Şu yazıyı okuyorsun: Lizbon Gezi Rehberi
Portekiz 28 Mayıs 2015

Lizbon Gezi Rehberi

Tıpkı İstanbul, Roma, Plovdiv gibi 7 tepe üzerine kurulmuş olan Lizbon, Portekiz’in başkenti ve en büyük şehri olup gezmesi oldukça zor ama bir o kadarda keyifli bir şehirdir. Lizbon’u benim için unutulmaz yapan etkenler ise hem InterRail seyahatimde ilginç bir rota çizmeme sebep olması, hem de hayatımda ilk defa yurtdışında dolandırılmış olmamdır. Bu yazımda Lizbon’da gezilecek yerler başta olmak üzere şehirle ilgili pek çok bilgiyi bulabilirsiniz.

Oteller

Booking.com

Lizbon Hakkında

Lizbon, Portekiz’in en büyük şehri ve başkentidir. Tarihi:

  • MÖ Çağlarİlk yerleşim Keltler tarafından başlamış.
  • MÖ 1. YüzyılRoma İmparatorluğu tarafından fethedilmiş, Batı Roma’nın çöküşüne kadar Roma egemenliğinde kalmış.
  • Ms 5. – 8. YüzyıllarVandallar, Süevler ve Vizigotların eline geçmiş.
  • 756 – 1031Endülüs Emevileri Devleti tarafından işgal edilmiş ve müslüman bir şehir haline gelmiş. Şehrin adı Arapça’da o dönem “el-Uşbuna“‘ymış. Portekizce ise Lizbon’un yazışı “Lisboa“, okunuşu ise “Lizşboa” şeklindedir. Bu nedenle şehrin adının Arapça’dan geldiği tahmin edilmektedir.
  • 1031’den sonraEmevi Devleti’nin parçalanmaya başlamasının ardından bölgede küçük beylikler kurulmuş.
  • 1143Reconquista (yeniden fetih) dönemine gelindiğinde ise I. Alfonso tarafından alınmış ve Portekiz Krallığı kurulmuş
  • 16. YüzyılCoğrafi Keşifler döneminde şehir altın çağını yaşamış. O dönemde Brezilya’dan getirilen altınlar sayesinde şehir oldukça zenginleşmiş.
  • 1531Binlerce kişinin ölmesiyle sonuçlanan bir bir deprem geçirmiş.

1755, Büyük Lizbon Depremi

Lizbon, tarihindeki ikinci büyük depremi ise 1755 yılında yaşamış. 1 Kasım 1755 tarihinde saat 9:40‘da Atlas Okyanusunda büyük bir deprem meydana gelmiş. Devam eden günlerde ise tsunamiler ve yangınlar yüzünden 60 bin ila 100 bin arasında insan hayatını kaybetmiş, şehirdeki binaların %85‘i yıkılmış ya da kullanılamaz hale gelmiş. Bu nedenle gerek Roma gerekse Emeviler döneminden kalan hiçbir tarihi eser günümüze ulaşamamış.

Vasco da Gama Kimdir?

Vasco da Gama'nın Mezarı, Jeronimos Manastırı - Lizbon (Belem bölgesi)
Vasco da Gama'nın Mezarı, Jeronimos Manastırı - Lizbon (Belem bölgesi)
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/6.3
  • 18.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.33333333333333

Vasco da Gama, Portekiz’li denizci, kaşif ve korsan olup 16. yüzyıldaki Coğrafi Keşifler döneminde Hindistan‘a deniz yoluyla ulaşmayı başaran ilk denizci olarak bilinmektedir. Aslında o dönem Amerika’yı keşfeden Kristof Kolomb‘un amacı Hindistan’a ulaşmakmış ancak batıya doğru gittiği için Amerika’ya ulaşmış ve gittiği yeri Hindistan zannetmiş. İşin ironik tarafı ise hayatı boyunca da Hindistan’a ulaştığını zannetmiş. Vasco da Gama ise Hindistan’a ulaşan ilk kişi olmuş. Bu keşif, Osmanlı Devleti’nin ticaret yolları üzerindeki egemenliğine ise son vermiş.

