Lyon, Fransa’nın en büyük üçüncü şehri ve ülkenin Rhone-Alpes bölgesinin başkentidir. Romalılar tarafından, Galya bölgesinde MÖ 43 yılında Fourviere tepesinde kurulmuş. Zamanla genişleyerek Rhone ve Saone nehirlerinin kıyılarına da yerleşim yerleri yapılmış. 13. yüzyılda ise şehre “aslan” anlamına gelen Lyon denilmeye başlanmış ve o şekilde kalmış.
Oteller
Lyon Güney ve Kuzey Avrupa’nın ortasında, stratejik bir noktada olduğu için ekonomisi oldukça iyiymiş ve bunun sonucunda genç nüfus sayısının oldukça fazla olduğu bir şehir. Aynı zamanda sinemanın doğduğu şehir olarak da biliniyor.
Berbat bir Gün ve Gece…
Normalde blog sitemde anılarıma fazla yer vermem ancak bunun kalıcı olması ve biraz ilginç olduğu için paylaşmak istiyorum. Hemen belirteyim, Lyon’a interrail seyahatim sırasında geldim.
Milano’yu (İtalya) gezip bitirdikten sonra kafamda iki yer vardı. Ya Lyon’a ya da Nice’e gidecektim. Eğer Lyon’a gidersem sonrasında Paris, eğer Nice’e gidersem sonrasında Barcelona’ya gidecektim. İki farklı yer olmasının sebebi ise trene supplement parası ödememekti. Interrail biletiyle bazı trenlere binerken supplement yani ek ücret ödemek gerekiyor. 10-15-20+ Euro arasında değişiyor bunlar trenine göre. Bende bunu ödememek için bu iki alternatifi geliştirdim. Ancak bu iki şehir hakkında hiçbir bilgim yoktu. Ne bir plan, ne bir araştırma ne de hostel rezervasyonu…
Bu arada şu an Paris’teyim ve bu satırları Eyfel Kule’sinin yakınlarında yazıyorum, o da enteresan. Neyse.. Milano tren istasyonuna giderek supplement ödemeyeceğim bir tren buldum; Torino‘ya. Buçuk saatlik yolculuktan sonra Torino’da indim ancak ana tren istasyonu yerine yanlış yerde inmişim. Yarım saat bir sonraki treni bekleyerek bu sefer Torino’nun ana tren istasyonuna ulaştım. Trenlerin kalkış saatlerini gösteren ekranı kontrol ettim ancak ne Lyon’a ne de Nice’e giden tren vardı. Bende bu iki şehre en yakın olan yere gitmeye karar verdim. 45dk sonra İtalya’nın en kuzeyinde bulunan Bardonecchia‘ya tren vardı ve buna bindim. Bu da yaklaşık bir buçuk saat kadar sürdü. Trenden indikten sonra buradaki ekranda trenlerin kalkış saatlerini gösteren tabelayı kontrol ettim ancak sadece Paris’e tren vardı ve o da hızlı trendi. Saçma sapan bir şekilde bu istasyondaki bilet gişesi de kapalıydı. Bu treni kullansam ve Paris’e ya da başka bi şehre gitsem supplement ücretini bilet kontrolörüne ödeyeceğimi ve bunun çok fazla olacağını biliyordum. Mecburen bekledim (1 saat) ve tren geldi. Görevliye sordum ve bu trenin Lyon’a gitmeyeceğini ancak Chambery’de (Fransa) inip oradan Lyon’a tren bulabileceğimi söyledi. Ücretini sordum, 45 Euro dedi. O parayı ödeyecek olsam zaten buralara kadar gelmezdim diye düşünüp binmedim. Bu arada o gün için son tren oydu ve yapacak birşey yoktu. İstasyonun bekleme salonunda iki Fransız ile tanıştım. Onlar da Pisa’ya gitmişler ve evlerine dönüyorlarmış. İşin ilginci ise paraları yokmuş ve oraya kadar para ödemeden gidip, para ödemeden döneceklermiş. Vay anasına..
Sonra orada bulunan birisi bize Fransa’nın en ucunda bulunan Modane şehrine minibüsle gidebileceğimizi söyledi. 3 Euro ödeyerek Modane’a geldik ve hemen tren saatlerini kontrol ettik. Chambery istasyonuna tren vardı ve o günün son treniydi. Ancak kalkmasına 2dk kalmış ve yetişmiştim. Üçümüz bu trene bindik ama biletleri kontrol eden kişi onları trenden indirdi. Benim interrail biletim olduğu için bana birşey demedi. Bu trenle Chambery istasyonuna ulaştım (bir buçuk saat kadar sürdü). Sırada ise Lyon vardı. İndiğim yerde trenlerin kalkışlarını gösteren ekran vardı ve hemen bunu kontrol ettim. Lyon’a o günkü son tren 5 dakika önceymiş ama 15 dakika gecikmiş. Bekledim ve o trene binerek Lyon’a ulaştım. Saat ise akşam 10:30 olmuştu.
