Minsk Gezilecek Yerler

Belarus’un başkenti ve 2 milyon nüfusuyla en büyük şehri Minsk, vizesiz olması sebebiyle ülkemizden çok sayıda turistin ziyaret ettiği şehirlerden biridir. Müzeleri, kiliseleri, parkları ve gece hayatıyla hem gezmenin, hem de eğlencenin bir arada bulunduğu şehir; aynı zamanda eski Sovyet mimarisinin en iyi örneklerine sahiptir. Bu yazımda Belarus nüfusunun %20’sinden fazlasının yaşadığı Minsk’te gezilecek yerleri bulabilirsiniz.

Tarihi

Minsk’te yaşam çok eskiye dayanıyor. Yapılan arkeolojik kazılar sonucu Milattan Önce 9. yüzyılda Svislach ve Niamiha nehirlerinin kenarında Slav kabilelerin yaşadığı belirlenmiş. Bu insanlar yüzyıllarca balıkçılık ve tarımla uğraşmışlar. Ancak yazılı kayıt olmadığından, şehirde resmi olarak yaşam 1067 yılında başlamış. Bu tarih Minsk’in kuruluşu olarak kabul ediliyor. Kurulduktan kısa bir süre sonra Kiev Knezliği altında yaşamaya başlıyor, ardından sırayla Litvanya Büyük Dükalığı, Polonya Krallığı, Lehistan-Litvanya Birliği ve son olarak Rus İmparatorluğu’nun bir parçası haline geliyor.

Şehrin kaderi 20. yüzyılda şekillenmeye başlıyor. Rus İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Sovyetlerin bir parçası haline geliyor ve oldukça önemli gelişim kaydediyor. Ancak 2. Dünya Savaşı sırasında büyük bir yıkıma uğrayarak neredeyse tamamen yıkılıyor. Nüfusu 300 Binden 50 Bin’e kadar düşüyor. Savaşın ardından şehre çok sayıda Sovyet tarzında büyük binalar, yeni meydanlar, parklar ve kiliseler inşa ediliyor. Son olarak 1990 yılında yapılan referandumun ardından Sovyetlerden ayrılarak bağımsız bir ülke haline gelen Belarus’un başkenti oluyor.

Şehrin kısa tarihi bu şekilde. Yazının ilerleyen bölümlerinde yer yer tekrar değineceğim. Şimdi genel birkaç şeyden bahsedeyim:

Vize

Ben Minsk’e Helsinki’den Belarus Havayollarıyla (Belavia) geldim. Uçakta herkese birer form dağıtmışlar ve bunu doldurmamızı söylemişlerdi. Bu form Belarus ve Rusya’ya yapacağımız seyahat için bir vize niteliğinde. Ad soyad, pasaport numarası, doğum tarihi, ülkeye giriş/çıkış tarihi vb. gibi soruları cevaplamak gerekiyor. Bunu hem sol tarafa, hem de sağ tarafa yazmak lazım (iki tarafta da aynı sorular var). Ülkeye girerken pasaport memuru formun yarısını kendine alıyor, diğer yarısını size veriyor. Burası önemli, çünkü sizde kalan formu ülkeden çıkarken geri veriyorsunuz. Bu yüzden kaybetmemenizi öneririm.

Eğer Belarus’ta 5 günden fazla kalacaksanız, 5. gün mutlaka sizde kalan formu onaylatmanız gerekiyor. Bu işlem eskiden polis merkezine bizzat gidilerek yapılıyormuş, ancak günümüzde çoğu otel ve hostel bunu yapıyor. Resepsiyondaki görevli pasaport bilgilerinizi telefonda polis memuruna söylüyor, oradan aldığı onaydan sonra formun arkasına damga basıyor. Hepsi bu. Dikkat edilecek tek şey, konaklayacağımız yerin bu onay işlemini yapabilecek bir yer olması. Benim konakladığım yer bu yetkiye sahip olmadığı için otel değiştirmek zorunda kalmıştım. Ayrıca 5. gün Pazara denk geliyorsa -ki benim öyle olmuştu-, burada 6. gün için tolerans gösteriliyor.