Kısaca Vasco da Gama, Portekiz’in ulusal kahramanıdır…

Lizbon’da Dolandırılmam

O kadar ülke/şehir dolaştıktan sonra başıma ilk kez böyle bir olay geldi. Şehir dışında bulunan bir köprüyü görmeye gidecektim ve bunun için metro istasyonuna gittim. Burada bilet almak için kiosk’a 1.40 Euro’yu attım, sonrasında ise basılı bilet vermesini beklerken makina sadece fiş verdi. Orada bulunan bir görevliye giderek fişi gösterdim ve durumu anlattım. Yani makinanın bana bilet yerine sadece fiş verdiğini söyledim. Görevli kişi makinanın bilet verdiğim bölümü kontrol ederken siyahi bir kadın geldi, önce makinada takılı olan yeşil kartı aldı, sonrasında görevliye benim fişimi göstererek “o benim” gibi bir şeyler söyledi. Görevli ise kadının makinadan aldığı yeşil kartı ve fişi kontrol etti. Her ikisinin de seri numaraları aynı olduğu için hem fişi, hem de kartı kadına verdi. Kadın ise kartını alarak hemen oradan uzaklaştı. Ardından görevli bana dönerek yapacak bir şeyin olmadığını söyledi.

Yani burada olay şu. Kadın kendi metro dolum kartını önceden makinaya bırakmış, bense yeni bilet alma umuduyla gittiğim makinaya 1.40 Euro atmış ve bilet almak yerine kadının kartını doldurmuştum. Yani giden 1.40 Euro oldu ancak yönteme saygı duydum 🙂

Gezilecek Yerler

Bu olayın ardından gelelim Lizbon’da gezilecek yerlere. Lizbon, başta da belirttiğim gibi 7 tepe üzerine kurulmuş. Bu nedenle diğer Avrupa şehirlerinin aksine gezmesi oldukça zor. Çünkü sürekli yokuş inip çıkmak zorunda kalıyorsunuz…

Lizbon'un simgelerinden, Sarı Tramvay.
Lizbon'un simgelerinden, Sarı Tramvay.
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.01

Şehirde yapılacak en iyi aktivitelerden birisi 1930‘dan beri hizmet veren “28” numaralı sarı tramvaya binmek. Bu tramvay Lizbon’un turistik bölgesindeki pek çok yerden geçiyor. Yokuş çıkmayı göze almazsanız bu tramvayı kullanabilirsiniz ancak bu bölgede trafiğin oldukça sıkışık olduğunu ve tramvayın çok yavaş ilerlediğini belirteyim. Ayrıca, -belkide en önemlisi- bu tek vagonlu tramvay gördüğüm kadarıyla oldukça kalabalık. Bu nedenle hırsızlara dikkat etmek gerekiyor. Şahsen ben binmedim, tavsiye de etmiyorum. Ancak yinede denemek isterseniz fiyatı 3.60 Euro ve çanta/cüzdanlarınıza çoook dikkat ediniz.

Tramvay yolu bu şekilde..
Tramvay yolu bu şekilde..
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 50.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.02

Bertrand Bookstore

Bertrand Kitapçısı
Bertrand Kitapçısı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0125

Lizbon’da görülecek, belki de gezilecek en enteresan ilk yer bence Bertrand Kitapçısı. Ne özelliği var derseniz, burası dünyanın günümüzde hala açık olan en eski kitapçısı. Ben demiyorum, Guinness Rekorlar Kitabı söylüyor:

Guinness World Records Certificate
Guinness World Records Certificate
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 50.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.033333333333333

Bu sertifika kitapçının camında asılı. Burası 1732 yılından beri hizmet veriyormuş. Belki buradan bir arkadaşınıza İngilizce bir kitap almak güzel bir hediye olabilir, ne dersiniz? Hatta şu yazıyı okuyan bir hayırsever bana da bir kitap alabilir, ne güzel olmaz mı? 🙂

