Valencia Gezi Rehberi

Dünyaca ünlü Las Fallas ve Domates Savaşı festivallerinin yapıldığı şehir Valencia, InterRail seyahatimin 14. gününde ziyaret ederek 2 gün kaldığım bir şehir oldu. Küçük old town bölgesi, modern mimariyle yapılmış devasa parkı ve ilginç bir tarihi bulunan Valencia ile ilgili gezi notlarımı bu yazımda okuyabilirsiniz.

Valencia Hakkında

Valencia, İspanya’nın Madrid ve Barcelona‘dan sonra en büyük üçüncü şehri, ancak yerleşim yeri olarak en eskisidir. Romalılar tarafından “Valentia Edetanorum” adıyla MÖ 138 yılında “Plaza de la Virgen” meydanında kurulmuş.

Plaza de la Virgen Meydanı ve Valencia Katedrali
Eski Roma Forumu / Turia Çeşmesi & Valencia Katedrali

Roma’nın çöküşünden sonra pek çok kez el değiştirmiş ve 714 yılında Araplar tarafından işgal edilerek uzun bir süre müslüman egemenliği altında kalmış.

Valencia Krallığı Bayrağı, 1238

1238 yılında ise Aragon Kralı I. James tarafından fethedilmiş. Aragon Kralı, şehir düştükten ve kulenin birinin üzerinde dalgalanan bayraklarını gördükten sonra ki işte o fotoğraftaki bayrak oluyor, o anki hissiyatını aynen şöyle anlatmış: “Nehir yatağındaydık, bahçeler ve surların ortasında. Bayrağımızı kulenin üzerinde görünce atlarımızdan indik ve başımızı doğuya doğru çevirerek ağladık ve tanrıya şükrettik”. Fetihten sonra şehir tekrar Hristiyanlaştırılmış ve Valencia Krallığı kurulmuş.

La Lonja (The Silk Exchange)

Valencia 15. yüzyılda ise altın çağını yaşamış. Nüfusu artmış ve tekstilde çok önemli bir konuma gelmiş. 1483 yılında yukarıda gördüğünüz ipek takas pazarı inşaa edilmiş. Şehir o kadar zenginleşmiş ki, o dönemde Kolomb’un Amerika’ya seyahati için Kraliçe Isabella’ya borç para bile verilmiş. Ancak Amerika’nın keşfi Akdeniz’de deniz ticaretini yavaşlatmış ve Valencia’nın ekonomik kriz yaşamasına sebep olmuş. 1500’lerin ortasından 19. yüzyıla kadar pek çok iç isyan ve savaş görmüş. 20. yüzyılda ise özerk bölge olmuş ve zenginleşerek İspanya’nın en önemli şehirlerinden birisi olmuş.

1957 Turia Nehri Felaketi

İspanya’da Teruel, Cuenca ve Valencia bölgelerinden geçip Akdeniz’e dökülen Turia Nehri, tarihinde 75 kere taşmış ve hepsinde ciddi zararlar vermiş. Son olarak 1957 yılında yağan aşırı yağmurdan dolayı taşarak 81 kişinin hayatını kaybetmesine yol açmış ve şehre büyük zarar vermiş. Nehir üzerinde bulunan köprüler ve 5800 ev yıkılmış. Bazı bölgelerde ise selin yüksekliği 5 metreye kadar ulaşmış. İspanya hükümeti ise bu felaketin artık tekrarlanmaması için çözümü nehirin yönünü değiştirmekte bulmuş. Nehir şu an iki koldan Akdeniz’e dökülmektedir.

City of Arts and Sciences

Eskiden nehrin geçtiği bölge yani nehir yatağı ise park haline getirilmiş ve adına Jardin del Turia (Turia’nın Bahçesi) denilmiş. Bisiklet, yürüyüş ve dinlenmek için harika bir yer olmuş bana sorarsanız. Parkın en ucunda ise modern mimarisiyle dikkat çeken “City of Arts and Sciences” yani müze/aktivite yeri bulunuyor (gezilecek yerlerde bulabilirsiniz).

Valencia Haritası

Haritanın üst kısmında yeşil olarak gözüken yer, bir zamanlar nehrin geçtiği ve bugün park olarak kullanılan bölüm. En altta “Estacion del Norte” yazan yer ise tren istasyonu. Tren istasyonunun üzerindeki sarı, yuvarlak bölüm ise şehrin old town bölgesi ve gezilecek yerlerin çoğunun olduğu bölüm.

