2 hafta önce gerçekleştirdiğim Sofya ve Plovdiv seyahatimin ardından, bu kez diğer bir balkan ülkesi Yunanistan’ın en büyük ikinci şehri Selanik‘i ziyaret ettim. Başta varolan schengen vizemi kullanmak ve Atatürk’ün doğduğu evi ziyaret edebilmek için İstanbul Esenler Otogarı’ndan 12 saat süren bir yolculukla Selanik’e ulaşarak haftasonumu orada geçirmiş oldum.
Tüm gezi yazılarımı “şehir hakkında” ile başlayarak belli bir şablona bağlı kalarak yazıyorum. Ancak bu sefer ilk olarak Atatürk’ün doğduğu evden başlamak istiyorum. Devamında diğer bilgilere ve gezilecek yerlere yer vereceğim.
Atatürk’ün Doğduğu Ev / Atatürk Müzesi
Atatürk, 1881 yılında bu evde dünyaya gelmiş ve çocukluğunu burada geçirmiştir. 1924 yılında Yunanistan Hükümeti bu evi Türkiye’ye hediye etmiş ve 1954’den günümüze müze olarak kullanılmaktadır.
Ziyaret etmediğinizi farzederek soruyorum; İçeride ne görmeyi umarsınız? Atatürk’ün ve ailesinin kullandığı eşyalar, uyudukları yataklar, kıyafetler vb. mi? Hayır… Müze olduğuna bakmayın, bomboş bir ev burası. 2010 – 2013 yıllarında büyük bir tadilat yapılmış ve içeride bulunan tüm eşyalar Samsun, Ankara ve İznik’te bulunan müzelere gönderilmiş. Sonrasında geri getirilmemiş tabi. Gerçi burada bir yanlışlık da var. 2010 yılından önce içeride bulunan eşyalar zaten Atatürk’e ve ailesine ait değillermiş. Çoğu eşya savaşın ardından eve yerleşen bir Yunan ailesinin eşyalarıymış.
Günümüzde evin duvarlarında Atatürk’ün yaşamına dair ansiklopedik bilgiler ve fotoğraflar bulunmakta. Doğduğu oda ve balmumundan yapılmış heykelini görmek mümkün. Hemen yan tarafında ise TC Yunanistan Konsolosluk binamız bulunuyor.
3 katlı evin duvarlarında ki yazıları okumazsanız gezmesi yaklaşık 10 dakikanızı bile almayacaktır. Çünkü içeride görmeye değecek (heykel hariç) neredeyse hiçbirşey yok. Adeta kiralık boş bir ev gezercesine geziyorsunuz.
Evin içerisinde baştan sona çektiğim videoyu aşağıdan seyredebilirsiniz.
Atatürk Müzesi, 24 Apostolou Pavlou sokağında bulunmakta olup pazartesi hariç 10:00-17:00 arasında ücretsiz olarak gezilebilir.
Selanik Hakkında
Tarihi
MÖ 315 yılında Makedonya Krallığı tarafından kurulmuştur. Dönemin Makedon Kralı Kassandros, Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike ile evlendiği için şehre bu isim verilmiş. Günümüzdeki adı ise halen aynıdır (Thessaloniki, şehir adının Yunanca ve İngilizce’sidir). Makedonların ardından bu bölge Roma ve Bizans İmparatorluğu’nun egemenliği altında yaşamış. 1430-1912 yılları arasında yaklaşık 500 sene Osmanlı Devleti şehre hakim olmuş. Bu dönemde Hristiyan, Yahudi ve Müslümanların bir arada yaşadığı bir şehirmiş.
1912 Balkan Savaşları sırasında ise 25.000 kişilik Osmanlı Ordusu savaşmadan geri çekilmiş ve şehir Yunanistan’a bağlanmış.
1917, Büyük Selanik Yangını
Şehir merkezinde çıkan ve 32 saat süren yangın sonucu 9.500 konut yanarak bin metrekare alanda bulunan pek çok yer etkilenmiş. 70.000 insan evsiz kalmış. Hemen hemen hepsi de Müslüman ve Yahudilermiş. Böylelikle şehir tamamen Hristiyan toplumun yaşadığı bir yer haline gelmiş. Bu yangın için bilerek kundaklandığı düşünülmektedir. Devam eden yıllarda şehirden Osmanlı izleri teker teker silinmiş.
