Tirana Gezi Rehberi

Arnavutluk’un başkenti Tirana ya da Türkçesiyle Tiran, Osmanlı egemenliği altındayken 1614 yılında Süleyman Paşa tarafından kurulan ve 1920 yılında Osmanlı’nın elinden çıkarak Arnavutluk’un başkenti olan bir şehir. Tarihi çok eskiye gitmediği ve yakın tarihte Enver Hoca denilen bir diktatör tarafından yönetildiği için tarihi yapılarının neredeyse hiçbirini koruyamamış olan Tiran’da geçirdiğim 3 günde neler yaptığımı bu yazımda okuyabilirsiniz.

Tirana / Tiran Hakkında

Tiran, her ne kadar günümüzde bir başkent olsa da, ne yazıkki gelişmiş bir şehir değil. Sebebi ise girişte bahsettiğim Enver Hoca’nın 41 yıl ülkeyi yönetmesi olarak gösteriliyor. Açıkçası Arnavutluk’un tüm turistik şehirlerini gezdikten sonra Tiran’ın farklı ve gelişmiş olmasını beklerdim ancak durum maalesef diğer şehirlerle aynı. Yani en basitinden bu şehirde de, tıpkı Arnavutluk’un diğer şehirlerinde olduğu gibi belli bir otobüs terminali yok (Berat hariç). Şehre gelen otobüsler yolcuları belirli noktalarda indirip/bindiriyorlar.

Otobüsle Tiran’a geldikten sonra ilk işim kalacağım hostele yürümek oldu. Ancak dakika bir, sorun bir. Çünkü otobüsten indiğim yer ile hostel arası 5 kilometre. Yürümeyi seven biri olduğum için yürüdüm ve hostele gelerek checkinimi yaptım. Aynı zamanda hostelde gönüllü olarak çalışan Burak ile tanıştım. Hedefim burada iki gece kalmaktı ancak ikinci günümde hiç bir şey yapasım gelmediği için “day-off” yaptım ve tatilimi bir gün daha uzattım.

İskender Bey Meydanı

Hostele gelirken İskender Bey (Skenderbeg) meydanından geçtim. Tirana’da gezilecek tek yer bu meydan. Zaten kalacağınız yere giderken büyük ihtimal buradan geçeceğiniz için neredeyse her şeyi görmüş olacaksınız 🙂 Hostelde biraz dinlendikten sonra bu sefer fotoğraf çekmek için tekrar İskender Bey Meydanı’na gittim.

İskender Bey, Arnavutluk’un ulusal kahramanı olup diğer tüm Arnavutluk şehirlerinde kendi adına bir meydan, heykel ya da cadde/sokak ismine rastlamak mümkün. 1404 yılında doğmuş ve o zamanki adı Gergi’ymiş. Babası onu Edirne’ye II. Murad‘ın hizmetine iç oğlanı olarak göndermiş ve sonradan müslüman olup İskender adını almış. Edirne’de eğitim görüp bazı seferlere katılmış ve 1443 yılında Morava Muharebesi sırasında kaçmış…

İskender Bey Heykeli, arka tarafında ise Ethem Bey Camii ve Saat Kulesi

Gittiği yerde kendini sancak beyi olarak tanıtarak bazı yerleri ele geçirmiş ve ölümüne kadar Osmanlı’ya karşı savaşmış. Ancak güçlü Osmanlı ordusuna direnebilmek için “yakma” taktiği geliştirmiş. Yani gizliden Osmanlı kamplarına giderek askerlerin erzaklarını yakıyor ve ordunun aç kalmasını sağlıyormuş. Pek çok kez Osmanlı bu yüzden kuşatmayı kaldırarak geri çekilmek zorunda kalmış.

