Şu yazıyı okuyorsun: Helsinki Gezilecek Yerler
Finlandiya 03 Mayıs 2019

Helsinki Gezilecek Yerler

Finlandiya’nın başkenti ve en büyük şehri Helsinki; kültür, sanat ve tasarımın aynı yerde buluştuğu, yazın güneşin batmadığı, kışın ise karların kalkmadığı bir Kuzey Avrupa şehridir. “Baltık Denizi’nin Kızı” lakapı şehir, UNESCO kültür mirası listesinde bulunan adaları, sanat müzeleri, geniş caddeleri, doğası ve deniziyle her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmektedir. Bu yazımda Helsinki’de gezilecek yerleri ve şehir tarihiyle ilgili bilgileri bulabilirsiniz.

Giriş

Helsinki’de yaşamın binlerce yıl önce başlamasına rağmen, o zamanlardan günümüze ulaşan hiç bir şey yok (arkeolojik buluntular hariç). Şehrin tarihi 1550 yılında, İsveç Kralı Gustavus Vasa‘nın (I. Gustav’ın) ticari olarak Tallin’e rakip yeni bir şehir kurmasıyla başlıyor…

Ancak Tallin’in Hansa Birliği’nde yer alması, Helsinki’nin rakibine göre çok ama çok yavaş gelişmesine sebep oluyor. 200 yıl boyunca yoksulluk, savaş ve hastalıklarla mücadele ediliyor. İlerleyen zamanlarda inşa edilen kale ile birlikte Helsinki’nin Rusya İmparatorluğu yönetimine girmesi, şehrin kaderini oldukça değiştiriyor. İmparatorluk altında Finlandiya Dükalığı kuruluyor ve Helsinki, buranın başkenti hali gelerek yakın komşuları olan Stockholm, Tallin ve St. Petersburg ile yoğun ticaret yapmaya başlanıyor.

Günümüz Helsinki’sinde görülecek en eski yapılar 1750 – 1800’lerde inşa edilmişler. Bu nedenle diğer Kuzey Avrupa veya Baltık Devletlerinin başkentlerine göre turizm anlamında epey gerideler. Tabi zengin bir ülkenin başkentliğini yapması, tarih yerine sanatsal anlamda oldukça gelişmesini sağlamış. Pek çok alanda da Avrupa’nın en hızlı büyüyen şehri olarak kabul ediliyor.

Gezilecek Yerler

Helsinki’de kültürel, sanatsal ve eğlencesel anlamda gezilip görülecek çok fazla yer var. Ben 3 gün kaldım ve elimdeki şehir haritasına göre sırayla her yeri gezmeye çalıştım. Anlatırken birbirine yakın olan yerleri adım adım anlatacağım.

Helsinki Doğu Limanı
Helsinki Doğu Limanı

Seyahatim Tallin’den 3 saat süren gemi yolculuğuyla başladı. Bu her ne kadar ayrı bir yazının konusu olsa da, hayatımda ilk defa büyük cruise gemisiyle yolculuk yapmış ve oldukça şaşırmıştım. Çünkü bunları deniz otobüsü misali içerisinde koltukları olan, 1-2 cafenin bulunduğu bir şey olarak hayal etmiştim hep. Ancak öyle değillermiş. Bi kere gemide neredeyse koltuk yok. Bunun yerine çok sayıda cafe, restoran, bar, disko, kumarhane, havuz, alışveriş için free-shop, kuaför vb. var. Adeta küçük bir alışveriş merkezi gibi bir şeymiş meğersem 🙂 İnsanlar buralarda vakit geçiriyorlar. Canınız sıkılınca güverteye çıkıyorsunuz, orada sıkılınca cafeye, sonra restorana, sonra free-shop’a derken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Gerçekten herkese böyle bir yolculuğu tavsiye ederim.

İşeyen çocuk heykeli
İşeyen çocuk heykeli

Gemiden indikten sonra limanda yolcuları karşılayan ilk şey fotoğrafta gördüğünüz işeyen çocuk heykeli oluyor. Bu heykel Brüksel‘deki dünyaca ünlü işeyen çocuk heykelinden ilham alınarak, 2014 yılında Amos Anderson Sanat Müzesi tarafından özel bir sergi için yapılmış. 8.5 metre yüksekliğindeki heykelin yüzünde şaşkın ifade, şehir insanı tarafından çok sevildiği için sergi bittikten sonra buraya konulmuş.