The Avenida da Liberdade

Liberdade Caddesi
Liberdade Caddesi'nin başlangıcı, ortada büyük sütunun üzerinde ise Marquis of Pombal'ın heykeli bulunuyor (ilerleyen bölümde detayını bulabilirsiniz)
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 40.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Liberdade Caddesi, Lizbon’un en önemli caddesidir. 19. yüzyılda Paris‘te bulunan Champs-Elysees (Şanzelize) Caddesi’nin benzeri olması için yapılmış. Cadde 1.6 kilometre uzunluğunda ve 90 metre genişliğindedir. Çevresinde cafeler, restoranlar, büyük markaların mağazaları vb. bulunuyor. Trafik caddenin sağ ve solundan akıyor, ortasında ise cadde boyunca uzanan büyük bir park bulunuyor. Lizbon’u ziyaretim sırasında, Benfica‘nın maçı vardı ve yenerlerse şampiyon olacaklardı. Lizbon halkı futbolu o kadar çok seviyor ki, Benfica’nın maçını parkta bulunan cafelerdeki dev ekran sinevizyonlardan takip ediyorlardı. Tabi çoğu cafede oturan değil, uzaktan izleyen kişilerdi. O kadar çok izleyen vardı ki, önemli bir pozisyon olunca cadde başından insanların seslerini duyuyordum. Cadde tıpkı stadyum gibiydi. Sonucunda o akşam şampiyon oldular ve kutlamaları yine bu caddenin başında yaptılar. Kutlamalar sabaha kadar sürdü ve o gece sesten uyuyamadım 🙂

Liberdade Caddesi'nin sonu
Liberdade Caddesi'nin sonu
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 24.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.005

Caddenin sonunda Restauradores meydanı bulunuyor. Burası Portekiz’in 1640 yılında İspanya’dan ayrılıp bağımsız olması anısına açılmış. Meydanın ortasında bulunan ve fotoğrafta gözüken dikilitaşın üzerinde ise zaferi simgeleyen bir kaide ve her iki yanında bağımsızlık savaşlarının adları ve önemli kişilerin isimleri yer alıyor. Fotoğrafın en solunda bulunan ve pek belli olmayan kırmızı bina ise Foz Sarayı. Burası’da 18. yüzyıl sonunda yine Paris’te bulunan Versailles Sarayı örnek alınarak yapılmış. Günümüzde turizm ofisi olarak kullanılıyor ve oldukça güzel bir saraymış. Ziyarete açık değil, sadece özel izinle gezilebiliyor. Küçük bir de ekleme yapayım. Lizbon, Napolyon’un askeri birlikleri tarafından işgal edildikten sonra bu cadde ve saray yapılmış.

Rossio Square

Rossio Meydanı
Rossio Meydanı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.003125

Rossio Meydanı ya da diğer adıyla IV. Pedro Meydanı, Lizbon’un en önemli meydanlarından biridir. Çünkü meydanın tarihi orta çağa kadar uzanır. Geçmişte bu meydanda pek çok ayaklanma, kutlama, boğa güreşi ve katliam yapılmış. Günümüzde ise yerel halk ve turistlerin buluşma noktası olarak kullanılan popüler meydanlardan birisi. Aynı zamanda şehrin old town bölgesinin içerisinde yer alıyor.

Santa Justa Elevator

Santa Justa Asansörü
Santa Justa Asansörü
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.004

İzmir’de bulunan meşhur tarihi asansörü duymuş, belki de görmüşsünüzdür. İşte benzer amaca hizmet eden Santa Justa Asansörü, 1902 yılında açılmış. Yukarıdaki fotoğrafta belli olmuyor ancak arka tarafında uzun bir platform var ve Carmo Meydanı‘na bağlanıyor. Yapıldığı dönemde özellikle hayvanları tepenin üzerinde bulunan bu meydana çıkarmak için kullanılıyormuş. İlginç bir bilgi, asansör demirden yapılmış ve mimari Portekiz asıllı Fransız Mimar Raul Mesnier de Ponsard’mış. Kendisi, Paris‘te bulunan Eyfel kulesini yapan Gustave Eiffel firmasında çalıştığı dönemde bu kuleyi tasarlamış…

