Gent (Ghent) Gezilecek Yerler

Gent, Belçika’nın Doğru Flandre ilinde yer alan 330 bin nüfuslu bir şehirdir. Gotik mimariye sahip devasa yapıları ve dünyaca ünlü Mistik Kuzu tablosunun bulunduğu şehir, Belçika’nın popüler Orta Çağ şehirlerine oranla turistlerin daha az tercih ettiği bir destinasyondur. Bu yazımda başkent Brüksel’den tren ile ulaşımın oldukça kolay olduğu Gent’te gezilecek yerler ve şehir tarihiyle ilgili bilgileri bulabilirsiniz.

Gent Hakkında

Gent şehri, 630 yılında Aziz Amandus tarafından kurulmuş. Schelde ve Lys nehirlerinin birleştiği yere kurulan şehre, Kelt dilinde “birleşme” anlamına gelen “ganda” ismi verilmiş. Ancak kurulduğu tarihten başlayarak 11. yüzyıla kadar olan sürede herhangi bir yazılı kayıt tutulmadığı için, yalnızca 851 ve 879 yılında yaşanan iki Viking istilası kayıtlara geçmiş.

Mikail Heykeli (şehirde yer alan çokça heykelden biri)

Gent, 11. yüzyılda Flandra Kontluğu‘nun koruması altına girerek, zengin tüccar aileleri tarafından yönetilmeye başlanmış. Bu dönemde kardeş şehir Brugge ile birlikte tekstil, İngiltere ile yün ticareti başlayarak bölgenin ekonomik olarak güçlü bir şehri haline gelmiş. Özellikle ticari zekası olan zengin aileler tarafından yönetildiği için, bugün Gent’te görülecek pek çok yapı şehrin zengin olduğu dönemlerde inşaa edilmiş. Büyüleyici kiliseleri gördükten sonra bunun ne olduğunu çok daha iyi anlayacaksınız…

3 Kuleli Gent

Belfry

Belfry ve Kumaş Pazarı

Gent Çan Kulesi (Belfry), şehrin bağımsızlığını simgelemek için 1313 yılında yapımına başlanan, ancak savaşlar ve politik idarenin değişmesi nedeniyle 1380 yılında tamamlanabilen bir kuledir. Eskiden yangınlara ve olası kuşatmalara karşı görevliler tarafından 7/24 şehrin izlendiği kule, günümüzde turistler tarafından Gent’in yukarıdan izlendiği bir yapı durumundadır. Bu da, kulenin yapıldığı dönemden günümüze kadar önemi ve amacını koruduğunun bir göstergesidir. Ayrıca Belçika ve Fransa’nın bazı bölgelerinde aynı dönemde yapılan tüm çan kuleleri ile birlikte UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır.

Belfry

Çan kulelerine çıkmayı seven biri olarak elbette Gent’i yukarıdan seyretmemek olmazdı. Bu nedenle şehirde yaptığım ilk iş panoramik manzara sunan kuleye çıkmak oldu.

Asansör

Kule 91 metre yüksekliğinde. Eğer dilerseniz ilk iki kata yürüyerek, devamında asansöre binebiliyorsunuz. Ben çıkarken yürümeyi, inerken asansörü tercih etmiştim.

Heykeller

Çan kulesine girdikten sonra 4 heykel bizi karşılıyor. Bunlar şehirle ilgili arşiv ve hazinenin saklandığı dönemde onları korumakla yükümlü bekçilere atfedilen heykellerdir. Ancak fotoğrafa dikkatli bakarsanız, sağ tarafta gözüken heykelin diğerlerine göre daha fazla yıprandığını fark edebilirsiniz. Yani diğer 3 heykel yakın zamanlarda yapılmışken, sağda yer alan heykel bir hayli eski olmalı.

Ejder Heykeli

Kulenin ikinci katında (asansörün olduğu katta) Gent’in sembolü ejderha heykeli yer alıyor. Bu heykelin aynısı kulenin tepesinde de mevcut.

Şehrin sembolü; Ejder Heykeli

Gent Ejderi, 1377 yılında kulenin tepesine “şehri gözetlemek” ve “olası felaketleri yetkililere bildirmek” gibi manevi bir amaç için konulmuş. 1539 yılında savaş ganimeti olarak Lille şehrine götürülmüş, 1578 yılında ise tekrar savaş ganimeti olarak ait olduğu şehre geri getirilmiş.

