Gezmeden önce adından bihaber olduğum “7 Tepeli Plovdiv“, meğersem ne enteresan bir şehirmiş. 4000 yıllık geçmişi olan şehirde Makedonya Krallığı, Trakya Krallığı, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti yüzyıllarca hüküm sürmüş. Her millet kendi kültürünü ve eserlerini burada bırakmış. Sokaklarının buram buram Osmanlı koktuğu şehir 31 Ağustos 2014’te “Haftasonu Bulgaristan” rotamın ikinci adresi oldu. Bu yazımda Plovdiv’de gezilecek yerleri bulabilirsiniz.
Plovdiv: Kiril Alfabesi kullanan Bulgarca’nın Latif Alfabesiyle yazılmış tercümesidir.
Filibe: ise Plovdiv’in Türkçesi yani Osmanlı döneminde kullanılan ismidir.
* Ben yazı boyunca Plovdiv olarak kullanacağım.
Plovdiv (Filibe) Hakkında
Plovdiv, Bulgaristan’ın en büyük ikinci şehri olup başkent Sofya’ya 130 km uzaklıktadır. Edirne’ye ise 160 km mesafede yer alır. Bulgaristan’ın ekonomik, kültürel ve eğitim anlamında merkezidir. Şehrin güneyinden Meriç Nehri akmaktadır.
Yerli Halk
Plovdiv, Sofya’ya göre çok daha hareketli bir şehir izlenimi bıraktı bende. Parklar ve caddeler oldukça kalabalıktı. Ellerinde haritayla şehri gezen çok sayıda turiste rastladım. Birde Türk nüfusu oldukça fazla 🙂
Plovdiv’de Gezilecek Yerler
Ben Sofya’da kaldığım hostelin sahibi Nick‘in tavsiyesi üzerine buraya geldim. Şehir hakkında en ufak bir bilgim dahi yoktu. Ancak Plovdiv, dünyada yaşamın başlayıp hala devam ettiği en eski 10 şehrinden birisidir…
Şehre gelip, otobüs terminalinde iner inmez turist information’u buldum ve yardım istedim. Ancak görevli kişi İngilizce bilmiyordu ve şehir haritası da yoktu. Ancak otogarda tanıştığım bir Türk sayesinde başka bir yerde bulunan Turist informationa beraber gittik.
Eğer aynı duruma düşerseniz karşılaştığınız herhangi bir kişiye “post office’i” sorarsanız size tarif edecektir. Otogarın arka tarafında bulunan caddeden dümdüz 15dk yürüdükten sonra ulaşacaksınız. O bölgede bir adet tourist information bulunmakta.
Bilgi Notu: Şehirde ücretsiz “free walking tour“lar düzenlenmekte. Mevsime göre saatleri değişiyormuş. Ağustos ayı için akşam 6’da başladığı için katılamadım ancak şehri kendim gezdikten sonra eğer denk gelirseniz mutlaka katılın derim. Bu konuda detaylı bilgiyi turist information’dan alabilirsiniz.
Yukarıda yer alan şehir haritasının turuncu bölümü, Plovdiv’in eski şehir merkezi yani old town bölgesi. Gezilecek yerlerin tümü bu bölgede bulunuyor.
Roman Stadium
Gezime başladığım Knyaz Aleksandar l caddesinin sonunda (Dzhumaya Square) yer alan bu Antik Roma stadyumu, 138 yılında İmparator Hadrian tarafından yaptırılmış. O dönemde 240 metre uzunluğunda, 50 metre genişliğinde ve 30 bin seyirci kapasitesine sahipmiş. Burada tıpkı günümüzdeki olimpiyat oyunları gibi çeşitli branşlarda oyunlar düzenlenirmiş.
Dzhumaya Mosque / Türkçe: Hüdavendigâr Camii ya da Cuma Camii
Stadyumun hemen yanında yer alan bu cami, Sultan Murad II tarafından 1364 yılında burada bulunan Petka Tarnovska Kilisesinin yerine Bizans mimarisiyle yaptırılmış. Yapıldığı dönemde adı Muradiye Camii‘ymiş. 1784 yılında bu cami Abdulhamid’in emriyle onarılmış ve adını değiştirilmiş. Cuma Camii, balkanlarda bulunan en eski camidir.
Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde yazdığına göre Ramazan ayında bu caminin yanında bulunan iki tepeden (Nebet ve Sahat Tepe) top atışı yapılır ve insanlar oruçlarını bu bölgede açarlarmış.
Günümüzde caminin 3 kapısı ve 9 kubbesi bulunmaktadır. Anlamadığım bir şekilde alt katında da bir adet cafe bulunmakta. Acaba nedendir..
