Bergama, İzmir’in kuzeyinde, merkeze 107 kilometre mesafede bulunuyor. Tarihi geçmişi ve sahip olduğu arkeolojik kalıntılarıyla Türkiye ve Dünya’da turizm alanında oldukça popüler şehirlerden birisi. Bergama’ya yaptığım seyahat öncesinde, İzmir merkezden buraya nasıl gideceğim konusunda sorunlar yaşamıştım. İzmir’de yaşayan pek çok kişi Bergama’ya nasıl gidildiğini bilmiyordu. Bende bu konuyu ayrı ele alarak, İzmir’den Bergama’ya ulaşım alternatiflerini anlatmak istedim.…
Adriyatik Denizine kıyısı bulunan Karadağ, 90’lı yıllarda Yugoslavya iç savaşı nedeniyle yaşadığı ekonomik ve kültürel krizin etkisinden son yıllarda kurtulmuş ve dünyada turistler tarafından yeni keşfedilen rotalardan birisi haline gelmiştir. Karadağ’ın bu yeni döneminde ülke genelindeki tüm kültürel varlıklar restore edilmiş, deniz ve doğa turizmine oldukça fazla yatırım yapılmıştır. Her ne kadar küçük bir ülke olsa da, benim Balkan coğrafyasında en sevdiğim ülke olmuştur. Bu yazımda Karadağ ile ilgili önemli bilgileri ve gezilecek yerleri bulabilirsiniz.…
Arnavutluk, balkan coğrafyasında yer alan küçük ve gelişmekte olan bir ülkedir. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkenin en dikkat çeken özelliği Müslüman ve Hristiyanların bir arada yaşayarak, aynı zamanda farklı inanç gruplarında evliliğin yaygın olmasıdır. Bu yazımda Arnavutluk ile ilgili bilgileri ve gezilecek yerleri okuyabilirsiniz.…
Novi Sad, Sırbistan’ın Belgrad‘dan sonra en büyük ikinci şehri, Vojvodina bölgesinin ise başkentidir. Kelime anlamı olarak “yeni bahçe/bağ” anlamına gelen Novi Sad, 1694 yılında Sırp tüccarlar tarafından Tuna Nehri kıyısına kurulmuş. Bugün ise Sırbistan’ın endüstriyel, finans ve kültür başkenti olarak kabul ediliyor.…
Ohrid, Makedonya’nın Üsküp’ten sonra ikinci turistik şehridir ve her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilir. Lakabı “Makedonya’nın İncisi” olup bu lakap hem güzellik, hem de gölden inci çıkartıldığı için verilmiştir. 1980 yılında UNESCO kültür mirası istesine dahil edilmiş ve tarih, kültür, doğa ve yaz turizmi için oldukça elverişlidir.…
35 gün süren InterRail seyahatimde İspanya’nın tüm popüler ve turistik şehirlerini gezdikten sonra son durağım Madrid olmuştu. Özellikle Barcelona başta olmak üzere Endülüs bölgesinde bulunan şehirlerin ardından (Sevilla, Granada ve Cordoba), Madrid ile beklentim epey yüksekti ancak hiç tahmin ettiğim gibi bir şehirle karşılaşmadım. Beklentilerimin epey altında kalan Madrid ile ilgili gezi notlarımı bu yazımda bulabilirsiniz.…
Portekiz’in Büyük Lizbon bölgesinde bulunan Sintra, yüksek tepelerin ortasına kurulmuş ve özellikle 19. yüzyılda başlayan “romantizm” akımına göre yapılmış ev ve sarayların bulunduğu, aynı zamanda UNESCO kültür mirası listesinde yer alan bir şehirdir. Bu yazımda Lizbon’a trenle 45 dakika mesafede bulunan ve bana sorarsanız Portekiz’de gezilecek en güzel şehir olan Sintra ile ilgili notlarımı okuyabilirsiniz.…
Genelde gezi yazılarımın ilk paragrafına o şehri kısaca özetleyerek başlıyorum. Ancak bu sefer havadan sudan konuşmak istiyorum. Çok iyi hatırlıyorum, InterRail seyahatime çıkmadan yani yaklaşık 25 gün önce İstanbul’da hava çok soğuktu ve bir gece önce kalın yorganla yatmıştım. Eğer ev yerinde duruyorsa döndüğüm zaman yatağın üzerinde serili o kalın yorganı göreceğim… Neyse, seyahatim İtalya’da başladı ve İtalya çok sıcaktı, Fransa ise tam tersi çok soğuktu ve hasta oldum. Sonrasında İspanya’nın Endülüs bölgesine indim hava 40 derece, dışarıda yürünmüyor, o derece. Bu paragrafı ise…
Sevilla denilince aklıma nedense hep 2008 yılı Şampiyonlar Ligi’ndeki o tarihi maç geliyor. Evet, 3-2 biterek uzatmalara giden ve penaltılarla kazandığımız o maç. Tarihimizde yakaladığımız en büyük başarı… Valencia’dan trenle “Sevilla Santa Justa” tren istasyonuna gelirken de aklımda hep o tarihi maç vardı. Tren istasyonuna geldim, en yakın metroya yürürken o da ne? Sol tarafta Roman Sanchez Stadyumu. Dönüp şöyle bir baktım, demek Deivid o 2 golü burada atmış, Edu penaltıyı burada kaçırmış, Volkan maçta 2 hatalı gol yemiş ancak penaltılarda 3 topu da çıkarmayı başarmıştı. İçimden Fenerbahçe…