Brüksel Gezilecek Yerler

Bugüne kadar Avrupa’da yaklaşık 100’e yakın şehir gezdim. Bazıları beklentimin çok üzerinde çıktı, bazıları ise büyük beklentim olmasına rağmen beni hayal kırıklığına uğrattı. Belçika’nın başkenti Brüksel de hayal kırıklığına uğradığım şehirlerden birisi oldu ne yazık ki. Bunun iki sebebi var. Birincisi ülkenin popüler Orta Çağ şehirlerini (Antwerp, Brugge, Gent) gezdikten sonra Brüksel’e gelmem, diğeri ise Brüksel’in tam bir diplomasi şehri olması. Nedenleriyle birlikte Brüksel’i neden beğenmediğimi, gezilecek yerleri ve şehir tarihiyle ilgili bilgileri bu yazımda bulabilirsiniz.

Brüksel Hakkında

Brüksel tam bir diplomasi şehri. Çünkü Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi ve NATO’nun merkezi burada yer alıyor. Toplam 40 bin AB çalışanı, 4 bin NATO çalışanı, 300 lobi grubu, büyükelçilik ve basın şirketi var. Böyle olunca dünyanın en büyük diplomasi şehirlerinden birisi oluyor (emin olmamakla birlikte dünyada ikinci diye duymuştum). Hal böyle olunca şehirde yaşayan herkes Belçika’lı olmuyor elbette. 1 milyon nüfuslu şehrin %27’sini başka ülke vatandaşları oluşturuyor.

Brüksel

Tarihi

Brüksel’in tarihi 3 ana dönemi kapsıyor…

Kuruluşu

Yapılan arkeolojik kazılarda Brüksel’de yaşamın tarih öncesi dönemde başladığı belirlenmiş ancak bölgedeki diğer şehirleri gibi Brükselliler de bizim tarihimiz “hristiyanlık” ile başlıyor diyorlar. 695 yılında Aziz Gery, Zenne Nehri kenarın bir şapel inşaa ettiriyor ve halk burada yaşamaya başlıyor. Resmi kayıtlarda ise şehrin adı ilk olarak 979 yılında geçiyor. Bu kayıtlarda Brüksel’i Dük Karl‘ın kurduğu ve isim olarak “bataklık şehri” anlamına gelen “Bruocsella” adını verdiği belirtiliyor. Geçmişte Brüksel’in kurulduğu yer bataklıkmış ve onun kurutulması sonucu şehir kurulmuş.

Gelişimi

Brüksel şehri kurulduktan sonra kısa sürede gelişmeye başlamış. Brugge, Gent ve Cologne şehirleri ile ticaret hız kazanmış ve ülkenin kuzeyi ile güneyini birleştiren bir şehir haline gelmiş. 11. yüzyılda savunma amaçlı şehrin etrafı surlarla çevrilmiş ve insanlar güvenli bir şekilde sur içinde yaşamaya başlamışlar. 12-13 ve 14. yüzyılda Kutsal Roma İmparatorluğu – Brabant Düklüğü’nün merkezi haline gelerek hem ekonomik, hem de siyasi olarak oldukça güçlü bir hale gelmiş.

Önemini Yitirmesi ve Savaşlar

1500’lü yıllardan başlayarak 1830 yılına kadar olan süre Brüksel için tam bir kabus olmuş. Kutsal Roma İmparatorluğu’na karşı başlatılan isyanlar ile birlikte Osmanlı, Fransa ve İngiltere’ye karşı yapılan savaşlar, bölgedeki tüm şehirler gibi Brüksel’i de etkilemiş ve zaman içerisinde siyasi ve ekonomik gücünü yitirmesine sebep olmuş. Ayrıca 1695 yılında Fransızların ağır bombardımanına maruz kaldıktan sonra tüm yerleşim birimleri ve tarihi yapıları zarar görmüş. Zaten günümüzde gezilecek fazla yerinin olmamasında bu bombardımanın etkisi oldukça büyük…

