Şu yazıyı okuyorsun: Granada Gezi Rehberi
İspanya 15 Mayıs 2015

Granada Gezi Rehberi

İspanya’nın güneyinde, Endülüs bölgesinde yer alan ve oldukça zengin bir tarihe sahip olan Granada, fazla beklentim olmadan gittiğim ancak hem turistik, hem de kültürel anlamda beni fazlasıyla etkileyen bir şehir oldu. 3 günlük Granada seyahatim sonunda “Sen neymişsin be Granada” diyerek ayrıldığım şehirle ilgili notlarımı bu yazımda okuyabilirsiniz.

Oteller

Booking.com

Granada Hakkında

Granada; İspanya’nın güneyinde, Endülüs bölgesinde bulunan ve oldukça zengin tarihe sahip bir şehirdir. Bölgedeki ilk yerleşim Keltler tarafından 2500 yıl öncesinde başlamıştır. Antik Roma döneminde ekonomik anlamda oldukça gelişmiş ve su kemerleri, yollar ve diğer alt yapı çalışmaları yapılmış. Batı Roma’nın çöküşünden sonra şehir Vizigotların eline geçmiş ardından Bizans İmparatorluğu tarafından geri alınmış. Bu dönemde bölgenin ekonomik ve askeri anlamda merkezi konumuna gelmiş.

Arap müslümanlar ise 711 yılında Granada dahil İber Yarımadasındaki pek çok şehri fethederek uzun süre bu bölgede hüküm sürmüşler ve Gırnata (Granada) Emirliği kurulmuş. 1492 yılında ise uzun süre çatışmalar sonucunda Aragon Kralı II. Ferdinand ve Castile Kraliçesi I. Izabella tarafından fethedilmiş ve böylelikle Reconquista (“yeniden fetih, müslümanları yarımadadan çıkarma”) dönemi sona ererek yarımadadaki Arapların hükümü sona ermiş. Bu tarihten sonra modern İspanya’nın temelleri atışmış ve aynı yıl Kristof Kolomb, Izabella’nın desteğiyle Amerikayı keşfe çıkmış.

Bab Rambla Meydanı
Bab Rambla Meydanı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Sonraki dönemlerde bölgede yaşayan Müslüman ve Yahudi halk katledilmiş, arşivler ise yukarıdaki Rambla Meydanında yakılmış. Camiler ise kiliseye dönüştürülmüş. 17 ve 18. yüzyıllarda tıpki diğer Endülüs şehirlerinde olduğu gibi Granada ekonomisi de çökmüş ve bölgede yaşayan halkın büyük bir bölümü şehri terketmiş. 19. yüzyılda ekonomik sorunlar nedeniyle zengin bir tarihe sahip olan şehirdeki birçok tarihi eser tahrip edilmiş. 1930 yılında İspanya İç Savaşında ekonomisi yeniden dibe vurmuş ve yavaş yavaş toparlanarak bugüne gelmiş. Şu an İspanya’nın önemli turistik şehirlerinden birisi.

Gezilecek Yerler

Granada 5 bölgeden oluşuyor. Şehir Merkezi (old town), Müslüman mimarsinin ulaştığı son nokta Alhambra Sarayı, Müslümanların yaşadığı Albayzin bölgesi, çingenelerin yaşadığı Sacromonte bölgesi ve Sierra Nevada dağı şeklinde. Ben bunları teker tekrar anlatıyor olacağım.

Sierra Nevada Dağı
Sierra Nevada Dağı

Şehir merkezinde hava 35 derece, dağın zirvesi ise gördüğünüz gibi karlarla kaplı.

Şehir Merkezi, Albayzin ve Sacromonte bölgeleri için MUTLAKA “Free Walking Tour’lara” katılmanızı tavsiye ederim. Çünkü görülecek küçük, enteresan ve önemli yerler bulunuyor. Yoksa eminim yapacak bir şey bulamaz ve sıkılırsınız 🙂 Bu turlar hakkında kalacağınız hostel/otelden bilgi alabilirsiniz.