Yerli Halk ve Şehir Yaşamı
Selanik cıvıl cıvıl bir şehir. İnsanlar gece geç saatlere kadar sokaklarda eğleniyorlar. Yunanistan için söylenen “öğleden sonra çalışmıyorlarmış” sözü doğru, birçok dükkan kapalıydı ancak restoran ve kafeler daima açık. Tabiri caizse bir cadde üzerinde her 2-3 dükkandan biri cafe. İşin ilginç tarafı da şehir merkezinde ki cafeler full dolu oluyor. Ekonomik kriz bu şehre uğramamış olacak ya da tüm ülkenin geneli bu şekilde 🙂 Ben gitmeden bomboş bir şehir bulacağımı tahmin etmiştim açıkçası.
İnsanlarsa modern ve saygılılar. Bir AB Ülkesinde olduğunuzun farkına varıyorsunuz. Yerli halkın İngilizce seviyesi ise çok yüksek durumda. Konuşamayan neredeyse yok gibi. Hatta sigara isteyen bir dilenci bile düzgün bir gramer ile konuşabiliyor, o derece…
Otobüs ile Selanik’e Ulaşım
Metro ve Derya turizmin İstanbul Esenler Otogarı’ndan Selanik’e seferleri bulunmakta. Ben Metro’yu tercih ettim çünkü Derya turizmin haftanın belli günlerinde seferleri bulunuyor. Cuma akşamı 10’da kalkan otobüs, sabah 10’da Selanik’teydi. Tam 12 saat süren bir yolculuk oldu. Dönüşüm yine Metro turizm ile 10 saatlik bir yolculuk sonrası gerçekleşti. Giderken otobüste çok sayıda yabancı uyruklu kişi olduğu için (Türk ya da Yunan vatandaşı dışındakiler) gümrük işlemleri uzun sürdü. Hepsinin valizi arandığı için gidiş-dönüş arasında ki 2 saatlik gecikme o yüzden yaşandı.
Gidişim rahattı, çift katlı otobüsün üst katının en arkasındaydım ve diğer koltuklar boştu. Anlayacağınız arka 4’lü benimdi 🙂 İpsala‘dan çıkıp Yunan tarafına geçtiğimiz zaman yanımda getirdiğim uyku hapımı attım (hayatımda hiç kullanmamıştım daha önce). Eczacı yolculuğa çıkmadan yarım saat önce atmamı söylemişti, bende öyle yaptığımı düşünmüştüm. Uyku bastırdı ancak Yunan tarafında valiz aramaları uzun sürdüğü için uykuya direndim. Çünkü pasaportlarımız dağıtılacaktı, hatta belki benim de valizim aranacaktı. Derin bir uykuya dalmamam gerekirdi o yüzden. 2 saatlik direnişimin ardından uykum kaçtı ve tekrar yola çıktıktan 2 saat sonra uyuyabildim (sabah 5’de tekrar yola çıktık, 7’de uyuyakaldım). 3 saat kadar uyudum ancak Selanik’e geldiğimizde gözlerimi açamıyordum. Hap o derece etkiliymiş demek ki. Uzun süre otogarda oturup kendime gelmeyi beklemek zorunda kaldım o yüzden 🙂
Dönüş ise berbattı. Bu sefer çift katlı otobüsün üst katının en ön tarafındaydım. Koltuk araları o kadar dardı ki, 10 saat bu şekilde oldukça zor bir yolculuk olmuştu. Diz felci geçirmek elde değil.
Not: Gümrük işlemleriyle ilgili detaylı bilgi için Bulgaristan’a otobüsle ulaşım yazımı okuyabilirsiniz. İşlemler hemen hemen aynı.
