Şu yazıyı okuyorsun: Vilnius Gezilecek Yerler
Litvanya 23 Mart 2018

Vilnius Gezilecek Yerler

2009 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Vilnius, Litvanya’nın başkenti ve en büyük şehridir. Her yıl 1 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği şehir; UNESCO kültür varlıkları listesinde bulunan old town bölgesi, tarihi kiliseleri, şehir mimarisi, Sovyetler Birliği döneminden kalma KGB müzesi ve çok daha fazlasıyla en güzel Baltık şehirlerinden biridir. Bu yazımda, Vilnius’te gezilecek yerleri bulabilirsiniz.

Tarihi

Vilnius, Litvanya Büyük Dükü Gediminas‘ın gördüğü bir rüya sonucu kurulmuş. Efsaneye göre Gediminas, bir gün Sventaragis Vadisinde avlandığı sırada oldukça yorulmuş ve dinlenmek için geceyi burada geçirmek istemiş. Uyurken rüyasında oldukça şiddetli şekilde uluyan bir kurt görmüş. Ertesi gün pagan rahibe giderek gördüğü rüyanın anlamını sormuş, rahip ise bunun bir işaret olduğunu ve burada bir şehir kurması gerektiğini söylemiş. Hayatı boyunca Hristiyanlığı kabul etmeyen ve Pagan olarak yaşayan Gediminas, rahibin bu sözlerini yerine getirerek Vilnius şehrini kurmuş…

Dük Gediminas Anıtı (Katedral Meydanı)
Dük Gediminas Anıtı (Katedral Meydanı)
  • DSC
  • ƒ/8
  • 24.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.004

Gediminas, 1275-1341 yılları arasında Büyük Litvanya Dükalığı’nın başındaymış. Ülkenin başkentini Trakai’den Vilnius’e taşımış ve bölgedeki pek çok kasabaya mektup göndererek tüccar ve zanaatkarları Vilnius’e davet etmiş. Pagan olduğu için, tüm tüccarlara dini özgürlük vaadinde bulunmuş.

Grunwald Muharebesi maketi (Ulusal Müze)
Grunwald Muharebesi maketi (Ulusal Müze)
  • DSC
  • ƒ/6.3
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.16666666666667

Yavaş yavaş gelişen şehir, yapılan politik hamlelerle oldukça iyi bir noktaya ulaşmış. Ancak Litvanya’nın Hristiyanlığı kabul etmemesi ve Polonya’nın bu konudaki ısrarcı tutumu, 1230 yılında Hristiyanlığın savunucusu olan Töton Şövalyelerinin Litvanya’yı işgal etmesiyle sonuçlanmış. Uzun süre bu bölgede yaşayan Tötonlar, artık ülkenin hristiyanlaşması sonucu Polonya Krallğı tarafından geri çekilmeye zorlanmış. Tarikat bunu kabul etmemiş ve 1410 yılında Avrupa’nın pek çok ülkesinden toplanan ordu ile Grunwald Savaşı yaşanmış. Sonunda Töton Şövalyeleri yenilerek, Leh-Litvan Topluluğu kurulmuş. Yeni kurulan bu iki uluslu devlet nedeniyle Vilnius eski önemini yitirmiş ve 1918 yılında, Litvanya’nın bağımsızlığını ilan etmesiyle tekrar başkent haline gelmiş.

Gezilecek Yerler

Vilnius Old Town
Vilnius Old Town

Vilnius’te gezilecek yerlerin çoğu 3.59 kilometre kare gibi oldukça büyük bir alan yayılmış old town bölgesinde bulunuyor. Bu bölge, büyüklüğü bakımından Kuzey Avrupa’nın en büyük eski şehir merkezi, aynı zamanda birbirinden farklı gotik, rönesans, barok ve neoklasik tarzda inşa edilmiş binalar dolayısıyla Avrupa’nın en çeşitli ve büyük eski şehri olma özelliğinde. Bundan dolayı 1994 yılında UNESCO kültür varlıkları listesine dahil edilmiş.