Son olarak ülkeye girmeden sağlık sigortası yaptırmanızı istiyorlar. Minsk havalimanında pasaport kontrolünden hemen önce sigorta yaptırabileceğiniz bir gişe var. Ben burada yaptırmıştım.

Havalimanından şehir merkezine ulaşım

Şehir merkezine giden otobüs

Minsk havalimanı oldukça küçük. Hemen çıkışında otobüs durağı bulunuyor. Biletler havalimanı içerisindeki makineden alınabiliyor (üzerinde Bus Ticket yazıyor – fiyatı 3.2 Ruble). Havalimanı ile şehir merkezi arası 45 kilometre ve ortalama 1 saat sürüyor. Son durak otobüs terminali.

Şehir merkezine ulaşmak için belediye otobüsü dışında shuttle otobüsü alternatifi de var. Bunların biletleri otobüs şoföründen alınıyor. Eğer otobüsün kalkmasına çok zaman varsa -ki durakta saatleri gösteren bi tabela var-, bu alternatifi düşünebilirsiniz.

Taksi ile merkeze gitmek isterseniz taksiciler 40 Ruble’den kapıyı açıyorlar. Her doğu ülkesinde olduğu gibi elbette burada da yakanızı bırakmıyorlar. Sürekli yanınıza gelerek rahatsız ediyorlar. Pazarlık yaparak daha ucuz fiyata gidebilirsiniz elbette.

Metro

Benim konakladığım yer şehir merkezi dışında kaldığı için birkaç defa metro kullanmıştım. Minsk’te 2 metro hattı var. İkisi “Oktiabrskaya” istasyonunda kesişiyor. Burası veya “Lenina” istasyonu şehir merkezi kabul ediliyor. Biletler metroya binmeden önce gişeden alınabiliyor. Bunlar eski usul jetonlar. Atınca bitiyor 🙂 Eğer iki metrodan birine aktarma yapacaksanız, içerideki geçişler sayesinde yeni jeton almaya gerek kalmıyor.

Gezilecek Yerler

Minsk’te gezmek oldukça kolay. Çünkü neredeyse dümdüz bir şehir ve caddeleri oldukça geniş. Ayrıca gezilecek yerlerin çoğu birbirlerine yürüme mesafesindeler. Ben 2 gün kaldım, ancak ilk gün yağan aşırı yağmur nedeniyle pek istediğim gibi gezememiştim. Bu kadar yağmuru yiyince haliyle ertesi gün hasta oldum ve şehir merkezinde çok az zaman geçirebildim. Ancak şehirde gezilecek fazla yerin olmadığını hesaba katarsak, 1 buçuk gün gayet yeterli bir süre.

Lenin Street

Independence Avenue

Minsk’te gezilecek yerlerin çoğu “Lenin caddesi” ve “Bağımsızlık bulvarı” üzerinde kalıyor. Özellikle bağımsızlık bulvarı 15 kilometre uzunluğunda ve şehirdeki Sovyet mimari yapılarının en güzel örnekleri bu bulvar üzerinde bulunuyor. Şehirde yapılacak en iyi şeylerden birisi sanırım bulvar ve cadde üzerinden yürüyebildiğiniz kadar yürümek 🙂

Art Museum

Art Museum

Ben Minsk’te gezmeye konakladığım yere yakın olduğu için sanat müzesiyle başladım. Burada 30 Bin’den fazla Belarus ve Rusya ağırlıklı olmak üzere çeşitli Avrupalı sanatçılara ait sanat eserleri sergileniyor. Beğendiğim birkaç tanesini ekleyeyim:

Art Museum
Peri Masalı, 1910 - Isaak Brodsky
Doktoru Philip'e kendisini emanet eden Büyük İskender, 1870 - Henry Semiradsky
Vanya Mendeleyev Portresi, 1889 - Nikolai Yaroshenko
Odalık (Osmanlı'da cariyeliğin bi alt seviyesi - padişaha hediye edilen savaş tutsağı kadınlar), 1875 - Vasily Polenov
Rus Çariçe II. Katerina, 18. yy - Anonim
Art Museum
Minsk, 1944 (Savaşın ardından) - Valentin Volkov

Sanat müzesi Minsk’te en çok beğenilen ve ziyaret edilen yerlerden birisi. Eser açıklamalarının neredeyse hepsinde İngilizce açıklama bulunması gezmeyi oldukça kolaylaştırıyor (Ukrayna-Belarus vs. buralardaki müzelerde İngilizce açıklama olmuyor genelde). Resim sergisi dışında müzede çok sayıda çağdaş sanat eseri, dini motifler, geçici sergiler vs var. Ben 2 saatten fazla kaldım içeride. Buna göre planınızı yapabilirsiniz. Giriş fiyatı 6 Ruble.

History Museum

History Museum

Şehirde gezdiğim ikinci yer, sanat müzesinin yakınında bulunan tarih müzesi oldu. Burası her ne kadar oldukça büyük gibi gözükse de, içeride sergilenen çok az sayıda obje var. Birinci katında arkeolojik buluntular ve kitaplar, ikinci katta etnografya bölümü, üçüncü katta ise para koleksiyonu bulunuyor.

Arkeoloji Sergisi
1630 - Osmanlı ile ilgili bir kitap
Para Koleksiyonu (12. yy)
Lenin resmi bulunan SSCB paraları, 1947

Müzede sergilenen fazla eser olmadığı için benim beklentimin epey altında kalmıştı. İçeride en çok ilgimi çeken şey Osmanlı’yı anlatan kitap ve para koleksiyonu olmuştu. Bunların dışında ön plana çıkan bir yönü yok.

Palace of Culture

Palace of Culture ve ben

Müzeleri gezdikten sonra şehirdeki ilginç mimari yapılardan biri olan kültür sarayına geliyorum. Burası 1954 yılında yapılmış. İlk gördüğümde opera binası zannetmiştim ancak çeşitli etkinlikler ve resmi işler için kullanılan bir yermiş.

Palace of Republic

Yine aynı bölgede cumhuriyet sarayı var. Burası da forum, toplantı, konferans vb. gibi resmi etkinliklerin düzenlendiği bir devlet binası.

Biraz ileride şehirde görülecek ilginç yerlerden birisi olan yuvarlak bir mimariye sahip sirk binası bulunuyor. Bu yazdığım 3 yer Minsk’te görülebilecek güzel mimari yapılardan bazıları. Birbirlerine oldukça yakın konumdalar.

Guest House

Guest House

Lenin Caddesi’nde yürürken, şehirdeki Sovyet yapılarından farklı olarak klasik tarzda inşa edilmiş bu bina dikkatimi çekmişti. Önünde yazan açıklamaya göre 18. yüzyılda pansiyon olarak yapılmış ve şehri ziyaret eden tüccarların konakladığı bir yermiş. Günümüzde resmi bir devlet binası.

Holy Spirit Cathedral

Holy Spirit Cathedral

Kısa bir yürüyüşle özgürlük meydanına geliyorum. Burada görülecek yerlerden ilki Holy Spirit (kutsal ruh) Katedrali. 1642 yılında, şehir Lehistan-Litvanya Birliği’nin parçasıyken Sistersiyen tarikatı için manastır olarak yapılmış. Yıllar içerisinde çok fazla yandığı için her seferinde restore edilmiş. Günümüz halini 1860 yılında, Ortodoks kilisesi olarak kullanılmaya başlayınca almış. Manastır olduğu için içeride fotoğraf çekmek yasak. Ayrıca fotoğrafta gözükenden çok daha büyük (sola doğru devam ediyor). Şehirdeki en çok ziyaret edilen dini yapılardan birisi.