Brüksel, devam eden süreçte önce Fransa, sonra Avusturya ve en son Hollanda Birleşik Krallığı’nın bir parçası haline gelmiş. 1830 yılında Hollanda Birleşik Krallığı’na karşı başlatılan büyük isyan sonucunda kalan tarihi yapılar da yıkılmış ancak şehir, Belçika’nın başkenti haline gelerek, büyük bir reform ve yeniden yapılanma süreci başlatılmış. Ta ki İkinci Dünya Savaşı’na kadar… Bu sefer şehri önce Almanlar, daha sonra Müttefik Kuvvetler bombalamış ve savaşın ardından AB’nin ve NATO’nun başkenti haline gelmiş (niye acaba?)…

İlginç Bilgiler

Patates Kızartması (Belgian Fries)

Gelelim hem Belçika, hem de Brüksel ile olan ilginç bilgilere:

  • İngilizce’de “French Fries” olarak geçen patates kızartması ilk olarak Belçika’da yapılmış,
  • Belçika, dünyada en fazla bira, Waffle ve çikolata ihracatı yapan ülkedir. 800’den fazla (!) bira çeşidi vardır,
  • Van Damme gibi dünyaca ünlü pek çok kişi Brüksel’de doğmuştur,
  • Avrupa’da en yüksek vergiyi Belçikalı’lar ödemektedirler. Bazı ürünlerde vergi %57.8’e kadar ulaşmaktadır.
  • Belçika’nın 3 resmi dili vardır ve bölgesel olarak değişmektedir. Örneğin Flandre bölgesinde Flemenkçe konuşulurken, Valon (Wallonia) bölgesinde Fransızca, bazı bölgelerde ise Almanca konuşulmaktadır. Yani güneyde yaşayanlar, kuzeyde yaşayanlarla anlaşmakta güçlük çekmektedirler.

Havalimanından Şehir Merkezine Ulaşım (Charleroi)

Brüksel sınırları içerisinde Zaventem adında bir havalimanı bulunmakta olup, merkezine 12 kilometre uzaklıktadır (yeni adıyla Brüksel Havalimanı). Buranın haricinde şehre komşu olan Charleroi şehrindeki havalimanı da sıkça kullanılmaktadır. Pegasus, Rynair gibi low-cost firmalar Charleroi’yi tercih etmektedirler. Ben burayı kullanmıştım ve buradan bahsedeceğim.

Charleoi Shuttle

Charleroi, Brüksel’e 46 km mesafede yer almaktadır. Oldukça uzak olduğu için metro veya belediye otobüsü bulunmamakta, ulaşım büyük otobüslerle sağlanmaktadır. Ancak otobüslerin pahalı olduğunu belirtmeliyim. Şehir merkezine ulaşmak için 17 Euro ödemek gerekiyor. Yaklaşık 1 saat sonra Brüksel’in merkezi tren istasyonlarından biri olan Midi istasyonuna ulaşılıyor. Oradan şehir merkezine yürümek ortalama 20 dakika sürüyor ancak konaklayacağınız yer Midi istasyonuna yakın olabilir (otellerin bazıları o bölgede bulunuyor çünkü).

Not: 2016 yılında Charleoi havalimanında bombalı eylem gerçekleştirildiği ve ilerleyen günlerde polislere pala ile saldırıldığı için yüksek güvenlik önlemi uygulanıyor. Bu nedenle valizleriniz giriş/çıkışta aranabilir.

Gezilecek Yerler

Brüksel’de gezilecek fazla bir yer bulunmuyor (daha doğru bir tabirle var olanlar herkese hitap etmiyor diyeyim). Bu nedenle seyahatinizi kısa tutarak Brugge, Antwerp ve Gent şehirlerine gidebilirsiniz.