Plovdiv Old Town
Camiyi geçip sağa döndükten sonra 😛 eski şehir merkezine giriliyor. Burası Plovdiv’in en çok turist çeken yeri. Çünkü çok iyi korunmuş ve korunmaya da devam ediliyor. Ancak gezmesi oldukça yorucu ve tüm bölgeye arnavut kaldırımları döşenmiş. Yani bölgenin eski haline sadık kalınmış. Bu nedenle iyi bir ayakkabıyla gitmek tercih sebebi olmalı. Ayrıca kişisel aracı olanlar bu bölgeye girişte izin belgelerini göstermek zorundalar. Çünkü sadece özel bir sebebi olan ya da bu bölgede oturan kişilerin araçlarıyla girişlerine izin var.
Şimdi Plovdiv’in eski şehir merkezindeki gezilecek yerlere bakalım:
St. The Virgin Mary Cathedral
Old Town’da gördüğüm ilk şey Meryem Katedrali oldu. Her Avrupa ya da balkan şehrinde olduğu gibi Plovdiv’de de çok sayıda kilise var. Hepsini gezmeye elbette gerek yok. Bu ortodoks kilisesini diğerlerinden ayıran küçük bir özelliği var. 9. yüzyılda yapılmış ve Osmanlı şehri fethettikten sonra (1371) bu kiliseyi yıkmış. 1844 yılında ise Bulgaristan Osmanlı’nın egemenliğinden çıktıktan sonra ilk haline bağlı kalınarak tekrar inşaa edilmiş.
Katedralin finansmanı ise halkın bağışlarıyla sağlanmış. İçerisini gezmedim ancak avlusunda buranın tekrar yapılması için öncülük edenlerin mezarları bulunuyor.
Ancient Roman Theatre
117 yılında Roma İmparatoru Trajan tarafından yaptırılan bu Antik Roma Tiyatrosu, Plovdiv’in en popüler turist noktasıdır. Dzhambaz ve Nebet tepesinin tam ortasına kurulan bu tiyatro, yarı oval biçimde, 82 metre genişliğinde, 28 oturma sırası olan ve 7000 izleyici kapasitesindedir. Dans ve tiyatro gösterileri için yapılmıştır.
Antik tiyatro 1968-1979 yıllarında Plovdiv arkeolojik kazıları sırasında ortaya çıkarılmıştır ve giriş ücretsizdir. Ayrıca antik Roma tiyatrolarının restore edilerek günümüzde kullanılmasını ben çok seviyorum 🙂
Lamartine’s house
Burası Plovdiv’in Osmanlı döneminden kalan karakteristik evlerinden birisidir. Önemi ise Fransız şair Alphonse de Lamartine‘nin bir dönem burada yaşamış olmasıdır.
Alphonse de Lamartine bir Türk dostudur ve Türkiye tarihiyle ilgili eserleri bulunmaktadır. İstanbul ziyareti öncesinde kendisi, karısı ve bir grup tatar ile birlikte bu evde 3 gün geçirmiştir. Bu sürede hasta olmuş ve dönemin en iyi doktorları tarafından tedavi edilmiştir.
Günümüzde bu ev restore edilerek müze haline getirilmiştir. İçerisini gezmedim ancak kendisiyle ilgili galeri bulunmaktadır.
Church of St Constantine and Helena
Plovdiv’in en eski kilisesi gezi rotamın bir sonraki durağı oldu (öncesinde önünden geçtiğim iki sanat galerisini saymazsak). Burası 337 yılında yapılmış. Adını da Roma imparatoru Constantine’den ve onun annesi Helena’dan almış. Yıllar geçtikçe büyük hasara uğramış ve 1832 yılında toplanan bağışlarla tadilat yapılmış.
Hisar Kapia
Hisar Kapısı, Roma döneminde Acropolis Kalesine giriş için yapılmış kapılardan birisi ve günümüze kadar ulaşanı. 2. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.
Benim en çok ilgimi çeken fotoğrafta da gördüğünüz gibi evlerin surlar ve kapının üzerine yapılmış olması oldu 🙂 Ayrıca adından da anlayacağınız üzere bu kapı Osmanlı döneminde de kullanılmış ve adı oradan gelmekte (Hisar Kapısı).
Regional Ethnographic Museum
Dış görünüşü harika olan bu ev 1847 yılında zengin tüccar Argir Kuyumdzhioglu tarafından yaptırılmış. Kendisi burada yaşamış ve Osmanlı’nın bu topraklardan çekilmesinin ardından 1878 yılında İstanbul’a yerleşmiş. Ardından burası pansiyon olarak kullanılmış ve 1930 yılında Etnografya müzesine çevrilmiş.
Giriş ücretli olduğu ve ilgimi çekecek birşey olmayacağı düşüncesiyle müzeyi gezmedim. İçerisinde tarım alanında kullanılan aletler, el sanatı (kap kacak), geleneksel kıyafetler, mobilyalar, müzik enstrümanları ve fotoğraf galerisinin olduğu sergiler bulunmakta.