Town Hall

Town Hall

Özgürlük meydanının ortasında belediye binası bulunuyor. Şehre Madeburg hakları tanınmasının ardından, Minsk’e inşa edilen ilk binalardan biriymiş. Ancak çok sayıda deprem ve yangından dolayı yıkıldığı için günümüz halini 2003 yılında almış. Şehir insanı için özgürlük, direniş ve gururun sembolüymüş.

Binanın önünde turistlerin bol bol hatıra fotoğrafı çektirdiği birkaç bronz heykel bulunuyor:

Fayton
Madeburg haklarının tanınması onuruna yapılmış, elinde şehrin anahtarını tutan heykel
Terazi heykeli

Terazi heykeli Minsk’in Orta Çağlarda nasıl bir yer olduğunu anlatan oldukça başarılı bir heykel. Fotoğrafa göre en önde duran kişi şehrin idarecisi (veya valisi). Tartma işlerinde herhangi bir hile olmaması için tüccarların başında duruyor. Eğer satıcı hile yaparsa derhal tutuklanırmış.

Saints Simon and Helen Church

Saints Simon and Helen Church

Özgürlük meydanın ardından Bağımsızlık bulvarından yürüyerek şehrin en önemli meydanına geliyorum: Bağımsızlık meydanı (independent square). Burada gezilecek birkaç yer bulunuyor. Bunlardan ilki Aziz Simon ve Azize Helena Kilisesi, veya başka bir değişle renginden dolayı kızıl kilise…

Kızıl Kilise ve Başmelek Mikâil Heykeli (1990)

Kilise 1910 yılında yapılmış. Şehrin zengin toprak sahiplerinden olan Voynillovich Edward ve karısı Olympia, prematüre doğarak ölen çocuklarının anısına bu kiliseyi inşa ettirmişler (Simon ve 19 yaşındaki kızları Helena). Romanesk mimaride yapılan kilise, 3 kuleli bir bazilika olarak inşa edilmiş. Büyük kule acıyı, diğer 2 kule ise çocuklarını simgeliyormuş.

Aile, çocuklarının ölümünün ardından mal varlıklarını kaybederek Minsk’ten Polonya’ya taşınmışlar. Çok zaman geçmeden ikisi de hayatını kaybetmiş. Babanın cesedi 2010 yılında, kilisenin girişine yapılan şapelin altına gömülmüş.

Nagazaki Çanı Anıtı

Kilisenin avlusunda 2001 yılında yapılmış bir çan anıtı bulunuyor. 1945 yılında, Nagazaki’ye atılan atom bombası sonrasında hayatını kaybedenlerin onuruna yapılmış. Urakami Katedrali’nde bulunan çanın birebir aynısıymış.

Red Church

Kilise, 110 yıllık tarihinin yarısından fazlasında kapalı kalmış. Yapıldıktan kısa bir süre sonra Sovyet yönetimi tarafından tiyatroya, savaşın ardından sinema müzesine dönüştürülmüş. 1990’dan itibaren tekrar ibadete açılarak günümüzde Roma Katolik kilisesi olma özelliğinde. İçeriye giriş ücretsiz.

Stalica Mall

Stalica Mall

Kiliseden çıktıktan sonra yağmur yağmaya başlamıştı. Ben de kendimi kapalı bir yere atma ümidiyle insanları takip ederek bir alışveriş merkezine girdim. Daha doğrusu girdiğim yer alışveriş merkeziymiş. Yukarıda gördüğünüz yer avm’nin çatısı. Bu da içerisi:

Stalica Mall
Stalica Mall

Daha önce hiç yeraltına inşa edilmiş alışveriş merkezi gezmemiştim. Burayı tamamen şans eseri keşfettim 😀 Meğer şehirdeki popüler alışveriş merkezlerinden biriymiş.