Roland

Çan Kulesinde farklı dönemlerde yapılan 55 adet çan bulunuyor. Bunlardan en büyüğü adını bir başkomutandan alan Roland çanı. Orta Çağ’da başta düşman işgali olmak üzere çeşitli felaketleri şehre duyurabilmek sadece bu çan çalınırmış. Diğer çanlar ise ibadet vakti geldiği zaman çalınırmış. Ancak Roland, 1659 yılında kırıldığı için günümüze kadar olan sürede 2 çan daha yapılmış. Bugünkü hali 1948 yılında yapılış olup, 2.15 metre yükseliğinde, 6.200 kilo ağırlığında ve 2 metre çapındadır.

Gent...

Brugge’de yer alan Belfry için “kalabalık, hareket edecek fazla alan yok ve sürekli tepenizde çanlar çalıyor” şeklinde eleştiride bulunmuştum. Ancak Gent çan kulesinde bunların hiçbirini yaşamadım. Gerçekten 1 saate yakın yukarıda kalıp şehri seyretmek mümkün. Belfry’e çıkış fiyatı 8 Euro olup, şehirde yapılacak en iyi aktivitelerin başında gelmektedir. Ayrıca kuleden çektiğim fotoğrafların devamını aşağıda yer alan diğer içeriklerde görebilirsiniz.

St Bavo’s Cathedral

Aziz Bavo Katedrali

Üç Kuleli Gent’in bir diğer yüksek yapısı, 89 metre uzunluğundaki çan kulesiyle Aziz Bavo Katedrali‘dir. 942 yılında küçük bir şapel olarak inşaa edilerek Vaftizci Yahya’ya adanan bu yapı, 14-16. yüzyıllar arasında Gent’in Batı Avrupa’da önemli bir şehir haline gelmesinin ardından, şehirde yer alan tüm yapılar gibi dönemin ihtiyaçlarına göre genişletilen bir katedraldir.

Aziz Bavo Katedrali

Katedralin içerisinde çok sayıda sanat eseri sergilenmektedir. Bunda V. Karl‘ın Gent’te doğması ve burada vaftiz edilmesinden dolayı “kiliseye” önem vermesinin payı büyüktür. Ancak siyasi ve politik görüşlerinden dolayı halk tarafından sevilmediği için, ölümün ardından buraya katedral ünvanı verilerek, Gent Psikoposluğu kurulmuştur. Kendisi zaten Kanuni Sultan Süleyman’a karşı Mohaç ve Preveze Deniz Savaşı’na katılarak kaybetmiş ve Fransa ile İngiltere’ye karşı sıkça savaşmıştır.

Aziz Bavo'nun Gent'e Gelişi, 1612 - Rubens

Peter Paul Rubens tarafından yapılan bu tablo, katedralde yer alan çok sayıda sanat eseri arasında en önemli ikinci eserdir.

Hz. İsa
Aziz Bavo Katedrali

Katedralin alt katında mezarlık (crypt) bulunmakta ve bir takım eserler sergilenmektedir. Ayrıca ilk yapıldığı dönemden kalan çok sayıda fresk duvarlarda görülebilir.

Mistik Kuzu

Katedralde sergilenen en önemli sanat eseri 1432 yılında Hubert tarafından yapımına başlanan ve onun ölümü üzerine kardeşi Jan van Eyck tarafından tamamlanan Mistik Kuzu poliptikidir (yani birden fazla paneli olan tablodur). Halkın bağışlarıyla yaptırılarak bu katedrale konulan poliptik, 12 panelden oluşmakta ve tüm gruplar ortada yer alan sunağa bakmaktadırlar. Panellerde sol üst köşeden başlayarak Hz. Adem, Melek Korosu, Hz. Meryem, Hz. İsa, Vaftizci Yahya, Telli çalgı çalan melekler, Hz. Havva, Azizler, Sunak ve ibadet eden kadınlar yer almaktadır.

Melekler

Panelde bulunan her bir figürün kendine ait özellikleri bulunmaktadır. Örneğin fotoğrafta görebildiğiniz gibi meleklerin cinsiyeti, yani erkek mi yoksa kadın mı oldukları belli değildir.