Santa Justa Asansörü, başka bir açı
Santa Justa Asansörü, başka bir açı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 55.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.005

Asansör günümüzde turistik olarak kullanılıyor. Fotoğrafta da görebileceğiniz gibi en üstüne çıkıp şehir panoramik olarak seyredilebiliyor. Asansörü kullanma ücreti 5 Euro ve çıkmak için yarım saat ila bir saat arası sıra bekleyebilirsiniz. Tek seferde 12 kişi kişi taşıyor ve oldukça yavaşmış. Ben çıkmadım çünkü şehir zaten 7 tepe üzerine kurulu. Şehri yukarıdan seyredebileceğiniz çok iyi ve ücretsiz alternatifler bulunuyor 🙂 Walking tour’da ki rehber de zaten “insanlar neden bu asansörle şehri seyreder anlamıyorum” demişti 🙂

Pombaline Downtown (Baixa Pombalina)

Aşağı Şehir
Aşağı Şehir
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 26.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.004

Pombaline Aşağı Şehri, bir cadde ya da meydan değil, çok geniş bir bölge. Toplam alanı 235 bin 620 metrekare. Yukarıda yazdığım asansör ve Rossio Meydanı da bu bölgede kalıyor. Zamanında burada esnaf ve sanatkarların dükkanları bulunuyormuş ancak Büyük 1755 Depreminden sonra bu bölgede bulunan tüm binalar yıkılmış.

Baixa
Baixa
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Depremden sonra, Marquis of Pombal (yukarıda birazdan bahsedeceğim dediğim kişi) tarafından bu bölge yeniden planlanmış. Bu plan, tarihte bilinen ilk planlı kentleşme olarak kayıtlara geçmiş.. Bugün bu bölge Lizbon’un kalbi sayılıyor ve içerisinde pek çok cafe, restoran, alışveriş dükkanı, banka binaları vb. bulunuyor. Lizbon’da yapılacak en iyi aktivitelerden biri de bu bölgedeki cafelerden birine oturup kahve “bica (espresso)” ya da “milky galao (latte)” içmek. Bölgenin en popüler restorantı ise Cafe Nicola. Ancak duyduğum kadarıyla çok pahalıymış. Bu arada “Pombalina” kelimesi Pombal’ın içişleri bakanı olarak görev aldığı döneme (1750-1777) verilen isimmiş.

Rua Augusta Tak'ı.
Rua Augusta Tak'ı.
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 24.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00125

Bu zafer takı, Pombaline bölgesi ile “Praça do Comércio (ticaret meydanı)” arasında bulunan sembolik bir kapı olup 1755 depreminden sonra yapılmış.

Commerce Square (Praça do Comércio)

Ticaret Meydanı
Ticaret Meydanı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.001

Lizbon’un diğer bir önemli meydanı olan Ticaret Meydanı, Tejo Nehri‘nin yanına kurulmuş. Burası da 1755 depreminden sonra planlanmış. Depremden önce burada 16. yüzyıldan kalma Ribeira Sarayı bulunmaktaymış ancak deprem sonucunda tamamen yıkılmış. Bu nedenle meydanın diğer bir adı da Terreiro do Paço (Saray Meydanı)dır.

Kral I. Jose Heykeli
Kral I. Jose Heykeli
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 40.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.016666666666667

Meydanın tam ortasında I. Jose’nin heykeli bulunuyor. Kendisi depremin olduğu dönemde Portekiz’in kralıymış. Pombal tarafından tasarlattırılan meydana onun heykeli konulmuş. Sembolik anlam olarak ise kralın atının yılanları ezişi betimlenmiş.

Sao Jorge Castle

Lizbon’un sembollerinden birisi olan Sao Jorge Kalesi, şehrin en yüksek tepelerinden biri üzerinde bulunuyor. Bu tepeye ilk yerleşim MÖ 2. yüzyılda yapılmış, MÖ 48’den sonra ise etrafı surlarla çevrilmiş. Ancak Emeviler döneminde, yani 10. yüzyılda ise tamamen Moorish mimarisiyle yeniden yapılmış.