Cathedral

Granada Katedrali
Granada Katedrali
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.008

Granada Katedrali, 16. yüzyılda şehir Araplardan alındıktan sonra bu bölgede bulunan caminin kiliseye çevrilmesiyle ilk halini almış ve zamanla genişletilerek bugün İspanya’nın en büyük ikinci katedrali haline gelmiş. Yapılan bağışlarla genişletilmesinden dolayı çan kulesine para yetmemiş ve eksik kalmış. Günümüzde hala bu şekilde.

Royal Chapel (Kraliyet Şapeli)
Royal Chapel (Kraliyet Şapeli)
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.008

Katedralin içerisinde fotoğraf çekmek yasak ya da ziyaretim Pazar gününe denk geldiği için o güne özel olmuş olabilir, bilemiyorum. Ancak içerisinde çok da özel birşeyin olmadığını belirteyim. Katedral işte 🙂 Ancak arka tarafında “Royal Chapel” yani Kraliyet Şapeli bulunuyor. Burada Kraliçe I. İzabella ve II. Ferdinand’ın mezarı var. Ayrıca Ferdinand’ın kılıcı da sergileniyor. Eğer İspanya seyahati düşünüyorsanız bu çiftin adını çok kez duyacağınıza eminim. Bu nedenle ziyaret etmeniz gerekir diye düşünüyorum. Tek sorun, daha doğrusu iki sorundan birincisi giriş fiyatı 4 Euro, ikincisi ise içeride fotoğraf çekmek yasak…

Katedralin Duvarları
Katedralin Duvarları
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 28.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0125

Katedralin duvarlarında ise grafitiyi andıran yazılar bulunmaktadır. Bunlar dönemin güçlü kişilerinin isimleri ya da mesajları. Kan, yağ ve birkaç madde daha karıştırılarak katedralin duvarın yazılmış. Kanlar ise Bab Rambla meydanında yapılan boğa güreşleri sonucunda ölen boğanın kanıymış. – Bu bilgi katıldığım free walking tour’da edindiğim bir bilgiydi.

Madrasah

Katedralin hemen yanında tarihi bir medrese bulunuyor (tabi zamanında caminin yanında bulunuyormuş). Nasrid Hanedanlığı‘nın Sultanı I. Yusuf tarafından 1349 yılında yaptırılmış. Ancak 19. yüzyılda çıkan büyük bir yangın sonucunda birazdan bahsedeceğim Alcaiceria Pazarı ile beraber yanmış. Sonradan onarılmış ve kullanılmaya devam edilmiş. İçerisi 2 Euro’ya tur ile gezilebiliyor. Mutlaka ziyaret edin diyemiyorum, yazının sonundaki Alhambra’yı gördükten sonra burası hiç çekici gelmeyecek 🙂

Alcaiceria

Alcaiceria
Alcaiceria
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.066666666666667

Alcaiceria Çarşısı (ya da pazarı), 15. yüzyılda bölgede yaşayan Araplar tarafından kurulmuş. Adı al-Kaysar-ia yani “Sezar’ın Yeri (Roma İmparatoru Sezar)” anlamına geliyormuş ve Araplar’da pazarı kurduktan sonra bu ismi kullanmaya devam etmişler. 19. yüzyıla kadar kumaş, baharat vb. malların ticaretinin yapıldığı bir yermiş. Ancak 19. yüzyılda çıkan yangın sonucunda tüm dükkanlar yanarak kül olmuş. Sonradan aynı ruhu tekrar yaşatabilmek için modern binalar inşaa edilmiş. Bugün bu bölgede 200’ün üzerinde genellikle hediyelik eşya ve kıyafet satan dükkan bulunuyor.