İskender Bey’in gücünü ve başarısını gören Venedik ise pek çok kez onunla işbirliği yapmış. Yaklaşık 25 yıllık egemenlik ve Osmanlı’ya karşı direnmesinden sonra yakalandığı sıtma hastalığı sonucunda hayatını kaybetmiş. Dönemin en güçlü ordusuna karşı direndiği için kendisi taç giymemiş en önemli 7 liderden birisi olarak gösteriliyor. Aynı zamanda Osmanlı’nın batıya açılmasını geciktirdiği için Avrupa ülkeleri bu sayede Osmanlı’ya karşı pek çok önlem almışlardır. Belki de tarihin akışını değiştirmiş bir isimdir, bilemeyiz…

İskender Bey, 19. yüzyıldan bu yana Arnavutluk’un ulusal kahramanıymış. Bu meydanda İskender Bey heykelinin dışında Saat Kulesi, Ethem Bey Camii, Ulusal Tarih Müzesi ve Opera Binası bulunuyor.

Saat Kulesi ve Ethem Bey Camisi

Saat Kulesi, 1820 yılında yapılmış ve bugün Tirana’nın sembolü ve şehrin en eski yapısı olma özelliğinde…

Ethem Bey Camisi
Ethem Bey Camisi

Ethem Bey Camisi ise, 28 yıllık çalışma sonucunda 1821 yılında tamamlanabilmiş bir cami. Pek çok kişiye göre ise Arnavutluk’ta bulunan en güzel cami (içerisindeki süslemelerden dolayı). Aynı zamanda çok da şeker bir görevli amca var 🙂

Cami görevlisi tonton dede 🙂

Şehirde bulunan Tarih Müzesi’ni ziyaret etmedim çünkü müze içerisindeki açıklamalarda İngilizce olmadığını, sadece Arnavutça açıklamalar olduğunu söylediler. Bu yüzden gitmeye gerek duymadım.

Piramit

Meydanın biraz ilerisinde bir piramit bulunuyor. Tirana’da yapılacak en iyi aktivite piramitin üzerine çıkıp inmek olacaktır. Ancak çıkarken ayakkabınız kayabilir bu yüzden ayakkabınıza güveniyorsanız çıkın! Yoksa tepetaklak aşağıya yuvarlanırsınız. Çıkış biraz kolay olsa da iniş zor oluyor 🙂 Piramit’e tırmanmak özellikle şehirde yaşayan gençlerin günde birkaç defa yaptıkları bir aktivite.

Piramitin tepesinden ben ve Tirana manzarası..

Bu piramit 1987 yılında Arnavut komunist diktatör Enver Hoca’nın kızı tarafından, babasının hayatını anlatan müze olarak yaptırılmış. Ancak rejim değiştikten sonra bina bir daha kullanılmamak üzere kapatılmış. Günümüzde içerisinde herhangi bir şey bulunmuyor.

Peki Enver Hoca kimdir?

Enver Hoca (Enver Halil Hoxha), 1908 yılında Gjirokaster‘de doğmuş ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Arnavutluk’un başına geçerek devamındaki 41 yıl ülkeyi kendi başına diktatör gibi yöneten birisi. Liderlik döneminde ateist olduğu için ülkede bulunan pek çok cami ve kiliseyi yıktırtmış ve pek çok ülkeye kafa tutarak “hocaizm” akımını başlatmış. Bu nedenle olası bir savaş ihtimalinden dolayı ülke genelinde 700 bin’den fazla sığınak yaptırtmış ve ülke ekonomisine epey zarar vermiş. 1985 yılında ise kalp krizi sonucu ölmüş ve gerisinde gelişmemiş bir ülke bırakmış. Arnavutluk ise bu tarihten beri gelişmeye ve ekonomik olarak kalkınmaya çalışıyor. Bu yüzden ülkedeki pek çok kişi Enver Hoca’dan nefret ediyor. Tiran’da bulunan evi ise pek çok kez kundaklanmaya çalışılmış ancak günümüzde yarı çürükte olsa ayakta ve askerler tarafından korunuyor.