Manneken Pis

İşeyen Çocuk Heykeli

İşeyen Çocuk Heykeli veya orijinal adıyla Manneken Pis, Brüksel’in sembollerinden biri olup, şehirde en çok fotoğrafı çekilen şeylerin başında gelmektedir. 61 cm boyundaki heykel, bir çeşmenin başında yer almakta ve işeyen bir çocuk havuzu doldurmaktadır.

İşeyen Çocuk Heykeli

Elbette bu heykelin çok sayıda efsanesi bulunmaktadır. Bunlardan bazılarına hızlıca bir göz atmak gerekirse:

  • Brüksel, 14. yüzyılda yabancı güçler tarafından kuşatılmış ve şehir surlarına patlayıcılar yerleştirilmiş. Patlayıcının fitili ateşlendikten sonra küçük bir çocuk fitili işeyerek söndürmüş ve bu olay savaşın kazanılmasına vesile olmuş. Ardından çocuğun heykeli yapılmış.
  • Zengin bir tüccar, ailesiyle birlikte Brüksel’i ziyaret etmiş. Ancak küçük çocuğu kısa bir süre sonra şehirde kaybolmuş. Babası her yere baktıktan sonra çocuğu bir evin bahçesine işerken bulmuş. Sonunda, kendisine yardım edenlere teşekkür etmek için bir çocuk heykeli yaptırtmış.
  • Brüksel’de bir kadın alışveriş yaparken çocuğunu kaybetmiş ve belediye başkanı dahil herkesten yardım istemiş. Sonunda çocuk bir köşeye işerken bulunmuş ve bu durum kulaktan kulağa yayılarak bu heykelin yapılması sağlanmış.
  • Kralın yaşadığı şatonun oldukça yakınında yangın çıkmış ve küçük bir çocuk bunu işeyerek söndürmüş. Sonunda ise kral tarafından çocuğun heykeli dikilmiş.
İşeyen Çocuk Heykeli

Heykel daha önce 5 kere çalınmış ve her seferinde yeniden yapılarak buraya konulmuş. Mevcut heykel 1965 yapımı. Turistler ve yerel halk tarafından çok sevildiği için haftanın belirli günlerinde doktor, polis, kral, denizci gibi çeşitli kıyafetler giydiriliyor. İlginç ama 900’den fazla (!) kıyafeti varmış.

Kişisel Görüşüm: Heykel çok dandik ve küçücük. Gördüğünü zaman “bu muymuş” diyeceksiniz 🙂

Not 2: Şehirde ayrıca “işeyen kız” ve “sıçan köpek” heykelleri var ancak onlar turistler tarafından fazla ilgi görmüyor.

Waffle'cı

Heykelin olduğu yerden şehrin ana meydanına uzanan sokak üzerinde çok sayıda hediyelik eşya dükkanı, waffle’cı ve çikolatacı var. Özellikle çikolata konusunda Leonidas markasını Belçika’nın tüm şehirlerinde görmüştüm. O yüzden daha lokal şeylere yönelebilirsiniz. Waffle ise hem Belçika’da, hem de dünya genelinde değişiklik gösterir. Yani İstanbul’da yediğiniz Waffle farklı iken, Belçika’da yediğiniz daha bi değişiktir.

  • Liege Usulü: Marketlerde bulabileceğiniz Waffle çeşidi. Alıp mikrodalgada ısıtır ve yersiniz. Üzerine herhangi bir şey ilave etmenize gerek yoktur.
  • Brüksel Usulü: Şehirde yiyeceğiniz waffle çeşidi budur. Liege usulüne göre daha büyük, daha sarı ve üzerine krem şanti, çilek veya çikolata konularak yenilir. Eğer benim gibi hayvansanız hepsinden koydurursunuz 😀
Haydi afiyet olsun!