Kalenin günümüzde bir bölümü ayakta ve güzel bir Lizbon manzarası sunduğu söyleniyor. Ancak giriş fiyatı 8.50 Euro. Kalenin yanına kadar çıkıp giriş fiyatını görünce “yuh yani” diyerek geri dönmüştüm. Sonuçta yukarıda da bahsettiğim gibi Lizbon 7 tepe üzerine kurulu bir şehir ve manzara görmek isterseniz bunun için çok fazla alternatifiniz var. Bu Portekizliler gerçekten cin olmadan adam çarpmaya çalışıyorlar, yer miyiz biz? 😀

Patriarchal Cathedral of St. Mary Major

Lizbon Katedrali
Lizbon Katedrali
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.00625

Lizbon Katedrali, Lizbon’un ayakta kalan en eski yapısı. Büyük depremden tamamen yıkılmadan kurtulan ender yapılardan birisi. Şehir Hristiyanların eline geçtikten sonra 11. yüzyılda burada bulunan cami yıkılarak onun kalıntıları üzerine yapılmış. Sonraki yıllarda restore edilmiş. Bu nedenle dış cephesinde oldukça farklı mimariler barındırıyor. İçerisine giriş ücretsiz ancak içeride görülecek çok da önemli bir şey yok.

Ponte 25 de Abril

25 Nisan Köprüsü
25 Nisan Köprüsü
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 35.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.008

Tejo Nehri üzerine kurulu olan bu körpü, Lizbon’un iki yakasını birbirine bağlıyor. 1966 yılında “Salazar Köprüsü” ismiyle açılmış, 25 Nisan 1974 yılında Portekiz’de gerçekleşen Karanfil Devrimi sonucunda adı 25 Nisan Köprüsü olarak değiştirilmiş. Sudan yüksekliği 70 metre olan köprününün üzerinde 6 şerit yol, altında ise 2 tren yolu bulunuyor.

25 Nisan Köprüsü ve İsa Heykeli
25 Nisan Köprüsü ve İsa Heykeli
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 55.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.0025

Köprüyü San Francisco’da bulunan Golden Gate köprüsünü yapan mimarlar tasarlamış ve neredeyse tıpatıp aynısı. Aynı zamanda nehrin diğer ucunda feribot ve otobüs kullanarak ulaşılabilen, Rio’da bulunan İsa Heykelinin benzeri bulunuyor. Bir gün Rio’ya gitme planınız varsa uzaktan görmek bile yeterli olacaktır bence bunu 🙂

Şimdi oturup düşünelim… Eğer buraya kadar yazdıklarımı okuduysanız Liberdade Caddesi’nin Şanzelize’den, Foz Sarayı’nın Versailles’den, 25 Nisan Köprüsü’nün Goldan Gate’den ve İsa Heykeli’nin Rio’da bulunan heykelden esinlendiğini öğrendiniz. Yani Lizbon/Portekiz yazmak yerine, Lizbon/Çin Halk Cumhuriyeti yazam daha doğru olmaz mı? 😀

Tejo Nehri’nin üzerinde aynı zamanda Avrupa’nın en uzun köprüsü olan Vasco da Gama Köprüsü bulunuyor. O da 1996 yılında açılmış. Konum olarak epey şehir dışında kaldığı için gitmedim.

Jeronimos Monastery

Jeronimos Manastırı
Jeronimos Manastırı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.008

Jeronimos Manastırı, Lizbon’un Belem semtinde bulunuyor. Belem bölgesine ulaşmak için yukarıda bahsettiğim Commerce Square (Praça do Comércio) yani Ticaret Meydanı’ndan kalkan tramvaylara binmek gerekiyor. Ayrıca bu semtte aşağıya yazacağım görülmesi gereken birkaç şey daha bulunuyor…

Jeronimos’un yapımına 1501 yılında başlanmış ve 100 yıl sonra tamamlanabilmiş. Yapılması için baharat ticaretine ek %5 vergi konulmuş ve yapımı her yıl 70 kilogram ağırlığında altına mal olmuş. Gotik mimarisinin devamı olan Manuelin mimarisiyle yapılmış ve 1983 yılında UNESCO listesine alınmış.