Üniversite Meydanı

Tirana’da İskender Bey Meydanını gezmek, fotoğraf çekmek ve piramite çıkmak az bir zaman alacaktır. Sonrasında kısa mesafede bulunan üniversite meydanına gidebilirsiniz. Burası şehrin en kalabalık ve çoğunlukla gençlerin takıldığı bir yer. Ancak küçük bir hatırlatma, meydanda tabiri caizse erkek başına iki erkek düşüyor 😀

Şehrin gece hayatı ise Blloku denilen bölgede atıyor. Ancak bir sorun var; şehir insanı gündüz ne yapıyorsa gece de aynısını yapıyor. Yani bölgede bulunan cafelerde kahve içiyorlar 🙂 Pek çok cafede yüksek sesli bangır bangır müzik çalıyor ancak insanlar cafelerde muhabbet ediyorlar. Gece 11’den sonra ise müzikler kapatılıyor ve insanlar yavaş yavaş evlerine gidiyorlar. Benim gördüğüm ve burada bir ay kalan arkadaşımın söylediği şey buydu 🙂 Yani şehirde gece hayatı denilen bir kavram yok.

Kaliteli bir restoran isterseniz, merkezde “Sky Tower Rotating Bar” adında bir restoran/bar bulunuyor. Adından da anlayacağınız gibi kulenin üzerinde yemeğinizi yerken yavaş yavaş, döne döne yiyorsunuz. Bana pek ilgi çekici gelmiyor açıkçası ve fiyatlar hakkında bilgim yok. Eğer kaliteli bir bar isterseniz Taiwan Complex denilen mekana gidebilirsiniz. Dış mimarisi gerçekten harika bir yer ancak fiyatlar normalin üzerinde.

Tirana’da fazla zamanınız varsa ve farklı bir şey yapmak istiyorsanız bisiklet kiralayıp Dajti dağına çıkabilirsiniz. Şehir zaten bu dağın ön tarafında kurulmuş ve şehri izlemek için çok güzel bir yer olduğu söyleniyor. Tabi buraya çıkan bir adet teleferik de bulunuyor (700 Lek / 5 Euro – çift yön). Pek çok kişi teleferikle çıkıp bisikletle aşağıya inmeyi tercih ediyor (telefiğe bisikletle binmek serbest). Size kalmış 🙂

Bisiklet demişken ülkede 2011 yılından sonra bisikletli ulaşıma ciddi yatırımlar yapılmış ve 100 Lek’e (0.75 Euro) bisiklet kiralanabiliyor. Tabi tahmin edebileceğiniz gibi bu bisikletler birazcık hurdadan bozma 🙂 Daha kaliteli bisiklet kiralama yerleri vardır elbette, araştırıp soruşturabilirsiniz. Burada fazladan kalır ve yapacak bir şey isterseniz, yine aynı şekilde bisiklet kiralayıp şehrin yakınlarındaki kalelere (Petrela, Preze) ve mağaralara gidebilirsiniz. Günübirlik güzel bir aktivite olacaktır buralar.

Yüzmek isterseniz yarım saat mesafedeki Durres şehrine gidebilirsiniz. Yerel halk pazar günleri oraya akın ediyorlar 🙂


Tirana ile ilgili anlatacaklarım bu kadar. Şöyle bir toparlayacak olursam, Tirana’da gezilecek yer bulunmuyor ancak yapılacak çok şey bulunuyor. Yani  şehir sadece İskender Bey Meydanı’ndan ibaret değil. Zamanınız ve enerjiniz varsa bisiklet kiralayarak dağa ya da çevredeki yerlere gidebilirsiniz. Tabi duruma göre Durres’e gidip denize girebilirsiniz. Yapmak istediğiniz tamamen size kalmış. Ancak şunu da unutmamak gerekir; yüzmek ya da bisiklet sürmek için hem Arnavutluk’ta hem de Balkanlar da çok güzel rotalar var. Bu nedenle bunları yapmak için Tiran’a gelmeye değeceğini zannetmiyorum. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana. İyi seyahatler!

Yorum Yaz

Yorumlar

ana
22 Ağustos 2016

Saçma sapan bir şey yazmışsın. …

Şahin Doğan
22 Ağustos 2016

Gördüklerimi, duyduklarımı ve araştırdıklarımı yazdım. Daha iyisini senden bekliyoruz 🙂

Erdem Yalgın
18 Ekim 2016

Gayet güzel açıklamalı bir yazı olmuş. Ellerine sağlık 🙂 gezmeye devam.