Town Hall

Town Hall
Town Hall

Şehrin old town bölgesi bu kadar büyük ve güzel olunca, haliyle gezilecek oldukça fazla yeri bulunuyor. Benim bölgede gezdiğim ilk yer Town Hall, yani belediye binası oldu. 1387 yılında, şehre Magdeburg Hakları‘nın tanınmasının ardından -ki bu haklar sayesinde Orta-Kuzey Avrupa’da resmi olarak pek çok şehir diğer devletler tarafından tanınmış (Kiev, Lviv, Krakow vb), şehrin yönetileceği bir belediye binasına ihtiyaç duyulmuş. 1432 yılında, günümüz belediye binasının bulunduğu yere ilk resmi bina açılışı gerçekleşmiş. Yüzyıllar boyunca çok kez restore edilmesinin ardından, günümüz halini 1799 yılında almış.

Town Hall Square
Town Hall Square

Bina resmi törenler, özel etkinlikler ve bazı sergiler için kullanılıyor. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, George Bush vb. gibi önemli isimler burada ağırlanmış, Fredryk Chopin gibi sanatçılar konser vermiş. Ziyaretiniz sırasında içeride bulunan tourist information’dan etkinliklerle ilgili bilgi alarak, eğer herhangi bir sergi varsa ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca şehir etkinliklerinin bazıları belediye binasının bulunduğu meydanda yapılıyor.

Pilies Street

Pilies Street
Pilies Street

Belediye binasından aşağıya doğru yürüyünce, old town bölgesinin en popüler sokağı olan Pilies Street‘ten (Kale Sokağı’ndan) geçiliyor. Bu sokak, birazdan bahsedeceğim katedral meydanı ile belediye binasını birbirine bağladığı için, geçmişten günümüze Vilnius’ün en popüler ve prestijli sokağı olmuş. Adı 1530’larda konularak, geçmişte çok sayıda kral, papa, yabancı ülke elçileri vb. kaleye ulaşmak için bu yolu kullanmışlar. Şehrin soylu ve zenginlerinin yaptırdığı gösterişli evler, günümüzde cafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanı olarak hizmet veriyorlar.

Cathedral Square

Cathedral Square
Cathedral Square
  • DSC
  • ƒ/8
  • 20.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Pilies Sokağından geçtikten sonra, Litvanya’nın en popüler meydanı olan Katedral Meydanı‘na ulaşıyoruz. Adını birazdan bahsedeceğim katedralden alan meydan, old town bölgesinin merkezi ve pek çok turistin şehri gezmeye başladığı ilk yer olma özelliğinde (ben daha düzenli olsun diye belediye binasını birinci sırada yazdım). Meydanda çok sayıda festival, şehir etkinliği, askeri geçiş töreni ve fuar düzenleniyor.

Burada görülecek en önemli şeyler; şehrin kurucusu Dük Gediminas’ın heykeli, Vilnius Katedrali ve Düklük Sarayı.

Vilnius Cathedral

Vilnius Cathedral
Vilnius Cathedral
  • DSC
  • ƒ/8
  • 22.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Katedrali anlatmaya önce çan kulesinden başlayayım. 52 metre yüksekliğiyle old town bölgesinin en uzun ve en eski yapısı olan kule, 13. yüzyılda şehir surlarına ait bir defans kulesiymiş. 16. yüzyılda kiliseye dahil edilerek çan kulesi olarak kullanılmaya başlanmış. Günümüzdeki halini ise 19. yüzyılda almış. 4.50 Euro karşılığında kuleye çıkılarak şehir manzarası seyredilebiliyor (ancak daha yüksek yerler olduğu için tavsiye etmem).

Vilnius Cathedral
Vilnius Cathedral
  • DSC
  • ƒ/8
  • 22.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Katedralin çan kulesi Vilnius’ün sembolü, katedral ise ülkenin en önemli katolik dini yapısı. Litvanya’nın Hristiyanlığı kabul etmesinden önce, aynı yerde eski bir pagan tapınağı yer alırmış. 1251 yılında bu tapınak katedrale dönüştürülmeye çalışılmış, ancak bunu emreden kralın ölümü üzerinde bir süre daha pagan tapınağı olarak kullanılmış.

Hristiyanlığın kabulünün ardından, eski pagan tapınağını yıkarak, 1387 yılında bu katedral yapılmış. Ancak tarihinde o kadar çok kez yanıp yıkılmış ki, her seferinde baştan inşa edilmek zorunda kalınılmış. Günümüz halini 18. yüzyılda, Litvanya’nın en önemli mimarı Laurynas Gucevicius’un klasik tarzda projesi sayesinde almış (kendisi ayrıca belediye binasının da mimarı). Dış mimarisini süsleyen tüm heykeller ise 19. yüzyılın ortalarında yapılmışlar.

