Şu yazıyı okuyorsun: Riga Gezilecek Yerler
Letonya 28 Nisan 2018

Riga Gezilecek Yerler

Letonya’nın başkenti ve en büyük şehri Riga, 700 Bin nüfusuyla ülkenin üçte birlik kesiminin yaşadığı ve aynı zamanda Baltık Devletleri’nin en büyük şehridir. Kültür, finans, eğitim ve turizm alanlarında Letonya’nın merkezi olan şehir, UNESCO kültür varlıkları listesinde bulunan old town bölgesi ve şehir mimarisiyle her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir. Bu yazımda başkent Riga’da gezilecek yerleri bulabilirsiniz.

Riga

Riga, şehirden geçen Daugava Nehri sayesinde tarih boyunca Kuzey Avrupa’nın önemli ticaret şehirlerinden birisi olmuş. Viking’lerin Bizans’a kadar uzanan ticaret yolu üzerinde olması sayesinde balıkçılık ve hayvancılık gelişmiş, sonraki dönemlerde el sanatları alanında önemli bir merkez haline gelmiş. Yüzyıllar boyu süren ticari rota üzerinde bulunmasını Almanlar fırsat bilerek, yüzyıldan itibaren yavaş yavaş bölgeye taşınmışlar.

Şehrin resmi olarak kuruluşu Hristiyanlığın buralara ulaşmasıyla başlamış. 1201 yılında Bremen’li Albert, Livonyalı Kılıç Kardeşleri tarikatından aldığı güç ile yeni bir liman şehri kurmuş ve bu, Riga’nın tarihinde oldukça önemli bir dönüm noktası olmuş. Çünkü ilerleyen yıllarda şehir Hansa Birliği‘ne katılarak, günümüz Riga şehri o yıllarda oluşmaya başlamış.

Şehrin kuruluşundan 1900’lere kadar olan sürede Riga’nın nüfus çoğunluğunu her zaman Almanlar oluşturmuş. Bu nedenle son 100 yılı saymazsak Riga hiçbir zaman Litvanya şehri olmamış. Aynı zamanda tarih boyunca savaşların ortasında yer alması, her zaman gelişmesindeki büyük engellerden birisi olmuş.

Art Nouveau (yeni sanat) türünde yapılmış bir ev
Art Nouveau (yeni sanat) türünde yapılmış bir ev
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Şehrin kaderi son 100 – 200 yılda değişmeye başlamış. Old town bölgesinde yer alan binaların çoğu bu süreçte inşa edilmişler. Birbirinden farklı Alman, İtalyan, Rus ve Hollanda mimarilerde yapılan evler ve geçmişten gelen yapıları, hem turistlerin Riga’yı sevmelerinin, hem de UNESCO kültür varlıkları listesinde yer almasının temel sebebini oluşturuyor.

Gezilecek Yerler

Riga - Art Nouveau
Riga - Art Nouveau
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Riga’nın turistik merkezi oldukça küçük bir alanda kalmasına rağmen, gezilecek ve görülecek yerleri oldukça fazla. Meydanlar, binalar, kiliseler, müzeler ve anıtlarla dolu dolu bir şehir adeta. Ben 2 gün kaldım ve bu süre yeterli oldu. Elbette daha fazla kalarak görülecek temel şeyler dışındaki alternatifleri de görmek mümkün. Ancak ortalama bir turist için 2 gün gayet yeterli bir süre.

Town Hall Square

Town Hall Square
Town Hall Square
  • DSC
  • ƒ/8
  • 22.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Riga’da gezmeye başlamak için belli bir nokta yok veya yürüyüş yolu yok. Ben anlatmaya Town Hall Square, yani belediye meydanından başlayacağım.

