğuna inandırmasıdır. Ancak bu iş teorideki kadar kolay değildir. Eğer ilgilenirseniz bu konuyu internette daha detaylı araştırmanızı tavsiye ederim. Ayrıca “Bir şeyi 40 kere söylersen olur” atasözünü aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın 🙂

Diğer Tedavi Yöntemleri

Asklepion’da uygulanan tedavi şekillerini hatip Aelius Aristides, “Hieroi Logoi” adlı eserinde belirtmiştir. Bunlar arasında telkin tedavisi, bedensel hastalıklarda sıcak, soğuk ve çamur banyoları, şifalı otlarla tedavi, diyet kürleri, bitkisel yağ ya da merhemlerle yapılan masajlar, kan aldırma (hacemat), bağırsakların boşaltılması, güneşlenme terapileri yer alıyormuş. Gerekli görüldüğü taktirde cerrahi müdahaleler de yapılıyormuş.

Eczacılığın Babası “Galen (Claudius Galenus)”

Galen (Cladius Galenos) Heykeli, Bergama (2012 yapımı)

Galen, milattan sonra 129 yılında Bergama’da doğmuş dünyaca ünlü bir tıp doktorudur. Mimar babası sayesinde maddi olarak oldukça iyi imkanlara sahipmiş ve 16 yaşında Bergama Asklepionunda Satyros’tan tıp eğitimi almıştır. Eğitimini tamamlamak için önce Korint’e, ardından İskenderiye’ye gittikten sonra 28 yaşında tekrar Bergama’ya dönmüş ve bir gladyatör okulunda çalışmalarına devam etmiştir. Burada gladyatörleri tedavi ettiği için anatomi bilgisini iyice geliştirmiş ve önce Roma’ya giderek daha büyük bir gladyatör okulunda, ardından Roma İmparatoru Marcus Aurelius‘un başhekimi olmuştur.

Galen hem hekim, hem de kimyacıdır. Yazdığı 83 tedavi metodu günümüze kadar ulaşmıştır. Bitkileri ve birkaç etken maddeyi karıştırarak ilaç yapan ilk hekimdir. Bu nedenle lakabı İlaç/iyileştirici anlamına gelen Latince kelime “medicina“dır. Günümüzde “eczacılığın babası” olarak bilinmektedir.

Galen, her ne kadar dünyada tıp alanında oldukça önemli çalışmalar yapmışsa da, ölümünün ardından Rönesans’a kadar olan süreçte hem Hristiyan, hem de Araplar tarafından insan anatomisini incelemenin yasaklanması, Galen’in gözlemlerinin rakipsiz kalmasına neden olmuştur (Leonardo da Vinci‘nin anatomi çalışmalarına kadar). Bu nedenle Da Vinci, dünyada öncü bir anatomist olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Galen’in kitaplarda adının geçmemesi ve kendisi adına yapılan herhangi bir heykelin olmaması, muhtemelen kendisinin fazla sevilmediğinin bir göstergesidir.

Asklepion’da Görülecek Yerler

Asklepion Planı
Asklepion Planı

Asklepion kutsal alanında; galerili avlu, 3500 kişilik tiyatro, İmparator Hadrianus’a ait kült salonu, kütüphane, Asklepios Tapınağı, uyku odaları, kutsal kaynak ve havuzlar bulunmaktadır. Hepsini adım adım anlatmaya başlayayım…

Viran Kapı

Viran Kapı

Roma döneminde Asklepion’a giriş, bugün sadece kısa bir duvarı bulunan ve halk arasında Viran Kapı olarak adlandırılan kemerli kapıdan yapılırmış. Ancak hastahanenin prestiji ve öneminden dolayı içeriye hiçbir zaman hamileler ve ölümcül hastalığı olanlar alınmazmış. Zaten –bir rivayete göre– Viran Kapı’nın üzerinde “Bütün Tanrıların Kutsiyeti için Asklepion’a Ölüm Girmesi Yasaktır” yazıyormuş. Bu önemli telkin ile hastaların içeride mutlak suretle iyileşeceklerine dair inancın oluşması amaçlanmış olsa gerek.

Via Tecta (Kutsal Yol)

Asklepion - Via Tecta
Asklepion - Via Tecta ve Akropolis

Viran Kapı’dan içeriye giren hastalar, yaklaşık 1 kilometrelik Via Tecta yolunu yürür ve yolun sonunda rahip hekimlerce (Asklepiades) karşılanırlarmış. Hastaları olumsuz hava koşullarından korumak için yolun üzeri kapalı ve sağlı sollu hastaların şifa bulmalarına yardımcı olacak adak ve eşya satan dükkanlar bulunurmuş.