Vilnius Cathedral
Vilnius Cathedral
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 64
  • 1/0.058823529411765

Litvanya, Sovyetler Birliği’nin bir parçasıyken katedral içerisinde bulunan pek çok fresk ve diğer değerli eşya çalınmış. Bu nedenle oldukça sade bir iç dekorasyonu var. Bodrum katında ise Litvanya Büyük Dükalığı’nın ünlü isimlerinin mezarları bulunuyor. Büyük Vytautas ve karısı Anne, kardeşi Sigismund, kuzeni Švitrigaila, IV Wladyslaw (sadece kalbi burada, gerisi Krakow‘da bulunan Wawel Katedralinde), Aziz Casimir (şapeli var), Dük Alexander Jagiellon ve karıları Elisabeth ile Barbara bunlardan bazıları (Barbara bir dönem Avrupa’nın en güzel kadınıymış). Bu saydığım isimler Litvanya, Polonya ve Rusya tarihi için oldukça önemli kişiler. Eğer Doğu Avrupa turu yapacaksanız isimlerini çok sık duyacaksınız. Katedralin bodrum katı günün belirli saatlerinde ziyarete açık.

Palace of the Grand Dukes

Palace of the Grand Dukes
Palace of the Grand Dukes
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Sırada, Katedral Meydanı’nın bir diğer önemli yapısı olan Düklük Sarayı var. Geçmişte Litvanya Büyük Dükalığı’nın yönetim yeri olan saray, 1600’lerin orasında, Rusya işgali sonucunda zarar görmeye başlamış. Devam eden yıllarda ise yaşanan savaşlardan dolayı kullanılamayacak hale gelerek, 1801 yılında tamamen yıkılmış.

Günümüz sarayı, bir milenyum projesi olarak 2002 yılında orijinal planlara bağlı kalınarak yeniden inşa edilmiş ve çalışmalar halen devam ediyor. Yapılan yeni saray, hem ülkenin politik ve idari merkezi, hem de içerisinde büyük bir müze barındırıyor.

Palace of Grand Dukes
Palace of Grand Dukes
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 80
  • 1/0.058823529411765

Müze oldukça büyük ve şimdilik 2 tur rotası bulunuyor. İleride 2 yeni daha rota eklenerek toplam 4 rotası olacakmış.

Palace of Grand Dukes
Palace of Grand Dukes
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.090909090909091

İçeriye girdikten sonra birinci tur rotasından gezilmeye başlanıyor. Burada, gemişte yer alan surların kalıntıları ve arkeolojik buluntular sergileniyor.

Palace of Grand Dukes
Palace of Grand Dukes
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.11111111111111

İkinci tur rotasında ise sarayın odaları geziliyor. Burada da Avrupa sanatından pek çok eşya ve tablo sergileniyor. Benim ziyaretim sırasında gümüş eşya koleksiyonu ve dükalık taç koleksiyonu sergisi vardı (geçici sergi). Müzeye giriş fiyatı yetişkinler için 3, öğrenciler için 1.50 Euro şeklinde.

National Museum of Lithuania

Katedral Meydanı’ndan ayrılarak, kısa bir yürüyüşle Litvanya’nın en eski müzesi olan Ulusal Müze‘ye ulaşıyoruz (1855). Bu bina, şehirdeki 9 ulusal müzenin ana binası ve küçük bir özeti. Ülkenin kuruluşundan 20. yüzyıla kadar geçen süreçte, Litvanya’nın eski ve yakın tarihine ışık tutan; etnik kültür, ikonografi ve nümismatik (para) koleksiyonlarına ev sahipliği yapıyor. Giriş fiyatı yetişkinler için 2, öğrenciler için 1 Euro.

Archeology Museum

Ulusal müzenin diğer bir parçası, ana binanın arkasında yer alan arkeoloji müzesi. Burada, Hristiyanlığın kabulüne kadar olan süreçte Litvanya’nın çeşitli şehirlerinde bulunan 4.000’den fazla arkeolojik obje sergileniyor. Yani burası Hristiyanlığın kabulünün öncesi, yukarıda anlattığım ise Hristiyanlık ve sonrasını anlatıyor. Aralarındaki fark bu. Arkeoloji müzesinde sergilenen eserler kronolojik olarak, oldukça güzel düzenlenmiş vitrinlerde sergileniyor. Ben oldukça beğendim. Giriş fiyatı yetişkinler için 2, öğrenciler için 1 Euro.