Ek bir bilgi ki ben duyunca çok şaşırmıştım, fotoğrafta gördüğünüz gibi çarşının sokakları oldukça dar. Eskiden de bu şekildeymiş. Sebebi herhangi bir düşman saldırısında, karşıdaki askerleri rahat savunabilmekmiş. Yani dar sokaklardan düşman askerleri teker teker geçebileceği için savunması daha kolaymış. Tabi bu özellik tüm Müslüman çarşılarında aynıymış ve ben ilk defa burada öğrendim 🙂

Corral del Carbon

Han ya da orjinal adıyla Kömür Ağılı
Han ya da orjinal adıyla Kömür Ağılı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.01

14. yüzyılın başlarında Araplar tarafından yapılan bu han, Granada’da günümüze ulaşan en eski yapı. Yapıldığı dönemde tüccarlar için barınak ve depo, Araplar’dan sonra ise kömür tüccarları tarafından kullanılmış. Adı da (Kömür Ağılı) bu dönemde konulmuş. Bir dönem tiyatro gösterileri yapılmış, 19. yüzyılda ise restore edilmiş ve günümüzde bir bölümü turist information olarak kullanılıyor.

Albaicin (Albayzin) Bölgesi

Müslümanların yaşadığı bölge, Albayzin
Müslümanların yaşadığı bölge, Albayzin
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 35.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Albayzin Bölgesi, Granada’da kendi içerisinde ayrı bir dünyadır. Şehir ilk olarak Araplar tarafından fethedildikten sonra halk Alhambra Sarayı’nın çevresine yani Albayzin bölgesine yerleşmiş. Hristiyanlar’dan sonra burada yaşayan çok az müslüman kalmış olsa da zamanla nüfus artmış ve bugün çoğunlukla Müslümanların yaşadığı bir bölge haline gelmiş. Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi (ya da belki tam belli olmuyordur ama) hafif eğimli bir tepe üzerine kurulmuş, evler yan yana ve dar sokakları bulunuyor.

Iglesia San Gregorio Betico

Albayzin Bölgesinde yer alan bu kilisenin bulunduğu yerde eskiden (Arapların döneminde) Hristiyanların mahkumların tutulduğu bir zindan bulunmaktaymış. Şehir Hristiyanların eline geçtikten sonra, 1500’lerin başında buraya küçük bir kilise yapılarak Piskopos Gregori Betico‘ya adanmış ve 1800’lere kadar kilise olarak kalmış. Bu tarihten sonra depo ve dans gösterilerinin yapıldığı bir mekan olarak kullanılmış. 1887’den sonra ise tekrar kilise olarak kullanılmaya devam edilmiş. 1930’da yanmış, 1942’de tamamen boşaltılmış. Sonraki yıllarda ise restore edilerek tekrar kullanılmaya başlanmış.

Günümüzde 7/24 ibadet yapılabilen bir kilise. Giriş ücretsiz.

Enrique Morente’nin Evi

Albayzin Bölgesi - Enrique Morente'nin Evi
Albayzin Bölgesi - Enrique Morente'nin Evi
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Ben tanımıyorum ancak Enrique Morente için flamenko müziğinin efsane ismi ve kralı deniliyor. Kendisi 1942 yılında doğmuş ve uzun yıllar bu evde yaşamış. Flamenko müziğine ise Granada’da başlamış. Morente, 2010 yılında hayatını kaybetmiş ve doğduğu ev ziyarete kapalı.

Free Walking Tour Guide
Free Walking Tour Guide
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 30.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0015625

Ücretsiz sabah turumuz şehrin yeni meydanı Plaza Nueva‘da sona erdi. Gerek old, town gerekse Albayzin bölgesinde birkaç yer daha gezdik ancak onları eklemeye gerek duymadım. Küçük yerlerdi çünkü 🙂 Öğleden sonra biraz dinlendikten sonra Sevilla‘da tanıştığım Alman arkadaşım Alexa ile 16:45’te Sacromonte bölgesi ve mağara evler turuna katıldık.

Sacromonte Bölgesi

Sacromonte, Albayzin bölgesinin daha ilerisinde ve daha yüksek bir tepede bulunuyor. Burada yerleşim 1600’lü yıllarda başlamış ve adı ise bu bölgede bulunan Sacromonte Manastırından geliyormuş. Daha öncesinde, yani Roma döneminde bu bölge maden işçilerinin gömüldüğü bir mezarlıkmış.