Adını 1210 yılında yapılan belediye binasından alan meydan, 2. Dünya Savaşı sırasında tamamen yıkılarak, son 20-30 yıl içerisinde yeniden yapılmış. Eğer cafe ve restoranları saymazsak meydanda görülecek şeyler şu şekilde: Belediye binası, Riga Teknik Üniversitesi, Letonya İşgal Müzesi, Blackheads House ve Roland heykeli. Ayrıca Christmas (noel) zamanında ise büyük bir yılbaşı ağacı konuluyor. Şimdi meydanda görülecek şeylere bakalım:

Roland Statue
Roland Statue
  • DSC
  • ƒ/8
  • 26.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0008

Hristiyanlıkta her şehrin aziz koruyucusu ve patronu vardır. Riga’nın ki ise Aziz Roland. Kendisi 778 yılında, Fransa-İspanya sınırındaki Roncevaux Savaşı sırasında ölmesinin ardından aziz ilan edilmiş. 1896 yılından beri Riga’nın patron ve koruyucusu. Ancak burada kafa karıştıran bir durum var. Fransa’da savaşta ölen bir kişi, neden Riga’nın patronu olmuş?…

Bunun en iyi açıklaması Riga’nın bir zamanlar Hansa Birliği‘nde yer almış olması. Birlik, Roland’ı ticaretin koruyucusu olarak görmüş, birliğe üye olan Riga ise 19. yüzyılda onu şehrin patronu ilan etmiş. Fotoğrafta gördüğünüz heykel özgürlük ve adaleti temsil ediyor. Şehrin patronu seçilmesinden 1 yıl sonra, 1896 yılında yapılmış. Ancak 2. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler tarafından yıkıldığı için, 2000 yılında yeniden yapılarak buraya konulmuş.

Blackheads House
Blackheads House
  • DSC
  • ƒ/8
  • 45.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Meydandaki bir diğer önemli yer, Riga’nın en renkli binası olan ve şehirde en çok fotoğrafı çekilen Blackheads House (Siyah Kafalılar Evi). Orta Çağlarda, günümüz Letonya ve Estonya’yı içine alan Livonya’da, bekar Alman tüccar ve denizcilerden oluşan bir birlik bulunurmuş: Siyah Kafalılar Kardeşliği (veya derneği). Artık evli olmadıklarından mıdır, yoksa Alman olduklarından mıdır bilmiyorum, ama ticaret konusunda bir hayli iyilermiş. Kuzey Avrupa şehirlerinde pek çok dernek binası açmışlar ve şehrin en prestijli insanları her zaman onlar olmuşlar.

Bu evlerden birisi de Riga’da bulunuyor. 1334 yılında yapılan ev, 1477 yılında dernek tarafından satın alınarak yeniden dekore edilmiş. Üyeler tarafından toplantı, konser, balo ve parti gibi çeşitli organizasyonlar için kullanılırmış. Ancak 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından yıkıldığı için, 1999 yılında yeniden inşa edilmiş. Giriş kapısının üzerinde yazan şu yazı, yeniden yapılmasında büyük bir rol oynamış: “bir gün yıkılırsam beni tekrar inşa et!”.

Binanın içerisinde derneğin tarihini anlatan bir müze bulunuyor. Ancak şehirde restore edilen pek çok yer gibi, burası da restorasyonda olduğu için kapalıydı.

Town Hall
Town Hall
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.001

Meydanda bulunan bir diğer yer belediye binası. İlk olarak 17. yüzyılda inşa edilen bina, 2. Dünya Savaşı sırasında tamamen yıkıldığı için, 2013 yılında yeniden yapılmış. Günümüzde her 4 yılda bir seçilen 60 konsey üyesi tarafından kullanılıyor, aynı zamanda tourist information da buranın içerisinde yer alıyor.

Museum of the Occupation of Latvia
Museum of the Occupation of Latvia
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Meydanın en önemli yerlerinden birisi de, fotoğrafta gördüğünüz Letonya İşgal Müzesi. 1993 yılında açılan müze, 1940 – 1991 yılları arasında Letonya’nın Nazi ve Sovyetler tarafından işgalini konu alıyor. Ancak ziyaretim sırasında tadilatta olduğu için, başka bir adrese taşınmış ve orada hizmet veriyordu. Tekrar ne zaman kendi binasına taşınır bilmiyorum, ama yazı bütünlüğü açısından şimdi oradan bahsedeyim (normalde şehri gezerken aradaki mesafeden dolayı burdan doğruca oraya gitmezsiniz).