Heroon

Heroon / Bergama - Asklepion

Heroon, Antik Yunanistan’da kahraman ya da kralları onurlandırmak için yapılan anıt mezarlara verilen isimdir. Asklepios Heroon’u, Via Tecta yolunun güney bölümünde, saygın bir kişi ya da bir kahramana ait olması muhtemel birisi için, İmparator Augustus zamanında (MÖ 27 – MS 14) yapılmıştır. Kime ait olduğu bilinmemektedir.

Giriş Avlusu

Giriş Kapısı (Propylon) ve Avlusu

Via Tecta yolunu yürüyen hastaların rahipler tarafından karşılandığı ve ilk tanısının konulduğu bu anıtsal kapı (Propylon), 3 yanı Korint tarzında galerilerle çevrili olup, milattan sonra 2. yüzyılda Roma Konsülü Claudius Charax tarafından yaptırılmış. Eğer buraya gelen hastanın tedavi edilmesi mümkün değilse, içeriye alınmazmış.

Yılanlı Sütun

Asklepion’a hemen girişte küçük bir taş parçası dikkat çekmektedir; Yılanlı Sütun. Galen tarafından yaptırıldığı düşünülen bu sütunun hikayesi şu şekildedir:

Galen’in Asklepion’da hekimlik yaptığı dönemde buraya bir hasta getirilmiş. Hasta, Virankapı’dan içeriye alınarak giysileri çıkarılmış ve şifalı suda yıkanmış. Ardından beyaz kıyafetler giydirildikten sonra sonra kutsal yoldan geçirilip uyku odasına alınmış. Sayıklamasına ve uyandıktan sonra anlattığı rüyaya bakılmış fakat bir türlü hastalığının kökenine varılamamış. Birkaç gün sonra hastada titremeler ve kasılmalar görülünce zehirlendiği anlaşılmış. Ancak tedavi edilmesi için artık çok geçmiş. Asklepion alanının kutsiyeti için Galenos’un emriyle hemen dışarı çıkarılmış ve akrabalarının onu alması için haber gönderilmiş. Hasta, bırakıldığı ağaçlık yerde kıvranırken, aynı kaseden içtikleri süte kusan iki yılan görmüş. Yılanlar kasenin başında dalaşırken zehirlerini bu kaba saçmışlar. Hasta, acısını dindirmek için intihar etmek istemiş ve kasenin içerisinde bulunan zehri içmiş. Ardından ise uyuyakalmış. Hastanın oğulları babalarını almaya geldiklerine yüzünü çevirmişler ve yaşadığını farketmişler. Hemen Galen’e haber verilmiş ve Galen, zehirlenmeye panzehir bulduğu için hastaya sarılmış. Ardından ise aynı kaptan su içen iki yılanın tasvirlendiği bir sütun diktirmiş. Fotoğrafta gözüken bu sütunun bu hikayeden dolayı Galen tarafından diktirildiği düşünülmektedir.

Asklepion Planı

Zeus/Aksplepios Tapınağı

Asklepios Tapınağı, Roma İmparatoru Hadrianus zamanında Pergamonlu soylu ve zengin yurttaş Locius Rafinus tarafından, MS 125-128 tarihleri arasında yaptırılmış. Yuvarlak mimarisi ve kubbesiyle Roma’da bulunan Pantheon’a benzer özellikler taşımaktadır.

Roma Pantheon
Roma - Pantheon İçerisi

Asklepion’a gelen bir hasta, törensel kapıdan geçtikten ve ilk tanısı konulduktan sonra, önce Sağlık Tanrısı Asklepios’a dua eder, ardından kutsal kabul edilen suyun olduğu yere kadar yürürmüş.

Kutsal Alan (Çeşme ve Havuz)

Kutsal Çeşme

Bergama Asklepion’u, her ne kadar son şeklini milattan sonra 2. yüzyılda almış olsa bile, burada yer alan kutsal çeşme ve havuzun tarihi milattan önce 4. yüzyıla kadar gitmektedir. Yani Bergama’da neredeyse yaşamın başladığı dönemden bu yana burada yer alan suyun kutsal olduğuna inanılırmış.

Havuz

Kryptoporiktus (Yeraltı Geçidi)

Yeraltı Geçici (Kryptoporiktus)

70 metre uzunluğundaki yeraltı geçidi (Kryptoporiktus), Asklepion’da uyku odaları ile tedavi binasını birbirine bağlamaktadır. Üzeri tonozlarla örtülü olduğu için hastaları sıcak ve soğuk havadan korumaktaymış. Ayrıca tünelin yukarısından damlayan kutsal suyun çıkardığı sesle birlikte burada oluşan mistik hava, hastaların iyileşmesinde yardımcı olmaktaymış.