Parliament Building

Parliament Building

Yağmur hafifledikten sonra tekrar yukarıya çıkarak parlamento binasının karşısından şehir kapılarına doğru yürüyorum. Parlamento binası, Belarus’un yönetildiği meclis binası olma özelliğinde. 1934 yılında yapılmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında zarar görmeyen ender binalardan birisi. Tam önünde ise Minsk’in simge heykellerinden birisi olan Lenin heykeli bulunuyor.

Buranın ilerisinde KGB binası var. Konakladığım hosteldeki görevli fotoğrafını çekmemem konusunda beni birkaç defa uyarmıştı. Eğer fotoğraf çekerken görürlerse tutuklarlar demişti. Artık kader midir bilmiyorum ama yağmurdan dolayı önünden koşarak geçtiğim için resmini çekememiştim 🙂

City Gates

City Gates

Minsk şehir merkezinde gezdiğim son yer City Gates (şehir kapıları) oldu. 11 katlı, birbirine paralel yükseklikteki bu iki kule, şehre trenle veya otobüsle gelenlerin ilk gördüğü şey. Buradan geçerek şehrin iç bölgelerine doğru yürünüyor. Adına bu yüzden şehir kapıları deniliyor.

Sol Kule ve saat

1950 yılında, günümüz tren istasyonu yapılırken bu bölgeden çok sayıda arkeolojik buluntuya rastlanmış. Yapılan detaylı kazılar sonucunda kulelerin olduğu yerde, geçmişte şehre giriş için anıtsal bir kapının varlığı belirlenmiş. Bundan esinlenerek 1952’de yılında bu iki kule inşa edilmiş.

Sağ kulede şehrin sembolü, sol kulede ise (fotoğraftaki) oldukça büyük bir saat yer alıyor. 2. Dünya Savaşı’nın ardından Almanya’dan getirtilen bu saat; 3.5 metrelik çapa ve 1.69 metrelik yelkovana sahip. Bu boyutlarıyla Belarus’un en büyük saati.

Great Patriotic War Museum

Great Patriotic War Museum

Minsk’te ilk günümü yukarıda yazdığım yerleri gezerek geçirdim. Ertesi gün şehrin en çok ziyaret edilen ve en ilgi çekici yerlerinden olan “Great Patriotic War (Büyük Vatanseverlik Savaşı)” müzesine geldim. Her şeyden önce biz bu savaşa 2. Dünya Savaşı diyoruz, ancak Sovyet ülkelerine göre bu savaş “Büyük Vatanseverlik Savaşı” olarak geçiyor. Eski Sovyet ülkelerinin çoğunda bu savaşı konu alan müzeler, heykeller, anıtlar vb. bulunuyor.

Great Patriotic War Museum

Minsk’te yer alan müze bunlardan en eskisi. İnanması güç ama sergilenen koleksiyonlar 1942 yılında, savaşın daha ne kadar süreceği bilinmezken toplanmaya başlamış. Savaş esnasında yıkımın maddi boyutunu belgelemek amacıyla çok sayıda şey Moskova’ya gönderilmiş, gönderilemeyenler saklanarak savaşın bitmesinden yarım yıl önce sergilenmeye başlanmış.

Sovyet Bayrağı?!

Savaşın ardından elbette ele geçirilen obje sayısı arttığı için yeni bir binaya ihtiyaç duyulmuş ve günümüz binası inşa edilmeye başlanmış. Girişinde birkaç tane heykel ve dikiliştaş bulunuyor. Binanın üzerinde dalgalanan Sovyet bayrağına ise bir türlü anlam verememiştim.

Müzede sergilenen en ilginç şey: Matara içerisindeki kemik. 1941 yılındaki bir toplu mezardan bulunmuş.