Museum of the Occupation of Latvia

Museum of the Occupation of Latvia
Museum of the Occupation of Latvia
  • DSC
  • ƒ/11
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Öncelikle burası bir devlet müzesi olmadığı için içeriye giriş bağış usulüyle yapılıyor. Dilerseniz para vermeden içeriye girebileceğiniz gibi, destek olmak için bağış yapabilirsiniz (ben göstermelik olsun diye 0.50 Euro atmıştım). Fakat baştan belirteyim, burası pek müze gibi değil. Yani içeride sergilenen çok az obje var. Bunun yerine dijital ekranlarda 1940 – 1991 yıllarını anlatan videolar oynuyor, duvarlarında ise kronolojik olarak çok sayıda yazı ve resim bulunuyor. Bu yüzden “bir şeyler görürüm” niyetiyle giderseniz yanılırsınız. İyi bir İngilizceniz ve yazı okumaya niyetiniz yoksa bence gitmeyin. Ben şimdi kısaca o dönemin detayına değineyim:

Museum of the Occupation of Latvia
Museum of the Occupation of Latvia

Letonya, 1918 – 1920 yıllarında yaşanan Letonya – Rus savaşı sonrasında bağımsızlığını kazanarak cumhuriyeti ilan etmiş. Anlaşmaya göre Rusya, Letonya’nın bağımsızlığını tanıyacak ve topraklarından çekilecektir. Öyle de olmuş ve 2. Dünya Savaşı’ndan önce sular ısınana kadar önemli bir gelişme yaşanmamış. Savaştan önce Almanya ile Letonya, tıpkı Sovyetler ile yapılan anlaşma gibi bir saldırmazlık paktı imzalamış. Ancak Nazilerin buna uymayarak Polonya’ya girmesi, 2. Dünya Savaşını başlatmış ve Letonya, bu savaşta egemenliğini korumak için tarafsızlığını ilan etmiş.

Josef Stalin'in cenaze töreni - 1953
Josef Stalin'in cenaze töreni - 1953

Savaşın ilerleyen dönemlerinde Sovyetler, Letonya’ya baskı yaparak yeni bir hükümet kurulmasını ve 25 Bin Sovyet askerinin Letonya topraklarında bulundurmak istemiş. Letonya ise mecburen bu anlaşmayı kabul etmek zorunda kalmış. Ancak ilerleyen günlerde Sovyetler’in “sınırsız asker bulundurma” talebi Letonya hükümeti tarafından reddedilince, ülkenin işgali kaçınılmaz olmuş ve kısa sürede Sovyetler tarafından işgal edilmiş.

Bu işgalle birlikte “1940 – 1941 Sovyet Terörü” başlayarak, pek çok özgürlük kısıtlayıcı reform ilan edilmiş. Araziler kamulaştırılarak, her ailenin en fazla 30 hektarlık bir araziye sahip olması kararlaştırılmış. Letonya cumhurbaşkanı ve dışişleri bakanı dahil pek çok diplomat tutuklanarak sınır dışı edilmiş (yaklaşık 35 Bin kişi Sibirya’ya sürülmüş). Tabi çoğu kişi zorlu koşullara dayanamayarak oraya ulaşamadan ölmüş (Haziran). Kış başladığında ise çok daha fazlası hayatını kaybetmiş…

Kızıl Ordu madalyaları (1941 - 1945)
Kızıl Ordu madalyaları (1941 - 1945)

Bu süreçte Letonya halkı savaştaki gelişmeleri takip ediyor ve Nazi Almanya’sının gelerek özgürleşecekleri günü bekliyorlarmış. 22 Haziran 1941 günü başlayan Barbarossa Harekatı ile umutlar artmış, Kızıl Ordu’ya hizmet etmek zorunda kalan asker ve vatanseverler isyan başlatarak, bazı şehirleri ve kasabaları ele geçirmiş. Beklenmedik bu gelişme ve Almanların ilerlemesi sonucu Sovyetler geri çekilmiş ve Naziler Letonya’ya girmişler.