İpsala Sınır Kapısı’nın Meriç Nehri üzerinde bulunan yarısı kırmızı beyaz, yarısı mavi beyaz o meşhur köprüyü videoya kaydettim. Aşağıdan izleyebilirsiniz.
Bu köprüye hiç bakım yapmıyorlar mı acaba? Birde arkadan gelen sesler muavinin sesi. Pasaportları dağıtıyordu o sırada 🙂
Selanik’te Yeme-İçme, Eğlence ve Alışveriş
Yunanlıların meşhur soğuk kahveleri “frappe” ve soğuk çikolataları var. Ben frappe’yi sevmedim ancak soğuk çikolata güzeldi 🙂 Denemden dönmemenizi öneririm. Meşhur taverna gecelerinde Yunan rakısı Ouzo‘yu deneyebilir, sahilde balık yiyebilirsiniz. ABunların dışında meşhur şarapları “reçina“, “beyaz peynir, Kavala kurabiyesi ve yunan kahvesi” alabilirsiniz. Unutmadan Yunanistan genelinde yemekler ucuz, içecekler pahalıdır.
Bir öğlen yemeğinde mutlaka Goody’s Burger House‘a gidip hamburger deneyiniz (sahil tarafında bir şubeleri var). 3 Euro’ya en pahalı hamburgeri alıp 2 euro kolaya verdiğiniz zaman içeceklerin pahalı olduğunu anlayacaksınız 🙂
Gittiğim zaman şehirde festival vardı. Gece tüm Selanik’te yankılanan müzik sesini takip ederek bir konsere denk geldim, bir kısmını videoya kaydettim Aşağıdan izleyebilirsiniz.
Selanik’te Şehiriçi Ulaşım
Selanik’te metro olmamasına rağmen, bunun yerine gelişmiş bir otobüs ağı bulunmakta. Bilet fiyatları eğer gişelerden alınırsa tek yön 0.80 Euro, çift yön (90 dakika geçerli) 0.90 Euro. Bilet gişesini her yerde bulmak mümkün olmuyor ama. Bu yüzden otobüslerin içerisinde bilet makinaları var, biletler bu makinalardan kolayca alınabiliyor. Tek yön 0.90 euro, çift yön (90 dakika geçerli) 1 euro. Otobüslere istenilen kapıdan binilebiliyor. Bilet basmadan yakalanırsanız cezası büyük 🙂
Selanik’te Gezilecek Yerler
Heryerin yürüyerek gezilebildiği şehirleri çok sevmişimdir. Selanik’te öyle. Bi noktadan yürüyerek gezmeye başlıyorsunuz ve tekrar başladığınız yere dönüyorsunuz. Ancak Selanik’i sürekli yokuş çıkarak gezmek gerekiyor. Benim sahilde başlayan gezim Akropoliste son buldu.
Kordon Boyu
Selanik’in İzmir’e benzediğini belki pek çok kez duymuş olabilirsiniz. Bu benzetmenin altında yatan sebep ise yerli halkın toplandığı ve şehrin en kalabalık yeri olan Kordon Boyu’dur. Her iki yeri görmüş biri olarak, gerçekten birbirlerine oldukça benziyorlar 🙂
White Tower of Thessaloniki
Selanik’in sembolü olan Beyaz Kule‘nin 12. yüzyılda yazılmış belgelerde adı geçmektedir. O dönemde Bizans imparatorluğuna ait olan kule, 1530 yılında yıkılarak Mimar Sinan (kesin bilgi değil) tarafından tekrar yaptırılmıştır. Osmanlılar bu kuleyi azılı suçluları hapsetmek ve idam etmek için kullanmışlardır.
Kulenin adı aradan geçen yüzyıllar boyunca sıkça değiştirilmiştir. Örneğin, 1826 yılında burada bir yeniçeri katliamı yapıldığı için adı “kanlı kule” olarak anılmaya başlanmıştır. Selanik Yunanistan’a bağlandıktan sonra 1912 yılında bu kuleye sembolik bir vaftiz işlemi uygulanarak beyaza boyanmıştır. Fakat zamanla bu beyaz boya etkisini kaybederek ilk görünümüne dönmeye başlamış. Günümüzde fotoğrafta da görebileceğiniz gibi sarı-beyaz bir görünümü vardır.