Gediminas Castle

Gediminas Castle
Gediminas Castle
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00125

Müzelerin ardından şehrin en popüler noktası olan Gediminas Kalesi‘ne geldik. Burası, yazının başında bahsettiğim Dük Gediminas’ın avlanmak için geldiği ve yorgun olduğu için geceyi geçirdiği, sonrasında gördüğü rüya sonucunda şehrin kurulduğu tepe.

Orta Çağlarda Vilnius
Orta Çağlarda Vilnius

Yukarıda yer alan makette Orta Çağ Vilnius’ü gözüküyor. Şehir, sağ üstte bulunan tepede kuruluyor ve buraya “yukarı şehir” deniliyor. Tepenin alt tarafında ise “aşağı şehir” var. Katedral, Düklük Sarayı ve arkasındaki binalar (arsenaller) aşağı şehirde kalıyor. Ulusal müze ve arkeoloji müzesi arsenallerde bulunuyor.

Gediminas’ Tower

Gediminas' Tower
Gediminas' Tower
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.125

Sırada geldik şehrin en önemli ikinci kulesine, yani yukarı şehirden günümüze ulaşan Gediminas Kulesi‘ne. Burası ulusal müzenin başka bir parçası. Giriş katında şövalye zırhları, ikinci katında şehrin 19. yüzyıla ait fotoğrafları ve bir maketi sergileniyor.

Ben
Ben

En üst katı ise panoramik Vilnius manzarası sunuyor. Ancak çıkış fiyatı 5 Euro olduğu için, çoğu turist kuleye çıkmayarak tepenin üzerinden fotoğraf çekmekle yetiniyor.

Gate of Dawn

Gate of Dawn
Gate of Dawn

Tepeden ayrılarak, old town bölgesinin başka bir noktasına, yani Şafak Kapısı‘na (Gate of Dawn) geliyoruz. Burası, geçmişte etrafı surlarla çevrili olan Vilnius’e giriş kapılarından birisiymiş. Orta Çağlarda şehre giriş için toplam 5 kapı bulunurmuş, ancak geri kalan 4’ü yıkıldığı için günümüze sadece 1500’lerde inşaa edilen bu kapı ulaşmış.

Kapının diğer bir önemi, üst katında küçük bir şapelinin olması. Bu şapelde 17. yüzyılda yapılan bir Hz. Meryem ikonası bulunuyor. “Vilnius Madonna’sı” olarak adlandırılan bu ikonanın pek çok kopyası dünyanın çeşitli kiliselerinde yer alıyor.

Church of St. Anne

Sırada, Napolyon’un 1812 Fransa-Rusya savaşı sırasında görerek hayran kaldığı Aziz Anne Kilisesi var. Şehrin en ilginç yapılarından biri olan kilisenin tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Tahminlere göre 1500’lerin başında inşaa edildiği düşünülüyor. Gotik tarzda, sadece tuğla kullanılarak yapılan kilisenin girişinde Latince A ve M harfleri yazıyor. Yine tahminlere göre, bu harflerin anlamının “Anne Mater Maria” olduğu düşünülüyor. Yani buradan şu sonuç çıkıyor: Yukarıda Vilnius Katedrali’nin zemin katında mezarlık olduğunu ve Büyük Vytautas ile birlikte karısı Anne’nin burada gömülü olduğundan bahsetmiştim. İşte bu kilise, Litvanya Büyük Düşesi Anne’ye adanmış bir kilise…

Church of St. Francis and St. Bernard

Church of St. Francis and St. Bernard
Church of St. Francis and St. Bernard
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 80
  • 1/0.058823529411765

Aziz Anne Kilisesi’nin hemen arkasında, Aziz Francis ile Azia Bernardino’ya adanan başka bir kilise daha bulunuyor. İki aziz, 15. yüzyılda Vilnius’a geldiklerinde ahşap bir kilise yapıyorlar. Aynı yüzyıl içerisinde bu ahşap kilise tuğlalar kullanılarak yeniden yapılıyor ve şehir surlarına dahil edilerek savunma amaçlı kullanılıyor. Günümüzde şehrin önemli Gotik mimari yapılarından birisi olma özelliğinde.