Grand Place

Grote Markt

Brüksel’in old town bölgesi veya resmi dilde Grote Markt (nl)/Grand Place(fr), etrafı Barok, Gotik ve Rönesans mimarisinde binalarla çevrili olduğu için bu konuda Avrupa’nın en iyi meydanı olarak gösterilmektedir. Gece-gündüz her daim kalabalık olan meydan, aynı zamanda pek çok etkinliğin yapıldığı bir merkezdir. Örneğin ziyaretim sırasında konser vardı ve güzel fotoğrafını çekemedim o yüzden 🙂

Belediye binası ve Belfry (Hôtel de Ville / fr)
Dernek binaları
Şehir Müzesi
Dernek binaları

Meydanın en güzel binalarından birisi olan Belediye Binası 1455 yılında yapılmış ve ilerleyen dönemlerde restore edilerek genişletilmiş. Diğer binaların aksine, 1695 Fransız bombardımanından çok az hasar alarak kurtulmuş. Tam karşısında ise Kraliyet Sarayı yer almaktadır. İlk olarak 13. yüzyılda yapılan bina, 15. yüzyıla kadar Brabant Dükü’nün evi olarak kullanılmış. 18. yüzyılda ise restore edilerek müzeye dönüştürülmüş. Müzede şehir tarihiyle ilgili eserler, çizimler ve yukarıda bahsettiğim işeyen çocuk heykelinin bazı kıyafetleri sergileniyor. Girişi 3 Euro.

Brüksel'de bir sokak

Grote Markt’ta eskiden yiyecek satıldığı için, meydana bağlanan sokaklara yerel dilde tavuk, ot, peynir, balık anlamına gelen isimler verilmiş. Sokaklarda çok sayıda restoran, cafe ve bar yer alıyor. Ancak çoğu Avrupa şehrinde olduğu gibi buralar gece 12’de kapatıyorlar veya sandalye ve masaları içeriye alıyorlar.

Delirium
Delirium

Meydana yakın en popüler cafe/pub Delirium adındaki yer. Akşam saatlerinde orada bir şeyler içebilirsiniz. 30 bira çeşidi ve 30 kokteyl çeşidi bulunuyor. Eğer menüye baktıktan sonra kafanız karışırsa görevliye “bana buraların en sert birasını getir” diyebilirsiniz (ama tavsiye etmem). Onun yerine “en çok tercih edilen” diyin siz.

Galeries Royales Saint-Hubert

Galerie de la Reine

Grote Markt’ın arkasında 19. yüzyıldan kalma bir alışveriş merkezi bulunuyor. Tıpkı Milano’da bulunan Galleria Vittorio Emanuele’ye benzeyen bu yapı 3 ana bölüme ayrılıyor. Galerie de la Reine (fotoğrafta gördüğünüz), Gallerie du Roi ve Gallerie des Princes… Turist haritasında “Koninginnegalerij” olarak yazıldığı için girişi bulmakta zorlanabilirsiniz ancak meydanın etrafında dolanırken burayı rastgele bulacağınıza eminim 🙂 AVM içerisinde çok sayıda çikolata dükkanı, restoran ve lüks butikler yer alıyor ancak her şey oldukça pahalı. Tam bir turist tuzağı. Ancak Galerie de la Reine’den geçerek birazdan yazacağım katedrale ulaşacaksınız. Yani her türlü buradan geçeceksiniz 🙂

Cathedral of St. Michael and St. Gudula

Cathedral of St. Michael and St. Gudula

Adını Brüksel’in koruyucu azizleri olan Michael ve Gudula’dan alan bu Katedral, ilk olarak 9. yüzyılda şapel olarak inşaa edilmiş ve 11. yüzyılda Romanesk mimarisiyle baştan yapılmış. Günümüz halini ise V. Karl’ın hükümdarlığı altında 1519 yılında almış.

Cathedral of St. Michael and St. Gudula
Cathedral of St. Michael and St. Gudula

Hem dış, hem de iç mimarisi oldukça etkileyici olan bu yapıya 1962 yılında katedral ünvanı verilmiş. Günümüzde çoğunlukla kraliyet evlilikleri ve devlet cenaze törenleri gibi amaçlarda kullanılmaktadır.