Kulenin içerisinde Bizans ve Selanik’in tarihini anlatan bir sergi/müze bulunuyor. Tarih müzesi gezmeyi seven biri olarak açıkçası içeride görmeyi gerektirecek bir şey olduğunu düşünmüyorum. 6 kattan oluşan müzeyi gezdikten sonra kulenin tepesine çıkarak şehri panaromik olarak seyretmek mümkün.
Müzeye giriş ücreti yetişkinler için 3 Euro ve girişte ücretsiz sesli rehberde veriliyor. Müzeyi pas geçip direk terasa çıkmak akıllıca bir hareket olacaktır 🙂
Tekne Turu
Beyaz kulenin hemen ön tarafından kalkan bu korsan teknesi görünümlü teknelerle yarım saat süren kısa bir gezintiye çıkmanızı tavsiye ederim. Sayabildiğim kadarıyla toplam 3 tane tekne var ve saat başı kalkıyorlar. Sahilden fazla açılmadan dümdüz gidiyor, ardından sağ tarafa manevra yaparak devam ediyor. Ardından sahil çizgisini devam ederek başladığı yere geri geliyor. Ortalama yarım saat süren bu yolculuğun en güzel tarafı, teknelere binmek ücretsiz. Yolculuk süresince size martılar eşlik ediyor. İçinde sigara içmek serbest ve Heineken birası var (5 euro). İçecekler piyasanın biraz üzerinde ancak kesinlikle değiyor buna 🙂
Museum of Byzantine Culture
Selanik’te gezilecek 2 müze var. Birisi Bizans müzesi (Byzantine Culture), diğeri Arkeoloji müzesi. Her iki müzeyi de gezmek istediğim için 8 Euro’luk ortak biletlerden aldım.
1994 yılında açılan Bizans Müzesi, Yunanistan’ın Makedonya bölgesinden çıkarılan eserlerin sergilendiği bir müze. İçerisinde Bizans döneminden kalma heykel, bozuk para, mozaik, kıyafet, kitabe, çömlek vb. pek çok koleksiyon sergileniyor.
Müzenin girişinde Bizans’ın kısa tarihini anlatan bir yazı bulunuyor (Yunance ve İngilizce olarak). Toplam 11 odası bulunan müze 2005 yılında Avrupa’nın en iyi müzelerinden birisi seçilmiş. İçerisini gezerken, hatta binayı dışarıdan gördüğünüz anda bunu zaten anlıyorsunuz. Tabi konu Bizans olunca müzeye verilen önem de bir hayli fazla olmuş 🙂
Archaeological Museum
İşte burayı gezmeden dönmeyin diyebilirim. Selanik Arkeoloji Müzesi; Yunan, Roma ve Bizans’tan kalma pek çok esere ev sahipliği yapıyor. Tıpkı Bizans müzesinde olduğu gibi gezmesi kolay ve zevkli.
Biraz heykel ekleyeyim:
Church of Hagia Sophia
Ayasofya Kilisesi, Selanik’in günümüze kadar ulaşan en eski kilisesidir. 1205 yılında Constantinople’de bulunan Hagia Sophia Kilisesi (Ayasofya Camisi/İstanbul) örnek alınarak inşaa edilmiş. 1430 yılında ise ll. Murad tarafından camiye çevrilerek minare eklenmiş. 1912 yılında şehir Yunanlıların eline geçince tekrar kiliseye çevrilmiş.
Aristotelous Square
Selanik’in ana şehir meydanı ya da merkezi olan Aristotelous Meydanı, yukarıda bahsettiğim 1917 yılında çıkan büyük yangından sonra 1918 yılında yeniden planlanmış. Yangından önce tamamen Osmanlı mimarisine sahip olan meydandan günümüze o dönemden hiçbir şey ulaşmamış. 1918’de Fransız mimar Ernest Hébrard’ın planladığı meydanın yapımı ancak 1950’de tamamlanabilmiş. Gecikmenin sebebi zannediyorum ki 2 büyük dünya savaşı olsa gerek.