Mistik Kuzu (orta panel)

Panelin ortasında, başka bir değişle tüm figürlerin baktığı ana temada ebedi yaşamı temsil eden çeşme, sunak ve 5 grup insan yer almaktadır. Arka planda ise Kudüs şehriyle birlikte Hristiyanlığın 3. ayağı olan Kutsal Kuş’un (kutsal ruh) güneşin önünde belirdiği görülmektedir. Sunak etrafında 14 melek diz çökmüş bir vaziyette kuzunun göğüsünden akan kanın şarap kadehine doluşuna bakmaktadırlar. Sol üstte erkek kurbanlar, sağ üstte kadın kurbanlar, alt tarafta ise putperest yazarlar ve Yahudi peygamberler yer almaktadır. Tablonun vermek istediği mesaj ise burada ortaya çıkmaktadır. “Dünyanın günahlarını bizden uzak tutan şey Tanrı’nın kuzusu olsun“…

Mistik Kuzu / Mystic Lamb

Mistik Kuzu poliptiki daha önce iki defa çalınmış. İlginçtir ki ikisi de büyük dünya savaşları sırasında Alman askerler tarafından alınarak Almanya’ya götürülmüş. Özellikle Hitler’in oldukça ilgisini çeken eser, kendisinin emriyle Neuschwanstein Kalesi’ne asılmış. Savaşların ardından tekrar ait olduğu yere geri getirilmesine rağmen 13 panelden oluşan eserin panellerinden biri kayıptır. Bu nedenle 12’si görülebilir durumdadır.

Aziz Bavo Katedrali, Gent’te görülebilecek en önemli yerlerden birisidir. Girişi ücretsizdir ancak poliptikin sergilendiği bölüme giriş için 4 Euro ödemek gerekiyor. İçeriye girdikten sonra herkese sesli rehber veriliyor ve onun yardımıyla panellerde yer alan figürlerin detaylarını öğrenebiliyorsunuz. Yukarıda söylediğim gibi her bir figürün kendi içerisinde derin anlamları olduğu için bunların çoğunu çıplak gözle farketmeniz mümkün değil. Bu nedenle sesli rehberin tuşlarını kullanarak her biri için ortalama 5 dakika süren detayları dinleyebiliyorsunuz. ANCAK İngilizceniz iyi değil ve Hristiyanlık hakkında fazla bilginiz yoksa bu bölüme girmenizi kesinlikle önermem (hiçbir şey anlamazsınız çünkü). Saydığım şartları taşımıyorsanız, içeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için buraya 4 Euro vermek yerine güzel bir cafede kahve içebilirsiniz 🙂

St Nicholas’ Church

St Nicholas Kilisesi

3 Kuleli Gent’in üçüncü ve son kulesi olan St Nicholas Kilisesi, aynı bölgede yer alan başka bir kilise üzerine 13. yüzyılda yapılmıştır. Gotik mimaride inşaa edilen kilise, şehrin ticaret merkezinde yer aldığı için loncalar tarafından sıkılıkla kullanılmıştr. Özellikle zengin tüccarlar kendileri için kiliseye şapel inşaa ettirmişlerdir. Ancak tarihinde çok fazla restore edildiği için birbirinden bağımsız mimari öğeleri içinde barındırmaktadır.

Kilise içerisinden

Kiliseye giriş ücretsiz olup, içeride görmeye değecek pek bir şey bulunmamaktadır. En azından bir önceki yazdığım Aziz Bavo Katedralinden sonra burayı ziyaret ederseniz bir şeylerin ilginizi çekeceğini sanmıyorum. 🙂 Ancak isterseniz 1840 yılında yapılan kilise Org’una bakabilirsiniz.

Gent Postanesi

Gent’in 13-15. yüzyıllar arasında inşaa edilen dinsel yapılarının ardından kısa bir yürüyüşle (20-25 metre) şehrin ana meydanına ulaşılıyor. Burada çok sayıda cafe, restoran ve farklı mimarilerde yapılmış evler yer alıyor. Aralarında en dikkat çekeni ise 52 metre yüksekliğindeki saat kulesiyle birlikte, 1909 yılında inşaa edilen Gent Postanesi’dir.

Postane ve Saat Kulesi
Gent Old Town
Gent Old Town

St. Michael’s Bridge

Aziz Michael Köprüsü ve Ben

Gent’in en popüler noktalarından biri olan Aziz Michael Köprüsü, o kadar yer gezmiş biri olarak hayatımda gördüğüm en enteresan köprülerden birisi oldu açıkçası. Çünkü köprüye çıktığınızda sağınıza bakıyorsunuz Gotik mimaride inşaa edilmiş Kilise, Katedral ve Çan Kulesi, ileriye bakıyorsunuz birazdan bahsedeceğim şehrin en hareketli noktası ve Kontlar Kalesi… Altınızdan ise Lys nehri geçiyor. Ben bir şehirde yer alan tüm önemli noktaların yüksek yerler hariç başka yerlerden de gözüktüğüne ilk kez burada şahit oldum! Hem de bir köprüden… Burası Gent’te fotoğraf çekmek için tam bir “hot spot”.