Müzede toplam 24 sergi salonu bulunuyor ve her bir odada adım adım savaş anlatıyor. 1. katta Nazilerin ilerleyişi ve Sovyet direnişi, 2. katta ise Sovyetlerin ilerleyişi ele alınıyor. Sergilenen Toplam obje sayısı 150 Bin civarında. Tanklardan uçaklara, askerlerin kişisel günlüklerinden silahlara, fotoğraflar, afişler vb. savaş denilince aklınıza ne geliyorsa her şey sergileniyor.

Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Great Patriotic War Museum
Remembrance Hall

Müzeye giriş fiyatı 8 Ruble. Ayrıca fotoğraf çekmek istiyorsanız +9.50 Ruble daha ödemek gerekiyor.


Özet

Belarus’un başkenti Minsk’te gezdiğim yerler bu kadardı. Maalesef şehirde geçirdiğim ilk gün çok fazla ıslandığım için ertesi gün hasta oldum ve sadece vatanseverlik müzesini gezebildim (o da zar zor). Şehir merkezinde gezilebilecek birkaç yer daha bulunuyordu. Ancak olsun, Minsk için bu kadarı da yeter bence 🙂 Şimdiden herkese iyi seyahatler dilerim!

Kaynaklar:

Yorum Yaz

Yorumlar

Saadettin Özdemir
17 Temmuz 2018

Elinize sağlık. Ağustosta yapacağımız 5 günlük minsk gezisi için harika bir kaynak oldu. Keşke hastalanmasaydınız☺ Burada olmaya tavsiye ettiğiniz bir yer var ise önerirsiniz sevinirim.
İzninizle bir şey sormak isterim. Biz otobüsle kiev den geleceğiz. Toplamda 5 gece kalacağız içinde pazar günü olan 5 gece. Yalnız belarus a girerken gece 12 den önce çıkarken de 12 den sonra olacak. Bunu dikkate alırlar mı acaba kayıt işlemi için. Ayrıca 24 saat resepsiyonu olan bir apart otel de kalacağım burası o işlemi yapar mı?
Yolunuz ızun, yolculuğunun keyifli olsun…

Şahin Doğan
18 Temmuz 2018

Selamlar. Saat gece 12’yi geçtiği anda ertesi günün tarihini gösteren damgayı vururlar pasaportuna ve o tarihte girmiş olursun.
Dönüşünüz Pazartesi gün olacaksa sıkıntı olacağını sanmıyorum. Pazar günü bu işlem yapılmıyor zaten. Pazartesi de kalmayacaksınız zaten. İhtiyacınız olacağını sanmıyorum ben.

Batuhan
17 Eylül 2018

Aydınlatıcı bilgiler için teşekkürler.Kievden Minsk’e otobüsle gitmeyi düşünüyorum,sağlık sigortasını kara sınırında yaptırabiliyormuyuz?Her hangi bir sorun olur mu?Havalimanında sorun olmuyormuş ama karayoluyla girişte sorun varmış galiba?Bilgi verirseniz sevinirim.

Şahin Doğan
28 Eylül 2018

Türkiye’de neden yaptırmıyorsun sağlık sigortasını?

Mutlu
31 Aralık 2018

Merhaba Sahin,
Saglik sigoratasi icin ne kadar verdiniz? Saglik sigortasi almak icin kuyruk var diye duydum. Aslinda kendimde saglik sigortasini Turkiyede ama belli kriterleri varmis ne olur ne olmaz istedikleri gibi olsun diye oradan alayim diyorum. Yazi icin cok tesekkurler

Şahin Doğan
23 Ocak 2019

Ne kadar verdiğimi hatırlamıyorum ya maalesef. Ama 10-15 Euro gibi bir şeydi sanırım ve sigorta gişesinde 3-4 görevli çalışıyordu (banka gibi aynı). İhtiyaç halinde hepsi aynı anda çalışırsa kuyruk olacağını zannetmiyorum. Zaten Minsk’e giden uçakların yarısında Belaruslu olacağını, kalan yarısının bir kısmının da kendi ülkesinde sigorta yaptırdığını düşünürsek çok fazla sıra bekleyeceğinizi zannetmem 🙂