Heykel Helsinki’nin küçük bir özeti aslında. Buranın bir sanat şehri olduğunu bize söylüyor. Sadece bu değil, hemen arkasında Helsinki Bilgisayar ve Oyun Konsolu Müzesi bulunuyor. Şehir merkezinin dışında böylesine 2 ilgi çekici yer olunca, iç tarafları siz düşünün artık 🙂

Helsinki Cathedral

Helsinki Cathedral
Helsinki Cathedral
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Helsinki’de gezmeye başlamak için pek çok nokta var. Ben şehrin sembolü kabul edilen katedral ile gezmeye başladım. 1852 yılında, Rus Çarı I. Nikolay tarafından yaptırılan katedral, yarısından fazlası turistler olmak üzere her yıl 500 bin kişi tarafından ziyaret ediliyormuş. Korint tarzda sütunları ve çatısındaki aziz heykelleriyle oldukça etkileyici bir dış mimariye sahip olmasına rağmen, içerisi bir o kadar sade ve gösterişsiz.

Senate Square
Senate Square
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Katedral konum olarak şehrin en eski meydanı olan Senato Meydanı‘nda bulunuyor. Pek çok sanat etkinliği, konser ve gösteri bu meydanda yapılıyor. Etrafını çevreleyen 4 önemli yapı: katedral, Helsinki Üniversitesi’nin ana binası ve kütüphanesi (1832), hükümet sarayı (1822) ve şehrin en eski yapısı Sederholm evidir (1757). Tam ortasında ise Rus İmparatoru II. Alexander’ın heykeli bulunmaktadır.

City Museum

Helsinki City Museum
Helsinki City Museum
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.016666666666667

Sederholm evi Helsinki insanının geçmişteki yaşantısını konu alan şehir müzesi olarak hizmet veriyor. Binlerce fotoğraf, obje, maket, eşya ve geçici sergiler bulunuyor. Ben 80’ler bölümünü oldukça beğenmiştim.

City Museum
City Museum
  • DSC
  • ƒ/3.5
  • 18.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.05
Olmazsa olmaz :)
Olmazsa olmaz 🙂
  • DSC
  • ƒ/5
  • 35.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.016666666666667

Seyahat tarihlerimde müzede “HelSEXinki” geçici sergisi vardı. Sexin bir insan hakkı olduğu ve kişinin özgür iradesiyle seçimler yaptığı anlatılıyordu. Buna biraz şaşırmıştım açıkçası. Çünkü bu sergiyi gezdikten sonra yan taraftaki çocuk stüdyosuna geçiliyordu. Yani şehir insanı çocuklarıyla beraber müzeyi gezerken bu sergiyi de geziyordu. Açıkçası çocuklara dil bilgisi, matematik ve dini şeylerin yanında cinsel eğitimin verilmesi, Finlandiya’da eğitimin ne kadar gelişmiş olduğunun göstergesi sanırım. Müzeye giriş ücretsiz!

City Hall

City Hall
City Hall
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0015625

Müzeyi gezdikten sonra ardından pazar meydanına geliyorum. Burası deniz kenarında kalan bir bölge (Tori Quarters). Etrafında çok sayıda neoklasik tarzda inşa edilmiş ev var. Bunların çoğu günümüzde restoran, cafe ve hediyelik eşya dükkanı olarak hizmet veriyorlar. En ilgi çekici binalardan birisi 1833 yılında yapılan belediye binası.

Market Square

Market Square
Market Square
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.005

Pazar meydanı şehirdeki en turistik noktalardan birisi. 1889 yılından beri yaz aylarında taze sebze, meyve ve balıkların satıldığı bir açık pazar yeri.