Užupis Republic

Uzupis Republic
Uzupis Republic
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Kiliselerin olduğu bölümden ilerleyerek nehri geçiyor ve enteresan bir bölgeye ulaşıyoruz: Užupis Cumhuriyeti… Uzupis, kelime anlamı olarak Litvanyaca’da “nehrin diğer tarafı” anlamına geliyor. Geçmişte bu bölgede şehrin fakir insanları yaşarmış. Nazi Almanyası şehri işgal ettiğinde öldürülen Yahudiler buraya gömülmüş, Sovyetler döneminde ise tamamen boşaltılmış. 1990 yılında, Litvanya bağımsızlığını ilan ettikten sonra ucuza konaklayabilmek için bölgeye pek çok sanatçı taşınmış. Günümüzde 7.000 kişinin yaşadığı, nüfusun yaklaşık 1000 kadarını sanatçıların oluşturduğu küçük bir bölge (veya cumhuriyet).

Uzupis Cumhuriyeti Anayasası (Türkçe)
Uzupis Cumhuriyeti Anayasası (Türkçe)

1997 yılında, burada yaşayan sanatçılar daha özgür bir şekilde yaşayabilmek ve sanatlarını icra edebilmek için cumhuriyet ilan etmişler. Kulağa enteresan gelen bu durum geçmişte Montmartre (Paris) ve Freetown Christiania (Kopenhag) şehirlerinde de yaşanmış. Romas Lileikis, ülkenin 39 maddelik anayasasını yazmış ve bu anayasa, Türkçe dahil 23 dile çevrilerek bölgede bulunan bir duvara asılmış. Sadece bu değil, ayrıca ülkenin kendi bayrağı, marşı, cumhurbaşkanı, piskoposu ve 11 kişiden oluşan ordusu bulunuyor 😀

Peki Litvanya bu duruma ne diyor, karışmıyor mu? diye düşünebilirsiniz. Evet, karışmıyor (sanata ve sanatçıya değer vermek böyle birşey işte). Bu bölgeye giderek sokaklarda dolaşabilir, anayasa maddelerini okuyabilir ve cafe/restoranlarında bir şeyler yiyerek içebilirsiniz.

KGB Museum

KGB Museum
KGB Museum

Vilnius’un old town bölgesinde gezilecek yerler genel olarak bu şekildeydi. Son olarak Litvanya’nın en popüler müzelerinden biri olan Museum of Genocide Victims (Soykırım Mağdurları Müzesi’nden) bahsedeceğim. Yani başka bir değişle KGB Müzesi’nden…

Bu bina geçmişte bir liseymiş. 1941 yılında, Nazilerin Livtanya’yı işgal etmesinin ardından Gestapo‘nun karargahı haline gelmiş (Hitler Almanyasının gizli siyasal polis örgütü).

Zindan avlusu / Egzersiz avlusu
Zindan avlusu / Egzersiz avlusu

Nazilerin ardından, 1944 – 1991 yılları arasında (yani Litvanya Sovyetlerden ayrılana kadar), KGB karargahı olarak kullanılmış.

İdam odası ve idam edilen mahkumların ayakkabıları
İdam odası ve idam edilen mahkumların ayakkabıları

3 katlı binanın zemin katında mahkumların tutuklu bulunduğu ve işkence gördüğü hücreler, üst katlarında ise KGB ajanlarının yönetim yerleri bulunurmuş.

KGB Karargahı
KGB Karargahı
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.1

Müze içerisinde Nazi ve KGB döneminden kalma pek çok eşya sergileniyor. Duvarlarında yer alan açıklamaları okuyarak; hangi odanın ne amaçlı kullanıldığını öğrenebilir, mahkumların hayat hikayelerini okuyabilir, infazlar ve Sibirya’ya sürgünlerle ilgili detaylı bilgileri bulabilirsiniz. Müzeye giriş fiyatı yetişkinler için 4, öğrenciler için 1 Euro.


Özet

Litvanya’nın başkenti Vilnius’te gezilecek yerler bu şekilde. Elbette her başkentte olduğu gibi gezilecek daha pek çok yer bulmak mümkün. Şehir kitapçığına göre gezilecek tam 32 tane müze, 30 tane kilise ve 4 tane sanat merkezi bulunuyor. Geniş parkları, old town bölgesindeki güzel sokakları ve nehir kenarıyla gerçekten benim Kuzey Avrupa’da en beğendiğim şehir oldu. Şimdiden herkese iyi seyahatler diliyorum!

Benzer Yazılar

Yorum Yaz