1941 – 1944 yılları arasında Letonya topraklarında bulunan Almanlar, elbette Letonlara istedikleri özgürlüğü vermemişler. Önce Alman üniforması giymemenin yasaklandığını duyurmuşlar, ardından Sovyetler’e karşı gelen isyancıların silahsızlanmasını istemişler. Bu süreçte başlayan Yahudi soykırımı pek çok Letonya vatandaşını korkutmuş ve bazıları tekrar Sovyetlerin tarafına geçmek istemiş. Almanya bunu da yasaklayarak, Sovyet rejimi ile işbirliği yapan herkesi öldürmüş veya toplama kampına yollamış.

İlerleyen dönemlerde ülke nüfusunun %50 oranında azaltılması gerektiğine karar verilmiş (ki bu 2 Milyon kişi yapıyor). Yahudiler, Romenler, komünistler, subaylar, politikacılar ve diğer aydınlar toplama kampına gönderilmişler. Diğerlerinin ise “Almanlaşmaya” uygun oldukları belirlenmiş.

2. Dünya Savaşı’nın ardından Sovyetler, tekrar Letonya topraklarına girmiş binlerce insanı Sibirya kampına sürmüş (özellikle ilk işgalde kendilerine karşı gelen sivil isyancıları). Sadece bu değil, savaşın ardından yaşanan açlık ve kıtlık nedeniyle pek çok insan hayatını kaybetmiş.

Letonya, yıllarca Sovyetler birliğinin bir parçası olduktan sonra, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından tüm baltık devletleri gibi 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiş.

İşgal müzesinde yer alan bilgilerin özeti bu şekilde. Girişte söylediğim gibi çoğunlukla yazılardan oluşan bir müze.

St. Peter’s Church

St. Peter's Church
St. Peter's Church
  • DSC
  • ƒ/8
  • 20.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00125

Riga’da sıradaki durağımız şehrin önemli sembollerinden biri olan Aziz Peter Kilisesi. Belediye meydanından kısa bir yürüyüşle ulaşılabilen kilise, 130 metrelik çan kulesi sayesinde şehrin her yerinden görülebiliyor. Zaten fotoğrafta gördüğünüz gibi dikey çekmeme rağmen tamamını almayı başaramadım 🙂

St. Peter's Church
St. Peter's Church
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0125

Kilise 1209 yılında yapılmış. Tarih itibariyle Baltık devletlerindeki en eski yapı olma özelliğinde (yani en azından şehir kitapçığında ve kilisenin resmi internet sitesinde o şekilde yazıyor). Tarihinde pek çok kez yanmış ve savaşlar nedeniyle oldukça fazla zarar görmüş. Yaşadığı ilk felaket 1666 yılında, şiddetli esen bir rüzgar sonucunda kulenin çökmesiyle sonuçlanmış. Devrilen kule, yakınlardaki pek çok evin de hasar görmesine ve 8 insanın molozlar altında kalarak ölmesine sebebiyet vermiş.

Kulenin yıkılışının ardından 1 yıl sonra yeni kule için temel atılmış, ancak 1690 yılında tamamlanabilmiş. Bu kule tamamen ahşaptan yapıldığı için Avrupa’nın en uzun ahşap yapısı haline gelmiş. Kuleyi yapan kişi eline cam bir bardak alarak kulenin tepesinden bırakmış ve kaç parçaya ayrılırsa kulenin ömrünün o kadar olacağını söylemiş. 31 parçaya ayrılmış olacak ki, 1721 yılında kuleye yıldırım düşerek yeniden yıkılmasına sebebiyet vermiş.

Aziz Peter Kilisesi, kulesinde çıkan yangınlar ve 2. Dünya Savaşı sebebiyle pek çok felaket atlatmış, ancak her seferinde yeniden restore edilmiş. İlk yapıldığı döneminden kalan bazı taşlar hala kilise duvarlarında ve içerisinde yer alıyor. Ayrıca kulesine çıkılarak, panoramik olarak old town seyredilebiliyor. Fakat içeriye giriş ve kuleye asansörle çıkış fiyatı 11 Euro. Ben bu fiyata değmeyeceğini düşünerek içeriyi ziyaret etmedim (sanki Eyfel Kulesi’ne çıkıyoruz).