Old Market Hall
Old Market Hall

Meydanın arka tarafında kapalı pazar yeri bulunuyor. Şehirde ucuz yemek yemek için en ideal yerlerden birisi. Ben 2 aylık Kuzey Avrupa seyahatim sırasında Türk yemeklerinden uzak kaldığım için burada baklava bulup yemiştim. Tanesi 2 Euro’ydu ama olsun, yediğime değmişti 🙂

SkyWheel

SkyWheel
SkyWheel
  • DSC
  • ƒ/8
  • 40.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0015625

Pazar meydanının karşısında şehrin ünlü yapılarından birisi SkyWheel dönme dolabı bulunuyor. Görüntü olarak şehre ne kadar yakıştığı tartışılır elbette ancak bu “sıradan” bir dönme dolap değil. İsterseniz 12 Euro’ya standart kabinlerde şehir ve adaları 30 metre yükseklikten seyredebiliyorsunuz, isterseniz 30 dakika süren VIP deneyim yaşayabiliyorsunuz. Bunda bir şişe şampanya veriliyor ve deri koltuklarda yolculuk yapıyorsunuz (fiyatı 145 Euro – 4 kişilik). Benzersiz yönü ise kabinlerin bazılarında sauna olması. Peştemalle içeriye girerek şehri 30 metreden seyrediyorsunuz 🙂 Bunun fiyatı saatlik 240 Euro. Sauna ve metal müziğin Finlandiya’da doğduğunu yeri gelmişken belirteyim.

Uspenski Cathedral

Uspenski Cathedral
Uspenski Cathedral

Helsinki pahalı bir şehir olduğu için turistler çoğunlukla girişi ücretsiz veya ucuz olan yerleri ziyaret etmeyi tercih ediyorlar. Uspenski Katedrali de ücretsiz olduğu için şehirdeki en çok turist çeken noktalardan birisi. Yılda 500 Bin’den fazla turist tarafından ziyaret ediliyormuş.

1868 yılında yapılan katedralin dış cephesini kaplayan tuğlaların çoğu Kırım Savaşı (1854) sırasında yıkılan Bomarsund Kalesi’nden getirilmiş. Özenle dekore edilmeyen dış cephede 12 havariyi temsil eden 12 küçük kulesi ve büyük merkez çan kulesi bulunmaktadır.

İçerisinde 4 granit sütun tarafından havada tutulan tonozlu kubbe ve 19. yüzyıla ait değerli ikonalar görülebilir. Ayrıca 2007 yılında “Wonder Maker” ismi verilen ikona herkesin gözü önünde çalınmış. O tarihten beri ülke içinde ve yurtdışında arama çalışmaları devam ediyormuş. Katedralin İstanbul/Balat’ta bulunan o meşhur Fener Rum Patrikhanesi’nin bir parçası olduğunu da belirteyim.

Esplanade Park

Esplanade Park
Esplanade Park
  • DSC
  • ƒ/8
  • 30.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.002

Katedralin ardından pazar meydanından geçerek Esplanade adı verilen parka geliyorum. Burası şehir merkezinde dinlenmek için oldukça ideal bir nokta. Görülebilecek birkaç heykel ve küçük bir şapel bulunuyor.

Central Station

Central Railway Station
Central Railway Station
  • DSC
  • ƒ/8
  • 20.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00125

Parkın ardından kısa bir yürüyüşle tren istasyonuna geliyorum. Burası günde 200 Bin’i yolcu olmak üzere 400 Bin insanın geçtiği büyük bir istasyon. Önünde bulunan tramvay istasyonu ve çevresindeki meydanlar, Helsinki’nin merkezi kabul ediliyor. Toplam 19 perona sahip istasyonda Finlandiya’nın hemen hemen tüm şehirlerine tren bulabileceğiniz gibi, havalimanına giden/gelen trenler buradan kalkıyorlar.