Gerek yaşamın başladığı dönemde, gerekse günümüzde bu bölgede hala çingeneler yaşıyor. Çoğunluğu mağaralarda yaşamlarına devam ediyorlar. Gerçekten çok ilginç… Kışın burası oldukça soğuk olduğu için hepsi şehre iniyorlarmış. Fotoğraflarını çekemedim ancak çok çok değişik tipler var 🙂 Tabi hepsi zararsız, kendi halinde yaşayan insanlar. Ayrıca geçmişte Albayzin bölgesinde yaşayan Araplarla birlikte burada yaşayan çingeneler flamenkoyu bambaşka bir noktaya taşımışlar. Bölgede de birkaç tane flamenko gösterisi yapılan restoran ve mağara konseptinde hediyelik eşya dükkanları bulunuyor.

Küçük bir not, 1960’larda yaşanan doğal afetlerden dolayı mağaraların çoğu kullanılamaz hale gelmiş. Bölgeyi ziyaret edecekler için buraya çıkmak epey zor. Bu nedenle yanınıza iyi bir ayakkabı ve su almanızı tavsiye ederim. Ayrıca mutlaka ücretsiz turlara katılarak gezin, yoksa kaybolursunuz 🙂

ALHAMBRA (EL HAMRA SARAYI)

Alhambra Sarayı
Alhambra Sarayı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 30.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Alhambra, tüm dünyadaki ortaçağ İslami saraylarının en mükemmellerinden biridir. Dışarıdan sıradan bir kale gibi görünse de, içerisi eşsiz mimari, matematik ve mühendislikle inşaa edilmiştir. İsmi, çevresindeki toprakların ona kızılımsı renk vermesinden dolayı “Kızıl Olan (The Red)” anlamına geliyormuş. Temeli 1232 yılında Gırnata (Granada) Emirliği’ni kuran I. Muhammed tarafından atılmış.

I. Yusuf tarafından yaptırılan Comares Sarayı
I. Yusuf tarafından yaptırılan Comares Sarayı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Alhambra, devam eden yıllarda aynı sülaleden gelen sultanlar tarafından genişletilip, içerisine yeni saraylar yapılmış. Yazının başında belirttiğim gibi inanılmaz bir mimariyle inşaa edilmiş. Örneğin, yukarıdaki fotoğrafta ne yazık ki belli olmuyor ancak ortadaki havuzun başına oturduğunuzda ki o dönemde kilimler serilip orada yemek yenirmiş, karşıdaki binanın yansıması aynen havuza düşüyor. Ne eksik, ne de fazlası…

V. Muhammed tarafından yaptırılan Aslanlar Köşkü Aslanlı Bahçe
V. Muhammed tarafından yaptırılan Aslanlar Köşkü Aslanlı Bahçe
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.016666666666667

Granada, 1492’den sonra Katolik Hristiyanların eline geçmiş ve kullanılmaya devam edilmiş.

5. Karl Sarayı
5. Karl Sarayı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0125

1527 yılında Kutsal Roma İmparatoru 5. Karl (Charles V) kendine özel saray yaptırtmış. Burayı kullanan her imparator/sultan güçlerinin zirvesindeyken yeni binalar inşaa ettirmiş. Ancak 1558 yılından sonra çok uzun bir süre Alhambra kendi kaderine terk edilmiş, içerisinde bulunan tüm arşiv yakılmış… Arkasında ise büyük soru işaretleri ve gizem bırakmış.

Çiçek Bahçesinde bulunan güller
Çiçek Bahçesinde bulunan güller
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/5.6
  • 55.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.000625

1829 yılında Amerikalı yazar Washington Irving Granada’yı ziyaret etmiş ve Alhambra ile ilgili bir kitap yazmış. 1870 yılında Ulusal Varlık listesine alınmış, 1923 – 1936 yılları arasında restore edilmiş, 1984 yılında ise UNESCO kültür mirası listesine alınmış. Ancak karanlık döneminde çok fazla zarara uğradığı, evsizlerin hatta özellikle çingenelerin ki yukarıda bahsettiğim Sacromonte bölgesi buraya çok yakın yaşadığı yer haline gelmiş.

Tarihini anlattıktan sonra biraz bilgi vereyim. Alhambra Sarayı’nı kale gibi düşünebilirsiniz. Oldukça büyük ve kendi içerisinde 3 ana bölüme ayrılıyor.