Bremen Town Musicians
Bremen Town Musicians
  • DSC
  • ƒ/8
  • 22.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.025

Kulenin yanında Bremen’in kardeş şehri Riga’ya 1990 yılında hediye ettiği Bremen Mızıkacıları Heykeli yer alıyor. Gözlemlediğim kadarıyla kiliseden daha fazla ilgi görüp fotoğraf çektiriliyor. Eee tabi, içeriye girişi 7 + 4 Euro olunca gayet normal 🙂

Dome Square

Dome Square
Dome Square
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0015625

Dome Meydanı, Riga’nın old town bölgesindeki en büyük ve her daim kalabalık meydanıdır. Etrafı 19 – 20. yüzyıllarda yapılan karakteristik binalarla çevrili olup, adını şehrin sembollerinden biri olan Dome Katedrali’nden alır.

Dome Cathedral

Dome Katedrali ve ben
Dome Katedrali ve ben

Dome; yapımına 1211 yılında yapımına başlanan, ancak finasal sorunlar nedeniyle 1300 yılında tamamlanan bir katedraldir. Eğer finasal sorunlar olmasa, günümüzdekinden çok daha büyük ve 2 kulesi olacak şekilde bir bazilika olacakmış. Ancak yine de, 15. yüzyılda yapılan değişikliklerle bazilika görünümü verilerek, 1561 yılına kadar Baltık ülkelerinin en önemli katedrali olmuş.

Farklı mimariler dışında katedralin en büyük özelliği Letonya’nın en büyük katedrali olması ve sahip olduğu orgdaki 6.718 boru. Yani Avrupa’nın en iyi akustik ve en çok boruya sahip olan katedrali burası. Zaten günümüzde daha çok konserler için kullanılıyor. İçeriye giriş 3 Euro.

Katedralin içerisinde ayrıca Baltık devletlerinin en eski müzesi olan Riga Tarih Müzesi yer alıyor. 1773 yılında açılan müzede; haritalar, gümüş ve porselen eserler, gemi modelleri, çeşitli aletler, giyim ve dekoratif ürünler gibi pek çok şey sergileniyor. Bu bölüme giriş 4.50 Euro.

Three Brothers

Three Brothers
Three Brothers
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Şimdi meydanın arkasında yer alan 3 Kardeş Evi var. Bunlar Riga’nın günümüze kadar ulaşan en eski evleri. Geçmişte konum itibariyle tüccarların yaşadığı bir banliyö bölgesinde yer alıyorlarmış ve efsaneye göre bu evler 3 kardeş tarafından aileleri için yaptırılmış. Ancak yapım tarihleri itibariyle pek gerçekmiş gibi durmuyor 🙂

Fotoğrafa göre en sağda kalan ev diğerleri arasında en eski olanı. 1490 yılında yapılmış (dış görüntüsünden kolayca anlaşılıyor zaten). Ortada bulunan ev diğerlerine göre en görkemlisi. 1646 yılında inşa edilmiş. Eğer dikkatli bakarsanız üst tarafında yapım tarihi yazıyor (1646). Kapısının üzerinde ise şöyle bir not var: “soli deo gloria (zafer yalnız tanrınındır)“. Bu söz Alman besteci Johann Sebastian Bach’a ait. En soldaki ev ise 17. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış…

Bu 3 ev günümüzde Mimarlık Müzesi olarak hizmet veriyorlar (Latvian Museum of Architecture).

Livu Square

Livu Square
Livu Square
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Livu Meydanı, 2. Dünya Savaşı sonrasında yapılmış yeni bir meydan. Savaş sonrasında yapılmasının sebebi, 16. yüzyıla kadar Daugava Nehri’nin bir kanalının buradan geçmesi ve sular çekilince bölgenin boş kalarak yeniden düzenlenmiş olması. Günümüzde şehrin en kalabalık yerlerinden birisi olmakla birlikte, şehirdeki en güzel cafe ve restoranlar bu meydanda yer alıyor. Özellikle yaz akşamlarında çok sayıda konser ve etkinlik düzenleniyor.