European Quarter

Avrupa Parlamentosu

Gezi yazılarıma eklediğim fotoğrafların hepsini kendim çekiyorum ancak bazı şeyleri daha iyi gösterebilmek adına internetten bulduğum fotoğrafları kullanıyorum. Mesela yukarıdaki binaya bir bakın, ardından aşağıdaki fotoya..

Avrupa Parlamentosu

Avrupa Birliği’nin resmi başkenti olmamasına rağmen, birliğin altyapısının 1965 yılında Brüksel Antlaşması ile atılmasından dolayı gayri resmi olarak tüm faaliyetler Brüksel’de yürütülmeye başlanmış. Bunun sonucunda 35 bin metre kare büyüklüğünde devasa bir bina yapılmış.

Avrupa Parlamentosu günün belirli saatlerinde ziyarete açık ve ücretsiz olarak gezilebiliyor. Ben öğlen 12 gibi gittiğim için ziyaret edemedim ancak bu konuda son ziyaret saati 11 diye hatırlıyorum. Gerçekten küfür eder gibi ziyaret saati koymuşlar. Bende onun yerine yukarıdaki Timelapse videosunu çektim 🙂

Avrupa Komisyonu ve Konseyi

EU bölgesinde yer alan bir başka bina, parlamentodan yürüyerek ulaşılabilen komisyon ve konsey binasıdır. Fotoğrafta belli olmuyor ancak oldukça devasa bir yapı olup, yalnızca “Avrupa Günü” olan 9 Mayıs’ta bir günlüğüne ziyaretçilere açıktır.

Cinquantenaire ve Zafer Takı

Cinquantenaire veya Jubelpark

Türkçesiyle 50. yıl parkı, Belçika’nın bağımsızlığının 50. yıldönümünde (1880), Belçika Kralı II. Leopold’un emriyle yaptırılmış bir parktır.

Zafer Takı

50 hektara yayılan parka 1905 yılında zafer takı eklenmiştir. Ayrıca bu bölgede birkaç adet müze yer almaktadır.

AutoWorld

Autoworld Müzesi

19 ve 20. yüzyıldan kalma klasik otomobillerin sergilendiği AutoWorld, Cinquantenaire Park’ın hemen arkasında yer alan bir klasik otomobil müzesidir.

AutoWorld
AutoWorld

1986 yılından bugüne faaliyet gösteren müzede; 1928 Bentley, 1930 Bugatti, 1930 Cord gibi araçlar dahil olmak üzere 250’nin üzerinde araç sergilenmekte ve sık sık etkinlikler düzenlenmektedir. Özellikle klasik araçlara ilgi duyanların kaçırmaması gereken müzeye giriş fiyatı 10 Euro’dur. Ayrıca müzenin tam karşısında askeri müze yer almaktadır.

Atomium

Atomium

Brüksel’in ana sembollerinden biri olan Atomium, 1958 yılında Brüksel Dünya Fuarı (EXPO) için inşaa edilmiş, ancak halk tarafından oldukça sevildiği için tıpkı Eyfel Kulesi’nde olduğu gibi yapıldıktan sonra kaldırılmayarak zamanla şehrin sembolü olmuş bir yapıdır. 102 metre yükseliğindeki yapı, 165 milyar defa büyütülmüş bir atom parçacığını simgelemektedir. 18 metre çapında, 9 çelik küre ve 12 boru ile birbirine bağlanan yapının mimarı André Waterkeyn, bu yüzyılı simgelemesi için böyle bir çalışmayı uygun gördüğünü belirtmiştir.