Ateneum Art Museum

Ateneum Art Museum
Ateneum Art Museum
  • DSC
  • ƒ/8
  • 20.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Tren istasyonunun karşısında Helsinki’nin en çok ziyaret edilen müzelerinden biri olan Ateneum Sanat Müzesi bulunuyor. 1888 yılında yapılmış büyük bir binada hizmet veren müze, 20 Bin’den fazla resim, heykel, baskı ve çizim sergisine ev sahipliği yapıyor. Koleksiyon itibariyle ülkenin en büyük sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan müzenin ilk 2 katında Finlandiya ve Van Gogh gibi diğer Avrupalı sanatçıların çalışmaları (650 adet), 3. katında ise geçici sergi salonu bulunuyor. Şimdi beğendiğim birkaç çalışmayı paylaşayım:

Ateneum Art Museum
Ateneum Art Museum
  • DSC
  • ƒ/3.5
  • 18.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.05
Bathing Man, 1907 - Edvard Munch
Bathing Man, 1907 - Edvard Munch
  • DSC
  • ƒ/4
  • 26.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.033333333333333
Street in Auvers-sur-Oise, 1890 - Vincent van Gogh
Street in Auvers-sur-Oise, 1890 - Vincent van Gogh
  • DSC
  • ƒ/4
  • 26.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.066666666666667
Stories of Finnish Art, 1809 - 1970
Stories of Finnish Art, 1809 - 1970
  • DSC
  • ƒ/3.5
  • 18.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.1
The Wounded Angel, 1903 - Hugo Simberg
The Wounded Angel, 1903 - Hugo Simberg
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.076923076923077
Fells after the Fall, 1970 - Petri Ala-Maunus
Fells after the Fall, 1970 - Petri Ala-Maunus
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.090909090909091
Aino Triptych, 1891 - Akseli Gallen-Kallela
Aino Triptych, 1891 - Akseli Gallen-Kallela
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.090909090909091
The Luxembourg Garden, 1887 - Albert Edelfelt
The Luxembourg Garden, 1887 - Albert Edelfelt
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.25
Ateneum Art Museum ve Ben
Ateneum Art Museum ve Ben
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.058823529411765

Müzeye giriş fiyatı 15 Euro.

Kamppi Chapel

Kamppi Chapel
Kamppi Chapel
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Müzenin ardından tren istasyonunun biraz ilerisinde, şehrin işlek yerlerinin birinde bulunan Kamppi Şapeli‘ni ziyaret ediyorum. Burası 2012 yılında World Design Capital yarışması için yapılmış ve CNN tarafından klasik kilise anlayışını değiştirebilecek dönüm noktası olarak tanımlanmış.

Kamppi Chapel
Kamppi Chapel

Şapelin diğer adı “Sessizlik Şapeli”. Kalın ahşap duvarı ve özel yalıtımı sayesinde içeriye herhangi bir ses gelmiyor. Gerçekten şehrin en işlek ve gürültülü yerlerinden birine bu konseptte bir şapel inşa etmek, klasik kilise anlayışını tamamen değiştirebilecek bir yer. İçeride insanlar ses çıkarmadan oturuyor, düşünüyor ve dua ediyorlar. Bunun için şehrin muhtelif yerlerindeki kalabalık ve heybetli kiliselere gitmeye gerek kalmıyor. İçeriye girişin ücretsiz olduğu için tahmin edebileceğiniz gibi Helsinki’nin en popüler turistik noktalarından birisi.

Kiasma Museum

Kiasma Museum
Kiasma Museum
  • DSC
  • ƒ/8
  • 20.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.02

Artık merkezden uzaklaşarak yavaş yavaş şehrin kuzeyine doğru gezilecek yerlere geliyoruz. Anlatacağım ilk yer Kiasma Çağdaş Sanat Müzesi. 1998 yılında yapılmış muhteşem bir binada hizmet veren müze, Finlandiya kültürüne ait 8 Bin’den fazla çağdaş (güncel) sanat eserine ev sahipliği yapıyor.

Kiasma Museum
Kiasma Museum
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.1
Kiasma Museum
Kiasma Museum
  • ƒ/1.8
  • 3.99.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.083333333333333

Müze 4 katlı ve her katında farklı sergi bulunuyor. Koleksiyonu sürekli yenilendiği için https://kiasma.fi/ adresinden güncel sergileri kontrol etmenizi öneririm. Benim gibi çağdaş sanattan fazla anlamıyorsanız, ziyaret etmeden önce sergilerle ilgili bilgi sahibi olmanızı öneririm. Müzeye giriş fiyatı 14 Euro.