Graslei ve Korenlei

Graslei

Gent şehir kitapçığında “10 kişiye bu şehirde en beğendiğin yer neresidir” diye sorun, 9’u mutlaka Graslei yanıtını verecektir yazıyordu. Sabah-akşam bu bölgede gördüğüm kalabalıktan dolayı sormama gerek kalmadı açıkçası. Çünkü burası gerçekten genç, yaşlı, turist veya yerel insanların buluşma noktası ve en hareketli yeri…

Korenlei

Nehrin bir tarafı Graslei, diğer tarafı ise Korenlei olarak geçiyor ve her iki tarafta sağlı sollu cafelerle dolu. Aynı zamanda tekne turları buradan hareket ediyorlar. Fiyatları kişi başı 7 Euro. Kilise-Manastır-Çan Kulesi üçlüsünü gezdikten sonra buraya gelip dinlenmenizi ve devamında kaleye çıkmanızı öneririm. Duruma göre en son tekne turu yapabilirsiniz.

Castle of the Counts

Kontlar Şatosu

Gent’te gezilecek son önemli yer, 1180 yılında Kont I. Philip tarafından yaptırılan Kontlar Şatosu‘dur.

Şövalye Salonu

1145-1149 yılları arasında İkinci Haçlı Seferi’ne katılan I. Philip; Anadolu, Suriye, Filistin ve Mısır’da yer alan kaleleri çok beğenmiş ve “onlara patronun kim olduğunu göstereceğim” diyerek burada 9. yüzyıldan kalma başka bir kalenin yerine bu şatoyu inşaa ettirmiş.

Haçlı seferi sırasında ve sonrasında kullanılan eşyalar

14. yüzyıla kadar Flandre Kont’larının kullandığı şato, bu tarihten sonra bir süre adliye merkezi ve hapisane olarak kullanılmış. Devam eden süreçte ise restore edilmediği için neredeyse tamamına yakını çökmüş.

İşkence aletlerinin sergilendiği oda

Şato, 1885 yılında Gent belediyesi tarafından kamulaştırılmış ve büyük bir restorasyon çalışması başlatılmış. Orijinal plana uygun olarak restore edildikten sonra halkın ziyaretine açılmış. Ancak Orta Çağ’dan kalan şatonun yıkık-dökük bir yerinin olmaması, ne denli bir restorasyon yapıldığının göstergesi olmuş. Bu nedenle kaleyi gezerken 12. yüzyıldan kalan bir yeri geziyormuş hissi uyandırmıyor insanda.

Şatodan Gent Manzarası

Şato 15 bölümden oluşuyor ve yönlendirme okları sayesinde dümdüz ilerleyerek her yerini geziyorsunuz. Ancak “boş oda” gezmek kimsenin ilgisini çekmeyeceği için, sadece 3 bölüm oldukça önemli. Bunlar; kontlar döneminden kalma kıyafet, silah vb. eşyaların sergilendiği bölüm, işkence aletlerinin olduğu bölüm ve Gent’i yukarıdan izleyebileceğiniz -bir nevi- teras bölümü. Şatoya giriş yetişkinler için 10, 26 yaş altı için 6 Euro’dur.

Müzeler

Gent’te gezilebilecek 4 müze bulunuyor.

  • MIAT (Museum about industry, labour and textile): Eski bir sanayi fabrikasında yer alan müze. İçerisinde sanayi, tekstil ve iş gücüne dayalı 30 bine yakın obje sergileniyor. Girişi 6 Euro.
  • MSK (Museum of fine arts): Orta Çağ’dan başlayarak 20. yüzyıla kadar olan süreyi kapsayan güzel sanatlar müzesi. Çoğunlukla Flaman sanatı ağırlıklı. Girişi 8 Euro.
  • SMAK (City museum for contemporary art): Çağdaş sanat müzesi. Giriş fiyat 8 Euro.
  • STAM (Ghent city museum): Ulusal müze. Başka bir değişle yukarıda yazdığım müzelerin hepsinin toplamı 🙂 Girişi 8 Euro.

Gent’te gezilecek önemli yerler bu kadar. Ancak tüm şehirlerde olduğu gibi burada da “hidden gems”ler yok değil elbette. Seyahat edeceklere şimdiden iyi seyahatler diliyorum 🙂

Yorum Yaz

Yorumlar

Hatice
24 Mayıs 2017

Bilgiler içi teşekkür ederim