Atomium Brüksel şehir merkezinin oldukça dışında kaldığı için yalnızca metro ile ulaşılmaktadır. En üst katı panaromik Brüksel manzarası sunmakta ve çıkışı 11 Euro’dur. Açıkçası sıra bekleyen kalabalığı gördükten ve yapıyı çok beğenmediğim için bana gereksiz geldi ancak siz bilirsiniz. Ben Eyfel’e de çıkmamıştım 🙂 Ayrıca bu bölgede Mini Europe adında bir minyatür müzesi bulunmaktadır.

Basilica of the Sacred Heart

Basilica of the Sacred Heart

Sacred Heart Bazilikası (Kutsanmış Kalp), 1935 yılında yapımına başlanan fakat 2. Dünya Savaşı nedeniyle 1970 yılında tamamlanabilen bir bazilikadır.

Basilica of the Sacred Heart

Dünyanın en büyük 10 bazilikasından biri olan yapı; 89 metre yüksekliğinde, 107 metre genişliğinde ve 164.5 metre uzunluğundadır.

Parc Elisabeth

Bazilika, oldukça büyük ve güzel bir parkın ortasında yer almaktadır. Nedenini bilmemekle birlikte ziyaret ettiğim tarihlerde kapalıydı.


Brüksel’de gezdiğim yerler bu kadardı ancak söylediğim gibi şehirde herkese hitap etmeyen pek çok gezilecek yer bulunuyor. Birkaçından bahsetmek gerekirse:

  • Palais de Justice: Dünyanın en büyük adalet sarayı (hukuk mahkemesi). Ücretsiz gezilebiliyor.
  • Palais Royale: Kraliyet Sarayı. Parkına girilerek ücretsiz gezilebiliyor.
  • The Bourse: Eski Borsa binası. Farklı bir mimarisi bulunuyor.
  • Red-Light District: Şehrin kuzeyinde yer alan bir genel ev bölgesi. Eğer şehre trenle gelirseniz burayı göreceksiniz 🙂
  • Belgian Comic Strip Center: Tenten, Memo gibi çizgi film kahramanlarını konu alan bir müze.
  • Musical Instruments Museum: Geçmişten günümüze 7000 enstrümanın sergilendiği bir müze. Özel kulaklıklar sayesinde hangi aletten nasıl ses çıktığını deneyimleyebiliyorsunuz.

Brüksel’e seyahat edeceklere şimdiden iyi seyahatler diliyorum! 🙂

Yorum Yaz

Yorumlar

Serhat
27 Eylül 2017

Yaklaşık on sene önce yaptığım detaylı bir Avrupa seyahatinde, Paris’ten Amsterdam’a giden hızlı trene binmiş ve birkaç saatte Fransa’dan, Hollanda’ya geçmiştim. Ancak trenin arada geçtiği Belçika şehirleri içimde ukde kalmıştı. O yüzden Brugge ve Brüksel gibi şehirleri çok merak ediyorum. Umarım yakında gideceğim. Sizin gezi rehberiniz de oldukça detaylı ve faydalı olmuş, bu konuda arayışta olanlar için…

Uğur Uğurcan
11 Ekim 2017

Brüksel yani çok birşey beklememek lazım 🙂

mehmet baş
18 Kasım 2017

Havalımanı hakkında verdiğiniz bilgiler tamamen yanlıştır, Brüksel havalımanı charleroi değil zaventem yeni adıyla brussel nationaldır ve şehre çok yakın olmakla birlikte havalimanı içersinde bulunan tren istasyonundan neredeyse ger beş on dakikada kalkan trenlerle şehre ulaşım çok kolaydır. Bu trenler şehirde bulunan üç ana tren istasyonuna uğrarlar.Charleroi havalimanına sadece pagasus inmektedir.Ayrıca yazıda belirttiğiniz midi istasyonu otellerin bulunduğu bölge değildir aksine sehrin en sakat bölgesidir.Şehir merkezi ve oteller gare centrale civarındadır tabi nord stationda merkeze çok yakındır.

Şahin Doğan
18 Kasım 2017

Bilgilendirme için teşekkürler, yazıyı güncelledim.