Günümüzde sosyopolitik öneme sahip olan meydanda etkinlikler, festivaller, karnavallar ve yılbaşı kutlamaları yapılıyor, siyasi kişiler bu meydanda mitingler düzenliyorlar. Bunların dışında meydana yeni eklemeler yapılması da gündemdeymiş. London Eye gibi şehri simgeleyecek bir dönme dolap yapılacağı edindiğim bilgiler arasında 🙂
Selanik’te bulunan Osmanlı Eserleri
* Birazdan bahsedeceğim Yedi Kule ve Beyaz Kule haricinde
Hamza Bey Camii
1468 yılında yaptırılan camiye Anadolu Beylerbeyi Hamza Bey’in adı verilmiş. 1978’de meydana gelen deprem sonucu büyük hasar alan camide onarım çalışmaları maddi sorun olmamasına rağmen uzun yıllar yavaş bir şekilde devam etmiş. Sebebi ise depremden önce caminin mülkiyet hakkının Yunan Kızılhaç cemiyetine verilmiş olması (kendilerinin ideolojisi eski Bizans’ı tekrar canlandırmak). Restorasyon çalışması halen devam ediyor.
* Hamza Bey Camii’nin olduğu bölge Old Town Hall (eski şehir merkezi) olarak geçiyor ancak ben hiçbir şey görmedim orada 🙂
Alaca İmaret Camii (İshak Paşa Camii)
1484 yılında Sadrazam İshak Paşa tarafından yaptırılan cami, 1978 depreminden sonra hasar almış ancak Yunanistan Kültür ve Turizm Bakanlığı camiyi restore ettirmiştir. Günümüzde sergi, konser gibi kültürel etkinlikler için kullanılmaktadır.
Selanik Vilayet Konağı / Dioikitirio
Osmanlı’nın Selanik’te yaptığı son dönem eserlerinden biridir. 1891 yılında yapılan konak günümüzde Makedonya-Trakya Genel Sekreterliği olarak hizmet vermektedir.
* Konağın tam karşısında Antik Roma’dan kalıntıların olduğu bir alan bulunmaktadır.
Yeni Hamam
16. yüzyılda vakıf sahibi Hüsrev Kethüda tarafından yaptırılıp, 1919’a kadar açık kalan bu hamam ise bir süre depo olarak kullanıldıktan sonra bir bölümü sinemaya çevrilmiş. 78 depremi sonrasında Sevili tavernasının yapıldığı bir yer haline gelmiş.
Bunlar dışında Yunanistan genelinde ayakta kalabilen en büyük hamam olan Bey Hamamı ve 1909 yılında tahttan indirilen Osmanlı padişahı Sultan ll. Abdülhamid’in 1912’ye kadar sürgüne gönderildiği Selanik’te yaşadığı Alaatini Köşkü bulunmaktadır.
Church of Agios Dimitrios
Selanik’in en büyük, Yunanistan’ın ise en büyük 2. kilisesi. Burada bulunan küçük bir şapel genişletilerek önce Roma hamamına, ardından bugünkü kiliseye çevrilmiş. Osmanlı döneminde cami olarak kullanılan kilisenin mozaik ve boyamaları kaldırılmış. 1917’de ise tekrar kiliseye dönüştürülmüş. İçerisinde Aziz Demetrius’un gömülü olduğu bir alan bulunmakta.
Acropolis of Thessaloniki
Yunanca “tepede bulunan şehir” anlamına gelen akropolis, Selanik gezimin son durağı oldu. Etrafı 4. yüzyılda 7 kilometrelik Bizans surlarıyla çevrilmiş olan bu eski şehirden günümüze 3 kilometrelik sur bloğu ulaşmış. Büyük bir alanda ve şehrin tepesinde bulunan bu eski şehirin içerisinde yeni yerleşim birimleri bulunmakta.
Bu bölgede gezilebilecek 2 nokta bulunuyor.