  • Alcazaba: Kalenin ilk kurulduğu yer.
  • Nasrid Palaces (Palacios Nazaries): Yukarıda fotoğraflarını eklediğim, Nasrid Sultanları tarafından yaptırılan sarayların olduğu bölüm. Alhambra’nın en en önemli bölümü.
  • Generalife: Sarayın bahçesi.

Yukarıdaki ikinci fotoğraf Alhambra’nın Araplar dönemindeki iç mimarisini özetliyor aslında. Tüm yazılar tahtalar oyularak hüsnü-hat tekniğiyle yazılmış. Herşey dekoratif ve ince işçilik gerektiren şeyler..

Alhambra’da çok fazla çeşme (fıskiye) ve havuz bulunuyor. Bunun dışında yukarıda ikinci fotoğrafta görebileceğiniz gibi sarayı çepeçevre dolaşan bir su şebekesi ya da adı her ne ise ondan bulunuyor. Yani o kadar iyi düşünülmüşki, bir ucundan bir ucuna yarım saatte yürüdüğünüz kalenin her yerinde su sesleri size eşlik ediyor. Bu sistem aynı zamanda çeşmeleri ve içme sularını besliyor. Buna gerçekten hayret ettim!

Aslında Alhambra ile ilgili ekleyecek çok fotoğrafım var ancak sarayın en önemli bölümü olan Nasrid Sarayına yani müslüman mimarisinin ulaştığı son noktaya ağırlık vermek istiyorum…

Hayatımda böyle bir tavan (kubbe) görmedim…….
Hayatımda böyle bir tavan (kubbe) görmedim…….
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 200
  • 1/0.25
Nasrid sarayı
Nasrid sarayı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.16666666666667
Nasrid sarayı
Nasrid sarayı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.25

Ne yazık ki Nasrid Sarayını yakından görmedikçe onun ne denli müthiş bir mimariyle yapıldığını fotoğraflardan anlayamayacaksınız…

Yahya Kemal Beyatlı:

Elhamra’ya basit bir dış kapıdan giriliyor. Girerken hârikulâde bir mekân içine girileceğinin farkına bile varılmıyor. Girdikten sonra bir alemden başka bir aleme geçmiş, sanki bir rüyanın ortasına düşmüş gibi gözlerimi kapadım ve açtım, öylesine bir hayret içindeydim. Bu şaşkınlık daireden daireye geçtikçe arttı. Nazar değmemiş bir beyazlık içinde, sülüs bir yazı sarmaşığı gülümseyen bir güzellikle bütün duvarları sarmış; nakışın ve oymanın hudutsuz oyunları, tavanların derinliklerine kadar her tarafı örtmüş, ama her taraf yine de bembeyaz görünüyor. Saray içindeki tüm oda ve salonları çepeçevre dolaşan bir sözcük, dünyanın bu en nazenin, ortaçağın en ünlü, Endülüs’teki 780 yıllık İslam hakimiyetinin de en önemli sarayı sayılan Elhamra’nın sırrını adeta özetleyen Arapça bir cümledir. Tüm Elhamra’ya damgasını vuran bu tılsımlı sözcük, “Allah’tan başka galip yoktur” anlamını taşır. Bu bakımdan Elhamra, Allah’ın tek galip olduğunu tüm dünyaya haykıran bir saraydır ve dünyanın hiçbir yerinde Allah adını bu kadar çok zikreden sütun, kemer, kubbe, tavan, kapı ve duvara sahip başka bir saray bulmak mümkün değildir.

Alhambra Bileti ve Gezisi:
Açıkçası ben Alhambra’nın adını daha önceden duymamıştım bile. Ancak oldukça popüler ve hatta sadece burayı gezmeye çok uzaklardan gelen insanlar varmış. Avrupanın çeşitli şehirlerinden haftasonları epey insan burayı ziyarete geliyormuş. Her sitede giriş biletinin internetten (BU ADRESTEN) birkaç hafta, hatta yaz ayları için birkaç ay önceden alınması gerektiği yazıyordu. Ancak ben şanslıydım, interrail seyahatim sırasında Mayıs ayında ve hafta içi bir günde gelmiştim.