Small Guild
Small Guild
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Meydanın en dikkat çekici yapılarından biri Small Guild veya Türkçesiyle Küçük Lonca. Burası 1352 – 1936 yılları arasında Alman tüccar ve zanaatkarların kullandığı bir dernek binasıymış. Günümüzde konferans, sunum, iş toplantıları ve çeşitli etkinliklerin yapıldığı halka açık olan bir bina.

Tam karşısında ise 1857 yılında İngiliz Gotik stilinde yapılmış olan Big Guild (Büyük Yonca) binası yer alıyor. Burası da devlet filarmoni orkestrası tarafından kullanılıyor.

Cat House
Cat House
  • DSC
  • ƒ/8
  • 22.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00125

Meydanda ayrıca turistler tarafından oldukça fazla ilgi gören ve kedi evi (cat house) olarak adlandırılan bir bina yer alıyor. Bu isim binanın çatısında iki adet kedi heykeli bulunduğu için verilmiş. Heykellerin oraya neden konulduğunun sebebi tam olarak bilinmiyor, ancak efsaneler yok değil elbette. Turistlere anlatılan hikayelerden en çok kabul göreni şu şekilde:

Binayı yaptıran şehrin zengin esnaflarından birisi, yukarıda yazdığım loncalara üye olmak için başvurmuş. Ancak bu başvuru reddedilince esnaf sinirlenmiş ve bu duruma tepki göstermek için evin çatısına 2 kızgın kedi heykeli koydurmuş. Bu kedilerin kuyrukları tepki olarak büyük lonca binasına çevrilmiş. Ancak bu durum loncaların tepkisini çekince mahkemeye gidilmiş ve hakim, mimari bütünlüğün korunması için kedilerin ayrı yönlere bakması gerektiğine karar vermiş. Bu yüzden günümüzde kedilerin biri sağa, diğeri sola bakıyor. Geçmişte kuyrukları büyük lonca binasına bakıyormuş.

Swedish Gate

Swedish Gate
Swedish Gate
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.01

Riga’da görülecek büyük-küçük oldukça fazla yer var. Şimdi şehrin kuzeyinde bulunan yerleri anlatacağım. Bunlardan ilki Swedish Gate, yani İsveç Kapısı…

1629 – 1721 yılları arasında Letonya topraklarının hakimiyeti İsveç’teymiş. Bu dönemde surlar güçlendirilerek pek çok restorasyon yapılmış. Aynı zamanda şehre giriş için 1698 yılında bu kapıyı yapmışlar. Fotoğraftan pek anlaşılmıyor olabilir ancak kapı bir evin altından geçiyor. Şehirdeki pek çok şey gibi bunun da bir efsanesi var elbet.

Geçmişte evin sahibi zengin bir tüccarmış. Herkes gibi o da sattığı her ürünün vergisini ödermiş. Ancak vergilerin yüksek olmasından yakındığı için bir fikir öne sürmüş. Şehre bir kapı yaptıracak ve vergi ödemeyecekmiş. O kapıyı da, oturduğu evin altına yaptırmış… Bana mantıklı geldi 🙂

Jakob's Barrack (solda) - Şehir surları (sağda)
Jakob's Barrack (solda) - Şehir surları (sağda)
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

İsveç Kapısının bulunduğu yerde, 13 – 16. yüzyıllar arasında inşa edilmiş şehir surları yer alıyor. Ancak Sovyetler döneminde restore edildiği için fazla bir tarihi önemi kalmamış. Tam karşısında ise 18. yüzyılda yapılarak bir dönem şehrin en uzun binası olan bir baraka bulunuyor (230 metre). Geçmişte askeri birlikler tarafından kullanılıyormuş, günümüzde ise bar, cafe, souvenir gibi pek çok dükkan bulunuyor.