Trigonio Tower
Akropolis içerisine girmeden, surları takip ederek ulaşabileceğiniz bu kule 15. yüzyılda Osmanlı Devleti tarafından inşaa edilmiş. Tarihi hakkında fazla bilgi bulamadım ancak Osmanlı’da adı zincir kuleymiş. Muhtemelen bir dönem şehrin savunması, bir dönemde hapishane olarak kullanılmış.
Trigonio Tower, Selanik’te mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden birisi. Tepeden tüm şehrin panaromik olarak izlenebileceği en net nokta burası.
Bir not: Kulenin üzerine çıkılmıyor. Ben iskeleden aşağıya atlayarak orada duran birine çektirdim fotoğrafımı. Aşağı atlaması kolay ancak çıkması zor. 2 metre yüksekliği var, uyarayım 🙂
Heptapyrgion / Yedi Kule
Akropolis’in içerisinde yer alan bu kale Selanik’in ilk yerleşim yeri. Şehrin tarihinde anlattığım gibi Makedon Kral Kassandros tarafından kurulmuş (MÖ 315). Bizans döneminde (4. yy) içerisine binalar ve kuleler inşaa edilmiş, Osmanlı döneminde is (14. yy) eski binalar yıkıldıktan sonra yenileri inşaa edilerek kullanılmaya devam edilmiş. 1890 – 1899 yılları arasında ise hapishane görevi görmüş.
Buranın Osmanlı döneminde 10 kulesi olmasına rağmen, İstanbul’da bulunan Yedikule Zindanlarından dolayı adına “yedi kule” denilmiş. Ücretsiz olarak gezilebilen bu kale, 08:30 – 15:00 arası açık. 14:50’de orada olduğum için maalesef içeride sadece 10 dakika kalabildim. Sonra görevliyle beraber kalenin kocaman kapısını kilitleyip çıktık 😀
Evet, bir seyahatimi daha böylelikle bitirmiş oldum. Yakın çevremden “12 saat otobüsle yolculuk yapmak” ile ilgili çok fazla olumsuz tepki aldım. “Asla yapmam, hiç bana göre değil” gibi şeyler söylendi hep. Açıkçası haftasonumu evde yatarak ya da dışarıda boş boş takılarak geçirmek yerine, farklı bir şehir, farklı bir kültür görmenin verdiği mutluluğu hiçbirşeye değişmem..
Selanik’le ilgili son sözüm de şudur ki; bir gün mutlaka gidiniz.. Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir şehir.. İyi yolculuklar!
Selanik'te:
-
Gezilecek Yerler
-
Ucuzluk
-
Güvenlik
-
Yerli Halkın İngilizce Seviyesi
-
Ücretsiz Wi-Fi Olanakları
-
Gece Hayatı
-
Kaç Gün Kalınır?
-
Tekrar Gidilir Mi?
-
Yeme-İçme
Özet
Selanik, başta Atatürk'ün doğduğu evi görmek için mutlaka gidilmesi gereken bir şehir. Ben seyahatimden oldukça memnun kaldım.
a
14 Aralık 2016teşekkürler
Mizyal
07 Mayıs 2017Merhaba, bir not yazmadan bırakamadım. Bir çok gezi yazısı okudum Selanik ile ilgili-2 gün içinde gideceğim. Gerçekten en yararlı bilgileri sizin yazınızda buldum. Bravo.
hasan gül
18 Haziran 2017Selanik için gezilecek iki müzeden bahsetmişsiniz, “Birisi Bizans müzesi (Byzantine Culture), diğeri Arkeoloji müzesi. Her iki müzeyi de gezmek istediğim için 8 Euro’luk ortak biletlerden aldım.” yazmışsınız. Bu 8 euro luk bilet başka müzeleri de kapsıyor mu? Müze kart gibi mi?
Gezi yazılarınız harika, balkanları bir arkadaşımla, kendi arabamla gezeceğiz. Tarihi mekanları gezmek önceliğimiz. Yazılarınız çok yardımcı oluyor, önerebileceğin balkan gezi kaynağı varsa süper olur.
Şahin Doğan
19 Haziran 2017İki müze içindi sadece ancak fiyatı artmış olabilir.