Sabah 08:30’da bilet gişesinin önüne geldim. Kuyrukta biraz bekledikten sonra biletimi aldım. Sistem aynen şu şekilde: Alhambra Sarayı sabah 08:30 – 12:00 saatleri arasında ve öğleden sonra 14:00 – 20:00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Birde belirli günlerde akşam (gece) gezileri var. Bileti alırken ziyaret edeceğiniz seansı söylüyorsunuz. Ben söyleyemedim çünkü sadece öğleden sonra için bilet kalmıştı. Biletimi alarak şehir merkezine geri döndüm ve saatin öğleden sonra 2 olmasını bekledim. Bu, 14:00 – 20:00 saatleri arasında ziyaret edebileceğim anlamına geliyor ve biletin üzerinde bu saat yazıyor.

Bunun yanında bir de Nasrid Sarayı’nı ziyaret edebileceğiniz saat bulunuyor. Benim biletimde 19:00 yazıyordu. Bu da Nasrid Sarayı’na yani Alhambra’nın en önemli bölümüne girebileceğiniz saati belirtiyor. Saat akşam 7’de Nasrid’in bulunduğu kuyruğa girerek bu saatte buranın ziyaret edilmesi gerekiyor. Örneğin 8’de giderseniz içeri giremezsiniz ve sadece 1 saat içeride kalınabiliyor. Kısaca benim 14:00’da başlayan gezim 17:00’da sona ermişti. Ancak Nasrid Sarayı’nı gezebilmek için 19:00’a kadar beklemek zorunda kaldım. Bunu unutmayın 🙂

Ayrıca bunun neden bu şekilde olduğunu sordum. Yani niçin Nasrid için 19:00’a kadar bekliyorduk? Çünkü Alhambra çok büyük bir yer olduğu için kontrol ve güvenliğini sağlamak çok zormuş. Turistler sürekli zarar veriyormuş. Bu nedenle günde sadece belirli bir kesim sarayı ziyaret edebiliyor. Alcazaba, Nasrid ve Generalife bölümlerinin tamamı için giriş bileti 14 Euro. Ancak sadece teki için bilet alabilirsiniz ancak tavsiye etmem. Gezeceksiniz hepsini gezin. Eğer bilet bulamazsanız sarayın ücretsiz olarak gezilebilen bölümleri var. Yetmez ama düşünebilirsiniz 🙂


Granada kısaca bu şekilde. Açıkçası anlatmadığım daha pek çok yeri bulunuyor. Gitmeyenlerin en kısa zamanda gitmeleri dileğiyle…

Benzer Yazılar

Yorum Yaz

7 Yorum

  • Cevap Yaz Figen Atik 12 Haziran 2016 at 10:17

    Merhaba. Cok begendim yazinizi, boyle bir yerin varligindan dahi haberdar degildim. Iyi gezmeler.

    • Cevap Yaz Şahin Doğan 12 Haziran 2016 at 12:11

      Teşekkürler Figen. Umarım bir gün sen de seyahat edersin 🙂

  • Cevap Yaz Ayse 15 Haziran 2016 at 22:25

    Faydalı paylaşımlarınız için çok teşekkürler. Uzun zamandır endülüs gezisi yapmak niyetindeydim, yazdıklarınızla kesin kararımı verdim. Yüreğinize elinize sağlık…

  • Cevap Yaz E 04 Temmuz 2016 at 12:36

    Temmuz 19 unda Granada da olacağım. Tur ile gidiyorum ama Konak’ladığımız yerlerde kendim gezeceğim. Bu vesile ile yazınızı okudum. Faydalandım. Teşekkür ederim Bana Evliyaçelebi ve seyehatnamesini anımsatıyorsununuz. Yazılarınız kalıcı bir eser olur Sevgiler Prof.Dr.ali telli

  • Cevap Yaz ONUR 10 Şubat 2018 at 02:10

    Merhaba, yazınızı çok beğendim sormak istediğim bir soru vardı böyle bir şehir için kaç gün kalmak yeterli olucaktır günü birlik olabilir mi yoksa 1 gece 2 gün kalmak daha mantıklı mı
    Şimdiden teşekkür ederim.