Tedavi Binası

Tedavi Binası
Tedavi Binası
Tedavi Binası

Asklepion’un güneydoğusunda bulunan bu iki katlı yapı, hastaların tedavisinde kullanılmaktaymış. Günümüze her ne kadar üst katı ulaşmamış olsa da, 18 metre çapında, dairesel biçimde yer alan taşıyıcı duvar, tedavi odaları, küçük havuzlar ve arkasında yer alan güneşlenme terasıyla günümüzde Asklepion’da görülecek en önemli ve ilgi çekici yerlerden birisidir.

Uyku Odaları (Abaton)

Uyku Odaları (ağaçların olduğu bölüm)
Uyku Odaları

Asklepion’a gelen hastalar rahip hekimlerce telkin edilerek uyku odalarında uyutulurlarmış. Uyandıklarında gördükleri rüyaları hekimlere anlatır, hekimler ise bunu yorumlayarak tedavi şekilleri belirlenirmiş. Yani ters telkin işlemi uygulanırmış.

Galeriler

Asklepion Galerileri

Asklepion Kutsal Alanı’nın avlusu 110 x 130 metre ölçüsünde olup; etrafı Kuzey, Güney ve Batı olmak üzere üç yönden galeriler ile çevrilidir.

Antik Tiyatro ve Kuzey Galeri
Kuzey Galeri
Kuzey Galeri
Kuzey Galeri

Yerden 3 basamakla çıkılan bu galerilerden en iyi korunmuş ve tekrar ayağa kaldırılmış olanı Antik Tiyatro’nun önünde bulunan Kuzey Galeri’dir. Zemini toprak olan galeride hastaların çıplak ayakla gezdirilmesi tedavi yöntemlerinden biriymiş.

Güney Galeri
Helenistik Galeri
Tuvaletler

Güney Galeri, Asklepion arazisinin güneye doğru eğimli olmasından dolayı, sütunları desteklemek için iki nefli olarak inşaa edilmiş ve üzerin tonoz ile örtülüdür. Helenistik ve Batı Galerinin ise henüz tamamı kazılmamıştır. Burada yine uyku odaları ve Gymnasium olduğu tahmin edilmektedir.

Kütüphane

Kütüphane ve Kuzey Galeri

Kuzey galerisinin doğusunda yer alan kare yapı, hem imparator salonu, hem de kütüphane olarak hizmet veriyormuş.

Antik Tiyatro

Antik Tiyatro

Pergamon’lu bir soylu tarafından yaptırıldığı tahmin edilen Antik Tiyatro, 3500 kişi kapasiteli ve 3 katlıdır. En altında imparatorlar için loca bulunmakta olup, sahnesi 3 katlıdır. Bu özelliğiyle Anadolu’da yapılan antik tiyatrolar arasında ilktir. Zamanında burada hastalara iyi gelecek müzik ve dans gösterileri düzenlenirmiş.


Özet

Bergama - Asklepion

Bergama Asklepion’u sahip olduğu tarihi önem bakımından benim oldukça ilgimi çeken arkeolojik sit alanlarından birisidir. Bir gün herkesin görmesi dileğiyle 🙂

Yorum Yaz

Yorumlar

Figen Atik
23 Haziran 2016

Merhaba. Yaziniz cok detayli, bol bilgi icerikli, akici ve keyifliydi. Emeginize saglik, buyuk bir titizlikle yapmissiniz calismanizi, belli. Galen’in panzehiri bulmasi ve Kryptoporiktus cok hos. Iyi gezmeler dilerim.

Şahin Doğan
23 Haziran 2016

Teşekkürler Figen. Beğenmene sevindim 🙂

Meryem
05 Mart 2019

Şahin bey çok yaralı bir sunum oldu benim için teşekkür ederim.

Nazan Malkoc
08 Aralık 2019

Merhaba,
Değerli bilgiler için teşekkür ederim. Ben Bergama da doğdum, büyüdüm. Bize çocukken anlatılan Asklepion ile ilgili bir konuyu öğrenmek istiyorum. Asklepion’nun toprak altında kaldığı 1920 yıllarda bir çiftçinin tarlasını sürerken bir sütunun tırmığa takıldığı, daha sonra Arkeolojik kazıların başladığı ve bu muhteşem yapının yeryüzüne çırarıldığı anlatılırdı. Ve bu kişinin ismininde Ayvaz Ali olduğu ve buyüzden halk arasında bu tarihi mekana ayvaz ali denildiği. Doğruluk payı nedir?
Selamlarımla