Valencia Notları

  • Barcelona’dan hızlı trenle 3 saat mesafede,
  • Domates Savaşı’nın (La Tomatina) merkezi. Ne olduğunu biliyorsunuzdur zaten 🙂 Bu festival 2015 için 26 Ağustos, 2016 için 31 Ağustos’ta yapılacakmış.
  • Mart ayında, St Jose gününde Las Fallas festivali düzenleniyor. İspanya’nın en büyük ve en ünlü festivallerinden..
  • Yemeye cesaret edemediğim Paella‘nın ilk olarak yapıldığı şehir, anavatanı..

Gezilecek Yerler

Eğer plajlara gitmek istemiyorsanız Valencia’yı gezmek için bir buçuk gün yeterlidir. Gezilecek yerlerin çoğu ise old town bölgesinde kalıyor ve her yeri yürüyerek gezmek mümkün.

Valencia Cathedral

Valencia Katedrali

Valencia’nın old town (eski şehir merkezi) bölgesinde bulunan en önemli yapı bu Valencia Katedrali‘dir. İlk olarak 13. yüzyılda Araplar tarafından cami olarak yapılmış, ancak fazla kullanılamadan şehir hristiyanların eline geçince kiliseye çevrilmiş.

Valencia Katedrali

16. yüzyılda ise çıkan yangın sonucunda büyük bir bölümü hasar görerek yenilenmiş ve 3 farklı dönemde büyütülerek genişletilmiş. Bu yüzden dış mimarisi gotik, barok ve neo-klasik tarzda yapılmış. Bu özelliğiyle dünyada eşine arz rastlanacak tarzda bir katedral.

Katedral İçerisinden

Katedral içerisinde bir adet müze bulunuyor ve oraya giriş 5 euro. Fiyata dahil olarak yanında bir de audio guide (sesli rehber) veriliyor. Ben girmedim ancak müzede 12 havarinin heykeli ve resim galerisi bulunuyor(muş). Ayrıca katedralin yanında bulunan çan kulesine çıkılabiliyor. Onun da fiyatı 2 Euro. İlginizi çekerse artık.

National Museum of Ceramics and Decorative Arts “Gonzalez Marti”

Seramik ve Dekoratif Sanat Müzesi
Seramik ve Dekoratif Sanat Müzesi

Fotoğrafta gördüğünüz ev 18. yüzyılın ortasında gotik tarzda yapılıp, birkaç yıl sonra rococo, neo-klasik ve oriental biçimde yeniden yapılmış. 1949 yılında ise Gonzalez Marti tarafından satın alınarak müzeye dönüştürülmüş ve kendisinin seramik koleksiyonu burada sergilenmeye başlanmış.

Seramik ve Dekoratif Sanat Müzesi

Müzede seramik, porselen ve diğer dekoratif eserler (tekstil ürünleri, geleneksel kostümler ve eşyalar) sergileniyor. Giriş fiyatı 3 Euro.

Ayuntamiento

Belediye Binası

Kısaca Valencia’nın Belediye binası 18. yüzyılda inşaa edilmiş. İçerisinde çok küçük bir tarih müzesi bulunuyor ancak 10:00 – 13:30 arasında ziyarete açık. Giriş fiyatı 2 Euro, öğrenci 1 euro. Girişte eklediğim Valencia Krallığı’nın bayrağı buradaki müzede bulunuyor.

Torres de Quart (Quart Tower)

Quart Kulesi

Valencia’nın old town bölgesi 14. yüzyılda surlarla çevriliymiş ve yukarıdaki kapı şehre girmek için kullanılan kapılardan biriymiş. 15. yüzyılda yapılmış ve Valencia’da hayatta kalan 2 kapıdan biri olma özelliğinde (diğeri Torres de Serranos). Bir dönem kadın mahkumların tutulduğu, bir dönemse savaş esirlerinin tutulduğu zindan olarak kullanılmış. Üstüne çıkmak ücretli (2 Euro).

Mercado Central

Central Market

Valencia’da pek çok kapalı pazar yeri bulunuyor. Eski ipek pazarının tam karşısında bulunan bu yer Valencia’nın en büyük kapalı pazar yeri. 1914 yılında yapılmış ve içerisinde sebze, meyve, et ürünleri vb. gibi pek çok şey satılıyor. Ancak özellikle balık ve etlerin satıldığı yerler çok kötü kokuyor. Ben de balık kokusu konusunda hassas olduğum için fazla duramadım o bölümde 🙂

Central Market
Central Market
Central Market
Central Market

Valencia’da süpermarket belki vardır ancak ben görmedim. Onun yerine çok küçük marketler bulunuyor ve şehrin merkezinde Central Market gibi pek çok pazar yeri var. İnsanlar alışverişlerini genellikle buradan yapıyor olacaklar ki içerisi oldukça kalabalıktı. Birde başka bir bilgi; şehirde çok fazla eczane var, neredeyse her iki adımda bi eczane bulunuyor. Neden acaba?.