Bu saatten sonra kalacak biryer bulmaya sıcak bakmadım. Çünkü git-uyu ve kalk toplamda 20-30 Euro para vermek istemedim. Onun yerine tren istasyonunda beklerim/uyurum diye düşündüm ve şanslıydım hem ücretsiz wifi hem de priz vardı. Mutlu bir şekilde internette takılırken 23:30 gibi iki görevli geldi ve “closed” dedi. Yani istasyon kapanacakmış. Haydaa, ne zaman açılır diye sordum, “sabah 5’te” dediler. Mecburen dışarı çıktım ve nasıl yağmur yağıyordu. Burada düşünmeye başladım. Havalimanına mı yoksa otogara mı gitseydim diye.. Havalimanı uzak, 20 km mesafede, mümkün değil yürünmez. Ancak otogara 5 buçuk km mesafedeyim. Yürüdüm, yürümez olaydım. Yağmurun altında o yolu yürümek epey zor geldi ve varınca bir baktım orası otogar değil, Lyon’da bulunan başka bir tren istasyonuymuş. Ancak orası da kapalı. Sote bi yer bulup yattım. Yaklaşık yarım saat uyumuşum, evet sadece yarım saat. Hava zaten soğuk, donmuşum. Biraz kendime geldikten sonra kalktım ve tekrar Lyon tren istasyonuna yürüdüm (5 buçuk km). Bu sefer burada sote bir yer bulup azıcık kestirdim. Saat 5 olmuş ve tren istasyonu açılmıştı. Hemen içeri geçip uyuyayım diye düşündüm ancak ne mümkün. Oldukça rahatsız. Bende ilk trene binmeye karar verdim, neresi olursa.. Trende uyurum diye düşündüm. Supplement ödemeyeceğim bir tren buldum ve emin olmak için görevliye sordum. Ücretsiz dedi ve bu trene bindim. O da çok şaşırmıştı emin misin diye. Çünkü gideceğim yer turistik falan değildi. Tahmin edebileceğiniz gibi nereye gittiğimi bilmiyorum. Bir buçuk saat gitmişim ve bu sırada trende uyumuşum. Sonra yine o trenle tekrar Lyon’a döndüm. Saat sabah 9 civarı yorgun bir şekilde artık Lyon’u gezmeye hazırdım. İlk işim Akşam 6:30’da ki Paris trenine bilet almak oldu ve sabah 10 – akşam 5 arası Lyon’u gezdim.
Çok uzun anlattım ancak bu şehirde sadece 7 saat kaldığımı, bir önceki günümün berbat geçtiğini ve yorgun olduğumu düşünerek okumanızı tavsiye ederim 🙂
Gezilecek Yerler
Lyon, gezilecek yer bakımından çok zengin bir şehir olmasa da bazı bölgeleri UNESCO tarafından kültür mirası listesine dahil edilmiş. Çok popüler yeri olmamasından dolayı, gezilecek yerlerinin hepsini ücretsiz gezmek mümkün.
Lyon’da yapmamız gerek ilk şey sanırım Bellecour metro istasyonunun çıkışındaki meydanda bulunan turist ofisine giderek harita almak. Bellecour meydanı Lyon’un en geniş ve pek çok etkinliğin yapıldığı bir meydan. Burada haritanın yanında Lyon’da yapılacak etkinlikleri gösteren broşürlerden de alabilirsiniz.
Saint-Jean-Baptiste (Lyon Katedrali)
Vaftizci Yahya’ya adanan bu gotik katedral 1480 yılında yapılmış. Etkileyici bir dış mimarisi bulunuyor ve Lyon’da gezilecek ilk nokta. Old town’da (Vieux Lyon) yer alıyor.
Ardından finikülerle Fourviere tepesine yani şehrin ilk kurulduğu yere çıkıyorum. Burası harika bir Lyon manzarası sunuyor.
Basilique de Fourvière (Fourviere Bazilikası)
Adını tarihi Fourviere tepesinden alan bu bazilika 1872 – 1884 yılları arasında yapılmış ve Meryem Ana’ya adanmış. Lyon’un en çok turist çeken yeri dersem sanırım yanılmam. İçi ve dışı oldukça güzel bir mimariye sahip..
Ancient Theatre and Odeon
Fourviere tepesinde iki adet Roma döneminde kalma amfitiyatro bulunuyor ancak restore edilmişler. Günümüzde bazı etkinlikler bu iki amfitiyatroda yapılıyor ve ziyaretim sırasında epey kalabalıktı. Çoluk çombalak epey kişi vardı 🙂
Burayı da gezdikten sonra, bazilikanın yanında bulunan hoş parktan aşağıya doğru indim.
Fourviere tepesi olsun, bu park olsun vs. hep gençlerle dolu. Bana mı denk geldi, o gün birşey vardı da ben mi kaçırdım inanın bilmiyorum 🙂
Son olarak Lyon hakkında söylemek istediğim şudur; Ben bu şehri sevdim mi, sevmedim mi anlamadım..
Birde not düşeyim. Şu an Paris’teyim ve maalesef o gece soğuğu yediğim için hastayım 🙁
Lyon'da:
-
Gezilecek Yerler
-
Ucuzluk
-
Güvenlik
-
Yerli Halkın İngilizce Seviyesi
-
Ücretsiz Wi-Fi Olanakları
-
Gece Hayatı
-
Kaç Gün Kalınır?
-
Tekrar Gidilir Mi?
-
Yeme-İçme
Özet
Gittiğiniz bir şehri seversiniz ya da sevmezsiniz. Benim Lyon hakkındaki düşüncem ise bu şehri sevdim mi, sevmedim mi, tekrar gider miyim, gitmez miyim emin değilim 🙂 Ne olduğunu pek anlamadım açıkçası 🙂
3 Yorum
Teşekkürler
🙂
Sevgili dostum Lyon güzel bir yer genç müzisyenler dolu ,Ben yemeklerini sevmedim. Ama gece yatacak bir yer bulmamakla hata etmişsiniz.teşekkür ederim 🙂