Vasco da Gama'nın Mezarı
Vasco da Gama'nın Mezarı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 18.0mm
  • ISO 800
  • 1/0.6

Manastırın içerisinde yukarıda bahsettiğim Vasco da Gama’nın mezarı da bulunuyor. Kendisi Hindistan’a ilk seferini yapmadan son gecesini burada bulunan eski kilisede geçirmiş. Manastırda aynı zamanda Portekizli ünlü şair Luis de Camoes’in de (1524 – 1580) mezarı bulunuyor. Manastıra giriş fiyatı 7 Euro, Pazar günleri ise bedava. Ancak ilginç bir şekilde cumartesi akşamı gitmeme rağmen para ödemeden içeriye girdim 🙂

Not: Manastır binasının bir bölümü Ulusal Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor. Arka tarafında ise Denizcilik Müzesi bulunuyor.

Discoveries Monument

Keşifler Anıtı
Keşifler Anıtı
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 35.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.004

Belem bölgesinde, nehir kıyısında bulunan bu anıt, 1960 yılında, Portekiz Prensi Henry the Navigator’ın ölümünün 500. yılı anısına dikilmiş. Lakabı Gemici Henrique olan bu prens, hiçbir zaman yeni yerler keşfetmek amacıyla seyahatler yapmamış ancak hep denizcileri desteklemiş ve korumuş. Hatta Portekiz’in güneyine bir saray inşaa ettirmiş ve dönemin usta denizcilerini, astronomlarını, haritacılarını ve deniz aygıtları yapan kişileri sarayda toplayarak çalışmalarına destek vermiş. Onun sayesinde pusulada önemli ilerlemeler kaydedilmiş ve onun çalışmaları sayesinde usta gemiciler Keşifler Çağında pek çok yeni keşifler gerçekleştirmişler (Vasco da Gama’da bunlardan biridir). Yukarıdaki heykelin en önünde Gemici Henrique’nin heykeli bulunuyor, arkasındakiler ise bahsettiğim usta denizciler, astronomlar ve haritacılar…

Belem Tower

Belem Kulesi
Belem Kulesi
  • Sony Alpha DSLR-A390
  • ƒ/8
  • 35.0mm
  • ISO 100
  • 1/0.033333333333333

Tıpkı Jeronimos Manastırı gibi Belem Kulesi de Gotik mimarisinin devamı olan Manuelin tarzında, 16. yüzyılda yapılmış ve Vasco de Gama’ya adanmış. Yapılış amacı Tejo nehrindeki güvenliği sağlamak ve denizciler için sembolik bir kapı olmasıymış. 1983 yılında UNESCO listesine alınmış. Günümüzde üst katına çıkılabiliyor. Bilet fiyatı Jeronimos Manastırı ile birlikte toplam 12 Euro, sadece burası 6 Euro.


Lizbon hakkında anlatacaklarım bu kadar… Zamanınız olursa müzeleri de gezebilirsiniz. Yukarıda bahsettiğim arkeoloji müzesi ya da pek çok kişinin tavsiye ettiği denizcilik müzesi (Navy Museum), Belem bölgesinin popüler müzeleri. Bunun dışında sanat severler Calouste Gulbenkian Müzesi‘ni ziyaret edebilirler. Gulbenikan, Üsküdar doğumlu, Ermeni asıllı bir iş adamı ve hayırsevermiş. Bunun dışında “zamanınız yoksa bile” Lizbon’a 45dk uzaklıkta bulunan Sintra şehrini MUTLAKA ziyaret ediniz. Sonraki yazım Sintra’da görüşmek üzere 🙂

Herkese iyi seyahatler.. 🙂

Benzer Yazılar

Yorum Yaz

1 Yorum

  • Cevap Yaz Dursun SARI 25 Nisan 2016 at 14:39

    Paylaşımların için teşekkürler. Ama Lizbon gezisinde mutlaka görülmesi gereken Alfamo, Bairro Alto, Belem pastanesi gibi yerlerin de belirtilmesi gerektiği görüşündeyim. Yine de çok güzel bilgiler, eline sağlık.