Plaza de Toros de Valencia

Valencia Areana
Valencia Areana

Tren istasyonunun hemen yanında bulunan bu arena 1859 yılında yapılmış. Yapımında Roma‘da bulunan Kolezyum’dan ilham alınmış. Üzücü ancak boğa güreşlerinin yapıldığı bir yer. Yaklaşık 17 bin kişi kapasiteli.

İçerisinde 18. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar olan süreçte yapılan boğa güreşlerine ait matador kıyafetleri, kılıçlar vb.nin sergilendiği müze bulunuyor. Eğer gezmek etmek isterseniz turla gezmek gerekiyor ve fiyatı 10 euro. Boğa güreşlerini izlemek isterseniz sadece belirli tarihlerde yapılıyor. Öğrenebildiğim kadarıyla Las Fallas zamanında, Haziran Fuarında ve Ekim ayında.

City of Arts and Sciences

Ve son olarak geldik şehrin modern mimariyle yapılmış ve hatta sembolü olmuş o yapılarına. Valencia’nın bilim ve sanat merkezi olarak Türkçe’ye çevirebileceğim bu bölgede 6 adet farklı amaca hizmet eden devasa bina bulunuyor. Hepsi 1996 yılında Valencia’lı Mimar Santiago Calatrava tarafından planlanmış.

City of Arts and Sciences

Bu bölgede;

  • Palau De Les Arts Reina Sofia yani Opera Binası (fotoğrafta yok),
  • Hemisferic (fotoğrafın en yakınındaki bina) yani dev gibi bir ekranda IMAX sinema salonu ki göz şeklinde mimarisi bulunuyor,
  • Museo de Las Ciencias Principle Felipe (Hemisferic’in arkasındaki) yani bilim müzesi ki iskelet şeklinde mimarisi bulunuyor,
  • Agora (en sondaki yuvarlak yer) çeşitli etkinliklerin yapıldığı yer.
  • Umbracle (fotoğrafın en sağında) içinde çeşitli bitkilerin bulunduğu botanik park,
  • Oceanografic, Avrupa’nın en büyük akvaryumu (fotoğrafta yok, Agora’nın arkasında)
City of Arts and Sciences
Bölgenin planı

Fotoğraflar burayı ne kadar iyi anlatır bilemiyorum ama burayı görüpte etkinlenmemek elde değil. Zaten Valencia’lı Mimar da Gaudi’nin “doğadan ilham alması” gibi buraları tasarlarken aynı şekilde kendisi de doğadan ilham almış.

Her şey çok iyi, çok güzel ancak özellikle akvaryuma giriş oldukça pahalı, 32 Euro. Detaylı bilgi için http://www.cac.es/ adresini ziyaret edebilirsiniz.

Ve şehrin old town bölgesinde gözüme çarpanlar:

Old Town Evleri
Old Town Sokakları
Favorim..
Ana meydanlardan birisi
Evler..
Sokak Sanatı
Sokak Sanatı

Valencia gezim bu kadardı. Genel anlamda seyahatimden oldukça memnun kaldığım bir şehir oldu. Tabi festival döneminde tekrar gelmek gerektiğine inanıyorum. Ek olarak plajların şehre 5 km uzaklıkta bulunduğunu belirteyim.

Valencia’ya seyahat edeceklere şimdiden iyi tatiller dilerim..

Yorum Yaz

Yorumlar

Zehra Alıcı
10 Kasım 2015

gezi yazılarınız çok güzel anlaşılır ve güzel gezmişsiniz fotoğraflarınıda güzel teşeşkkürler paylaşımınız için

Figen Atik
13 Haziran 2016

Valencia Cathedral cok guzel gorunuyor. Sade ve ogretici bilgiler icin tesekkurler. Emeginize saglik.

Mahut
24 Haziran 2016

Biletimi aldım gitmeden önce küçük çapta bir araştırma yapmak istedim ve yazınızı okudum gerçekten çok yararlı olmuş teşekkür ederim .

Şahin Doğan
24 Haziran 2016

İyi seyahatler 🙂

GÜLCAN AKDER
02 Kasım 2016

Binlerce teşekkürler….Yakınlarda oralardaydım….Harika bir anlatım…

betuliseri
18 Mart 2017

çok güzel olmuş elinize sağlık. 5-6 haziranda valenciada olmayı planlıyorum. sayfanız reberim olacak 🙂

barış
23 Nisan 2017

teşekkürler …

fatmanur
26 Ağustos 2018

çok başarılı bir gezi yazısı olmuş. teşekkürler…