Powder Tower

Powder Tower
Powder Tower
  • DSC
  • ƒ/8
  • 20.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Şehir surlarının bittiği yerde bir dönem Kuzey Avrupa’nın en güçlü savunma kulesi yer alıyor. İlk olarak 1330 yılında yapılan kule, Büyük Kuzey Savaşı’ndan sonra önemini yitirerek barut kulesi olarak kullanılmış. Tarihinde çok sayıda restore edildiği için, günümüz halini 1940 yılında almış. 1919 yılından beri Letonya Savaş Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Şimdi oraya bakalım:

Latvian War Museum

Latvian War Museum
Latvian War Museum
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.1

Riga’da beni en çok şaşırtan yer burası oldu. Çünkü içeriye giriş ücretsizdi ve bu nedenle çok küçük bir müze olduğunu düşünmüştüm. Ayrıca sadece barut kulesinin içerisinde yer aldığını zannediyordum. Fakat kulenin yanındaki bina da buraya bağlıymış ve gez gez bitmeyen bir müzeymiş 🙂

Arkeolojik Savaş Aletleri
Arkeolojik Savaş Aletleri
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 80
  • 1/0.058823529411765

İçeriye girdikten sonra birinci kattan gezilmeye başlanıyor. Burada arkeolojik savaş aletleriyle birlikte 19. yüzyıla kadar olan sürede kullanılan savaş aletleri sergileniyor. Zaten benim şaşırmamı sağlayan yer burası oldu. Yani müzenin sadece bu kadar olduğunu düşünmüştüm. Ta ki devamındaki 4 katı gezene kadar…

Latvian War Museum
Latvian War Museum
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.090909090909091

Üst katlar kronolojik olarak 1900 – 1991 yıllarını kapsıyor. Yani; 1. Dünya Savaşı, Sovyetlere karşı Letonya Defansı (1920 – 1940), 2. Dünya Savaşı (1941 – 1945) ve tekrar Sovyetler Dönemi (1945 – 1991).

Latvian War Museum
Latvian War Museum
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.14285714285714

Müzenin her odası o dönemi yansıtacak şekilde dizayn edilmiş. Toplam 25 Bin’den fazla resim, obje, silah, üniforma vb. şeyler sergileniyor. Dijital ekranlarda interaktif haritalar ve bilgilerin yer alması ise bonus olmuş. Ben müzeyi çok beğendim. Tavsiye ediyorum…

Riga Castle

Riga Castle
Riga Castle
  • DSC
  • ƒ/8
  • 22.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.001

Şimdi old town bölgesinin dışına çıkarak Daugava Nehri ve şehir kanalı etrafındaki yerlerden bahsedeceğim. Bunlardan ilki Riga Kalesi. Livonya ile yapılan anlaşma sonucunda 1330 yılında inşa edilen kale, İsveçliler’in şehri ele geçirmesinin ardından 1515 yılında yeniden yapılmış. Günümüze kadar olan çok fazla restore edilerek ulaşan kale, 1922 yılından bu yana cumhurbaşkanlığı külliyesi ve ulusal tarih müzesi olarak hizmet veriyor. Ziyaretim sırasında sanırım 2013 yılında çıkan yangının restorasyon işlemleri sürdüğü için tadilattaydı. O nedenle içeriye giremedim.

Tekne Turu

Tekne Turu (köprünün arkasında gözüken yer ulusal kütüphane binası)
Tekne Turu (köprünün arkasında gözüken yer ulusal kütüphane binası)
  • DSC
  • ƒ/8
  • 55.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.000625

Riga’da yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri tekne turlarına katılmak sanırım. Nehir kenarında bunun için çok sayıda firma bulunuyor ve her birinin ayrı ayrı özellikleri var. Yani birisi Viking teknesiyle gezdirirken, diğeri klasik teknelerle gezdiriyor veya bazıları yemekli olabiliyor. Her bir firmanın önünde detaylı açıklama (fiyat, özellik, saat vb.) bulunuyor. Gördüğüm kadarıyla bu tur genelde 1 saat sürüyor ve fiyatı 10 Euro.

Spikeri Quarter

Spikeri Quarter
Spikeri Quarter
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Nehrin ilerisinde, old town bölgesine 15 dakikalık yürüme mesafesinde Spikeri Mahallesi bulunuyor. Burası geçmişte kargo gemilerinin yükleri bıraktığı depoların olduğu bir bölge. Günümüzde ise çağdaş sanat eserlerinin satıldığı, tiyatro, konser vb. etkinliklerin yapıldığı enteresan bir yer. 2013 yılından beri canlandırma projesi devam ediyormuş. Ziyaretim sırasında herhangi bir etkinlik yoktu ve neredeyse bomboştu. Ancak haftasonları gidip görülmesi gereken bir yer olduğunu düşünüyorum.