National Museum

National Museum
National Museum
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0015625

Sanat müzelerinden sonra biraz da tarih diyerek Taş Devri’nden 20. yüzyıla kadar Finlandiya tarihini konu alan ulusal müzeye geliyorum. 1910 yılından kalma bir binada hizmet veren müze; Prehistorya ve Realm olarak 2 ana bölüme ayrılmış.

Arkeoloji sergisi ansiklopedik olarak oldukça özet bilgiler sunuyor. Açıklamalar fazla uzun tutulmadığı için gezmesi oldukça keyifli. Örneğin “Bu kılıç bir atlı askere aitti”, “Bu objelerin gerçekten insan yapımı olduğuna inanabiliyor musunuz?”, “Birisi bunu binlerce yıl önce yapmış!” gibi eğlenceli ve öğretici bilgiler var. Realm bölümünde ise Finlandiya’nın 13 – 19. yüzyıllar arasında diğer devletlerin egemenliği altında yaşadığı dönemden sergiler bulunuyor. Müzeye giriş fiyatı 12 Euro.

Buranın devamındaki gezilecek yerleri tek tek anlatmaya gerek duymuyorum. Fotoğraflarını eklesem yeter sanırım 🙂

Töölönlahti Körfezi
Töölönlahti Körfezi
Opera Binası
Opera Binası
Lunapark
Lunapark
200'den fazla bitkinin bulunduğu Winter Garden (Kış Bahçesi)
200'den fazla bitkinin bulunduğu Winter Garden (Kış Bahçesi)
Winter Garden
Winter Garden
Winter Garden
Winter Garden

Buralar tarih müzesinden 2 – 3 kilometre mesafede yer alan görülecek yerlerdi. Şimdi yine aynı bölgede bulunan 2 yerden bahsedeceğim.

Sibelius Monument

Sibelius Monument
Sibelius Monument

Sibelius Anıtı, ünlü Fin besteci Jean Sibelius (1865 – 1957) adına, ölümünden 10 yıl sonra düzenlenen yarışmada birinci seçilerek yapılmış olan bir anıt. 600’den fazla çelik boru dalga şeklinde iç içe geçerek Sibelius müziğinin özünün anlatılıyor.

Sibelius Monument
Sibelius Monument

Ancak bestecinin çok fazla org müziği bestelememiş olması kısa sürede tartışmalara yol açmış ve ilerleyen yıllarda çelik büstü yapılarak anıtın yanına konulmuş. Anıt, “Avrupa’da en çok göz ardı edilen ve görülmeye değer anıtlar” listesinde bulunuyor.

Rock Church

Rock Church
Rock Church

Anıtın birkaç blok ilerisinde, 1969 yılında bir kayanın oyularak kiliseye dönüştürüldüğü ilginç bir yer var. Akustiği sayesinde çok fazla konserin düzenlendiği kilise; açıkta kalan kayalar, beton kirişler, bakır kubbe ve duvarlardan içeriye giren güneşin oluşturduğu gölgelerle ziyaret edilebilecek ilginç yerlerden birisi. Giriş fiyatı 3 Euro.

Helsinki şehir merkezinde anlatacağım yerler bu kadardı. Şimdi adaya geçelim 🙂

Suomenlinna Island

Helsinki’de 300’den fazla ada var. Bunların çoğu yerel turistler için haftasonları kamp ve piknik alanı olarak tercih ediliyor. Yabancı turistler ise en çok Suomenlinna Adasını ziyaret ediyorlar. Burası UNESCO kültür varlıkları listesinde bulunan ve geçmişte kale olarak kullanılmış büyük bir ada.

Suomenlinna
Suomenlinna
  • DSC
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Adanın tarihi 1700’lü yıllara, yani Büyük Kuzey Savaşı dönemine kadar gidiyor. O zamanlar Finlandiya topraklarının hakimi olan İsveç Krallığı, Rusya ile yaptığı savaşlar sırasında doğuda bulunan kalelerin çoğunu kaybetmesi sonucunda, Finlandiya’nın savunmasını güçlendirmek için bu adaya savaş gemilerinin yapılacağı bir tersane inşa etmeye karar vermiş. Çalışmalar kısa sürede başlamış ve 40 yıl gibi bir sürede çok sayıda gemi yapılmış.