Nebet Tepe (Archaeological Complex)
Old town’a ulaştığım en son nokta Nebet Tepe‘de bulunan arkeolojik sit alanı oldu. Özelliği ise burada milattan önce 6. yüzyılda yaşamın başlamış olmasıdır (Trakyalılar yaşamış). Ardından Makedon Krallığı şehri fethettikten sonra bu tepeyi genişletmiş (MÖ 4. yy) ve tepe akropolis (Yunanca “tepede bulunan şehir”) halini almış.
Roma İmparatorluğu şehri fethettikten sonra burayı kullanmaya devam etmişler ve Justinian döneminde (MS 4. YY), Meriç nehri ile tepe arasına gizli bir tünel yapılmış. Ardından Osmanlı Devleti’nin fethinden sonra burası Meriç Nehrinin gözetimi için kullanılmış.
Şehirde yapılan kazılar sonucu bu arkeolojik alan ortaya çıkarılmış. Günümüzde görülmeye değecek birşey olduğunu söyleyemem ancak Plovdiv’i panaromik şekilde izlemek için çok güzel bir yer. Hatta burada bir restoran yer alıyor. Dinlenmek, birşeyler yemek ya da içmek için çok güzel bir yer.
The Balabanov House
19. yüzyılın başlarında Plovdiv’in zengin tüccarlarından Luka Balabanov’un sahip olduğu ve yaşadığı ev. İlerleyen yıllarda restorasyon geçirse de dış görünüş olarak gerçekten çok etkileyici. Düğün fotoğraflarını bu evin önünde çektiren çift ve yakın dostları bunun kanıtı sanırım 🙂
Buraya girip fotoğraf çekmek serbest. Ancak odaları gezmek ve üst kata çıkmak ücretli. Zamanım olmadığı için gezemedim ne yazık ki. İçeride yer alan sergilerde ilgi çekici şeyler olduğuna eminim.
Center for Contemporary Art
Bu bina Roma İmparatorluğu döneminde yapılmış, Osmanlı Devleti döneminde hamama çevrilmiş. Günümüzde çağdaş sanat müzesi olarak hizmet vermektedir. İçerisinde sanatsal sergiler, galeriler, fotoğraflar vb. olduğunu öğrendim. Ben gezmedim 🙂
Şahabettin İmaret Camii
Meriç Nehri’ne oldukça yakın bir mesafede bulunan İmaret Camii, Sultan II. Murad döneminde, Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa’nın oğlu Şahabettin Paşa tarafından 1445 yılında yaptırılmış. Kendisi caminin dışında bu bölgeye han, hamam ve mutfaktan oluşan bir külliye inşaa ettirmiş fakat günümüze sadece bu camii ulaşmış.
Diğer Görülecek Şeyler..
Plovdiv’de gezdiğim yerler bu kadardı. Old Town bölgesinde restore edilmiş oldukça fazla ve birbirinden farklı evler bulunmakta. Birde önemli sayılabilecek 16. yüzyılda yapılmış saat kulesi var. Bunun dışında görülebilecek birkaç şey daha var ancak çok da önemli değil bana göre. Bir günde bu kadar yeri gezmek yeterlidir 🙂 İyi gezmeler!
Plovdiv (Filibe)'de:
-
Gezilecek Yerler
-
Ucuzluk
-
Güvenlik
-
Yerli Halkın İngilizce Seviyesi
-
Ücretsiz Wi-Fi Olanakları
-
Gece Hayatı
-
Kaç Gün Kalınır?
-
Tekrar Gidilir Mi?
-
Yeme-İçme
Özet
Ülkemize olan yakınlığı ve tam bir Türk/Osmanlı şehri olan Plovdiv, haftasonunu değerlendirmek için gidebilecek güzel rotalardan birisi. Ben gezimden oldukça memnun kaldım.
mustafa
28 Temmuz 201510 numara arkadas ben almanya dan areaba ile gelecegim 02.08.2015 de inaallah filibe de olurum. tabi önce sofya daki büyük camiyi ziyyaret eder sonrada senin rehberliginde filibe yi
tesekkürler eline yüregine saglik
FAHRİYE ÖZIŞIK
18 Ağustos 2016bilgi için çok teşekkürler :))
ZEHRA AKIN
07 Şubat 2017Ayrıntılı ve güzel bir yazı olmuş eline sağlık.Tüm dünyayı gezmen dileğiyle.Selamlar.
Gokhan Unal
20 Şubat 2017Bir fuara katılmak için kucuk bir grup olarak Ankara dan Filibe ye gidecegiz. Yazdıklarınız sayesinde ön bilgilenme sağladık. Teşekkıurler..
osman karaman
23 Mart 2017bilgi ve yorumlar için teşekkürler
Murat Dündar
02 Eylül 2018Yeni gidecekler için çok faydalı bilgiler vermişsiniz . Elinize emeğinize sağlık .
Fani yosifova
24 Kasım 2018İş gezisi için plovdive gidecek olan arkadaşıma eşlik ettim. İlk yaptığım şey plovdiv gezilecek yerler yazmak oldu. Sayenizde hedef noktaları öğrenip rotamı çizdim çok ama çok teşekkür ederim