Central Market

Spikeri Mahallesinde, otobüs durağının tam karşısında Letonya’nın en büyük kapalı pazar yeri bulunuyor. 1922 yılından beri açık olan pazar, Riga’nın en çok ziyaret edilen yeri. İçerisinde kıyafetten çiçeğe, sebzeden meyveye kadar pek çok lokal ürün satılıyor. Bir şey satın almayacak olsanız bile, en azından peynirleri denemek için gidebilirsiniz 🙂

Latvian Academy of Sciences

Latvian Academy of Sciences
Latvian Academy of Sciences
  • DSC
  • ƒ/8
  • 35.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.001

Pazarın arkasında 1946 yılında yapılan Letonya Bilimler Akademisi yer alıyor. İçerisi hakkında bilgim yok, ancak mimarisine bakınca Sovyetler (Stalin) tarafından yaptırıldığı hemen anlaşılıyor. En üst katına 5 Euro karşılığında üzerine çıkılabiliyormuş. Şehri izlemek için tv kulesinden sonra en yüksek bina (tabi tv kulesi çok uzakta kalıyor).

Latvian National Opera

Latvian National Opera
Latvian National Opera
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.01

Pazarın oradan şehir kanalını takip ederek tekrar merkeze doğru geliyoruz. Sıradaki yerimiz Letonya Ulusal Operası. 1863 yılında yapılan bina, ulusal opera ve ulusal bale gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Her yıl Eylül – Haziran aylarında ortalama 200 gösteri düzenleniyormuş. Etkinlikleri görmek ve bilet almak için internet sitesine göz atabilirsiniz.

Laima Clock

Laima clock (sağda), arkadaki uzun yapı ise özgürlük anıtı (freedom monument)
Laima clock (sağda), arkadaki uzun yapı ise özgürlük anıtı (freedom monument)
  • DSC
  • ƒ/8
  • 35.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Opera binasının ilerisinde, şehrin en sevilen yapılarından biri bulunuyor: Laima Saati. 1924 yılında, çikolata üretimi yapan Laima firması tarafından reklam amacıyla buraya konulmuş. Yıllar geçtikçe tüm şehir halkının buluşma yeri olmuş. Üstünde bulunan saati sayesinde kimse randevusuna geç kalmamış 🙂 Saatin hemen arkasında Laima’nın bir şubesi bulunuyor. Oraya giderek çikolataları deneyebilir ve satın alabilirsiniz.

Fotoğrafın arkasında gözüken özgürlük anıtı ise 1918 – 1920 yılları arasındaki Letonya Bağımsızlık Savaşı sırasında ölen askerlerin onuruna yapılmış. 19 metre yüksekliği bulunuyor.

Bastion Hill Park

Bastion Hill Park
Bastion Hill Park
  • DSC
  • ƒ/11
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.004

Ve son olarak şehrin en popüler yerlerinden biri olan parka geldik. Şimdiye kadar yazdığım neredeyse tüm gezilecek yerler bu park ile Daugava Nehri arasında kalıyor. Şehirde dinlenmek için oldukça ideal noktalardan birisi. Ben sabah kahvaltılarımı burada yapmıştım 🙂 Parkın ortasından geçen kanalda tekne turu yapmak mümkün. Eğer kendinize güveniyorsanız kano vb. de kiralanıyor.


Özet

Riga ile ilgili anlatacaklarım bu kadar. Aslında daha fazla yer gezdim ancak onların çok önemli olduklarını düşünmediğim için ekleme gereği duymadım. Girişte belirttiğim gibi bu kadar fazla yer yazmama rağmen şehirde gezmek için 2 gün gayet yeterli oluyor. Ben şehri sevdim, herkese de şimdiden iyi seyahatler diliyorum 🙂

Kaynaklar:

Benzer Yazılar

Yorum Yaz