Devam eden yıllarda savaşların daha da şiddetlenmesi, Finlandiya’yı savunmak için kale inşa edilmesini gerektirmiş. Ancak inşa çalışmaları sırasında özellikle Pomeranya Savaşı’nın (1756 – 1763) yaşanması, kalenin planlandığı gibi tamamlanamayarak inşaatların durdurulmasına sebep olmuş. 1808 yılında Rus İmparatorluğu tarafından kuşatılan kale, kısa sürede ele geçirilmiş ve yeni bir dönemin başlamasına sebep olmuş. Finlandiya, Rusya’nın parçası haline gelmiş ve kalenin kullanılabilmesi için yeni kışlalar yapılmış.

Ancak Rus İmparatorluğu kaleye hiçbir zaman yüksek öncelik vermemiş. Osmanlı-Rusya arasında yaşanan Kırım Savaşı (1853 – 1856) sırasında, müttefik İngiltere-Fransa filosu adayı 2 gün boyunca bombalayarak oldukça fazla hasar vermiş. Savaşın ardından her ne kadar surları yenilense de, yine de Rusya’nın öncelikleri arasında yer alamamış.

1906 yılında Rusya’da yaşanan devrimler sırasında kalede isyan çıkmış. 4 gün süren çatışmalar güçlükle bastırılabilmiş. Sonraki dönemlerde Finlandiya’nın bağımsızlığını ilan etmesi, adanın kontrolünün Finlere vermemiş, Ruslar tarafından askeri kale olarak kullanılmaya devam edilmiş. Dünya savaşlarının ardından 1960 yılında tamamen boşaltılarak, müze ve 800 kişinin yaşadığı bir yer haline gelmiş. Kısa tarihi bu şekilde.

Adada 5 tane gezilecek ana yer var. Turist information’dan alacağınız haritada işaretlenmiş “Blue Route” yolunu takip ederek her yerini gezebilirsiniz. Şimdi birkaç fotoğraf ekleyerek bitireyim:

Adaya ulaşmak için yukarıda bahsettiğim pazar meydanının önünden tekneler kalkıyor. Tek yön fiyatı 5 Euro ve ortalama 20 dakika sürüyor.


Özet

Helsinki’de gezdiğim yerler bu kadardı. Elbette bunların dışında şehirde çok sayıda sanat, moda ve tasarım müzeleri bulunuyor. Plan yaparken en az 2 gün kalacak şekilde plan yapmanızı öneririm. Şimdiden herkese iyi seyahatler!

Kaynaklar:

Yorum Yaz

1 Yorum

  • Cevap Yaz Ebru 09 Mart 2020 at 14:11

    Merhabalar,

    İlginizi çekebileceğini düşündüğüm için Finliler’e ait bir yaşam felsefesiyle ilgili yorumda bulunmak istedim. İsmi ‘’Sisu’’

    İnsanız kimi zaman kendimizi bir çıkmazda hissedebiliriz. Hayat önümüze birtakım engeller ve zorluklar çıkarır ancak biz bu engellere ve zorluklara karşı nasıl direneceğimizi, onları nasıl aşacağımızı bilemeyiz. Böyle bir durumda kendimize bir çıkış yolu, tutunacak bir dal ararız. Sisu felsefesi; Finliler’in zorluklara karşı direnme gücünü anlatan bir yaşam felsefesidir. Kelime anlamı olarak Sisu; ‘’Bir şeyin yapılması gerekiyorsa yapılır’’ anlamına gelmektedir. Sisu felsefesi aşırılıktan uzak durulması gerektiğini de belirtir. Finliler’e baktığımızda oldukça sakin bir yapıda olduklarını ve hayatlarının pek çok alanında sadeliği benimsediklerini görebiliriz.

    Sisu felsefesiyle ilgili ben de kaleme aldığım bir yazımı izninizle şuraya bırakıyorum; https://www.tarz2.com/cesaretin-ve-mutlulugun-sembolu-sisu-felsefesi

    Keyifli okumalar dilerim,
    sağlıcakla ve sadelikle kalın.